Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının siyasi eşitliğine dayalı olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmaları ile kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri nedeniyle uzun ömürlü olmayacaktı. Nitekim 19 Şubat 1959’da Londra Antlaşmalarını imzalamasının ardından 6 Mart 1960’da Kıbrıs’a dönüşteMakarios“Bu antlaşmalar Enosis’e sıçrama tahtası olacak” demişti..
Nitekim Rum-Yunan ikilisi, 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla hedeflerine ulaşmak isteyecekler, ancak Kıbrıs TürkHalkının Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşerek Anavatanımız Türkiye’ye güvenerek gerçekleştirdiği direnişi ile karşılaşacaklardı.
15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B’nin Makarios’a karşı düzenlediği darbenin esas hedefi Enosis’in gerçekleşmesini sağlamaktı. Nitekim Makarios’un yerine getirilen NikosSampson 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen devletini ilan etmişti..Bu gelişmenin ardından Kıbrıs Türk Halkı 20 Temmuz 1974’ün mutluluğunu yaşayacak ve de başarısızlıkla sonuçlanan toplumlararası müzakere sürecinin ardından 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan edecekti..
Gelinen noktada Kıbrıs Türk Halkı olarak bu topraklardaki varlığımızı sürdürebilmek için mutlaka geçmişte yaşananları çok iyi bilmeliyiz. Rum-Yunan ikilisinin Megali idea hayallerini hiç ama hiç unutmamalıyızve de bu gerçekleri bilerek hareket etmek durumundayız.. Rum-Yunan ikilisinin dünden bugüne var olan hedeflerini ve bu nedenlerle Kıbrıs’ta yaşananları hiç ama hiç göz ardı etmemeliyiz. Rum-Yunan ikilisinin zihniyetinde milim değişiklik olmadığını hiç ama hiç unutmamalıyız.
Günümüzde Rum liderliğinin hedefinin olası bir siyasi çözümü Enosis’e sıçrama tahtası olarak gördüğü çok açık ve nettir . Bunun için de ‘sözde’ Federasyon çözümünü dile getiriyor.Rum liderliği gerçek bir federasyonu ve paylaşımı düşünmüyor. Kıbrıs Türk Halkı geçmişte yaşadıklarını bir kez daha yaşamak istemiyor.. Kıbrıs Türk Halkı olarak Rum liderliğinin hedeflediği siyasi çözümü kabullenmemiz mümkün değildir, çünkü hedefleri olası bir siyasi çözümle birlikte Kıbrıs Türk halkını Girit misali yok etmektir..
Günümüzde de Rum lideri Anastasiadis; olası bir siyasi çözüm için tek devlet, tek egemenlik, tek uluslararası temsiliyet, tek uluslararası kimlik, tek vatandaşlık diyor ve de tüm Rum göçmenlerin evlerine döneceği, Kıbrıs Türk halkının ‘azınlık’ hakları ile ‘sözde’ Federal devlete yama olacağı bir siyasi çözüm hedefliyor ve de Garanti Antlaşmalarının iptal edileceği, Türk askerinin Kıbrıs’tan gideceği bir siyasi çözümü hedefliyor... Kıbrıs Türk Halkı olarak, Türk milleti olarak Rum-Yunan ikilisine bu fırsatı asla vermeyeceğiz..
Kıbrıs’ta Türk ve Rum Halklarının yan yana barış ve huzur içinde yaşayabilmelerinin en önemli koşulu hiç şüphe yok ki her iki halkın eşit egemenliğine ve yan yana barış ve huzur içinde yaşayacağı, sınırların kesinlikle ve kesinlikle bozulmayacağı, hangi şart altında olursa olsun Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devam etmesi gerektiğini hiç ama hiç unutmayalım ve bu konularda zerre kadar taviz vermeyelim..
Bu durumun sağlanması halinde her iki tarafın adanın tümüne sahip çıkma olasılığı ortadan kalkmış olacaktır, halklar arası barış ve huzur bozulmayacaktır.İşte bu nedenle olası bir siyasi çözüme giden yolda iki taraftan birinin Adanın tümüne sahip çıkmasına açık kapı bırakacak, toplumlararası çatışmalara fırsat verecek bir federasyon ve/veya benzeri bir çözümden uzak durmalıyız.
Rum-Yunan ikilisi Megali idea hayallerinden vazgeçmemişlerdir ve de hedefleri Yunanistan’da Batı Trakya’daki kardeşlerimizin durumuna düşürmeyi hedeflemektedirler. 04.06.2021 tarihli yerel basınımıza yansıyan haberlere göre Türk toplumuna karşı ayırımcı politikaların izlendiği Yunanistan’da Yunan Dışişleri Bakanı NikosDendias: “Yunanistan’da Türk ‘azınlık’ yoktur, Müslüman Azınlık vardır.” Demişti. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı sayın Çavuşoğlu’nun Yunanistan ziyaretinde Müslüman Türk Azınlık temsilcileriyle bir araya gelmesini de “provokatif” olarak nitelendiren ve “Türkiye Müslümanların lideri gibi davranıyor, Türkiye Yunanistan’ın egemenlik haklarını ihlal ediyor” demesi asla kabul edilemez.. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın; “Batı Trakya’da Türk yoktur, Müslüman Yunanlılar vardır” dediğini hiç ama hiç unutmayalım.
Gerçek şu ki Rum Liderliği hedeflediği ‘sözde’ Federasyon siyasi çözüme ulaşması durumunda çok kısa sürede Kıbrıs bir Yunan adası olmaktan kurtulamayacaktır..Kıbrıs Türk Halkı olarak çok iyi bilmeliyiz ki 1571’den beri varlığımızı sürdürdüğümüz bu toprakları Atalarımız 80bin şehit vererek vatan yapmıştır ve bunu hiç ama hiç unutmamalıyız. Ama ne yazık ki günümüzde; Rum-Yunan ikilisinin Megali idea hayallerini görmezden ve bilmezden gelenler vardır ve de Rum’un hedeflediği siyasi çözüme aramızda ‘evet’ diyecekler vardır, Rumlarla bir arada yaşamak isteyenler vardır.. Çok iyi bilinmelidir ki; iki halkın birleştirilmek istenmesi adaya barış ve huzur getirmeyecektir, dahası günümüzde var olan barışın ve huzurun da bozulmasına sebep olacaktır..
Aramızda, 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla birlikte 1963-1974 yılları arasında yaşananları unutanlar vardır, bilmezden görmezden gelenler vardır, yaşamadıkları için bilmeyenler vardır.. Şu bir gerçek ki; Rumlar, sağcısı ve solcusu ile hedefleri Kuzey Kıbrıs’a kök salmaktır, garanti antlaşmalarından ve Türk askerinden kurtulmaktır ve de bu da gizlemek ihtiyacını da duymamaktadır, Rumlar sağcısı ile solcusu ile adanın kendilerine ait olduğu görüşündedirler..
Unutmayalım ki, Rumlarla Federasyon çözümüne yürekten inanan KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat, Kıbrıs’ta adil ve kalcı bir siyasi çözüme giden yolda çok tavizler vermesine karşın Hristofyas’ın olumsuz yaklaşımı nedeniyle siyasi çözüme ulaşılamayacak ve neticede sayın Talat: “Rumlar ellerinden gelse nefes almamızı bile engelleyecekler. Daha Ne Yapayım Gidip Kendimi Saray Önü’nde Asayım mı?” demek durumunda kalacaktı..
Hiç ama hiç unutmayalım ki; Rumların siyasi çözüm ve barıştan kastettikleri ; Adanın tümüne sahip olacakları, Garanti Antlaşmalarının olmayacağı, Kıbrıs Türk Halkının ‘azınlık’ haklarıyla Rum devletine yama olacağı bir siyasi çözümdür.
Hiçbir kimse Kıbrıs Türk Halkının Rumlarla federasyon çatısı altında yaşayabileceğini düşünemez. Rumların ‘evet’ diyebileceği bir siyasi çözümde Kıbrıs Türk Halkı yok olmakla karşı karşıya kalacaktır. Çünkü Rum, Enosis’e açık kapısı olan bir siyasi çözüme ‘evet’ demez ve de demeyecektir..Çok iyi bilmeliyiz ki 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı öncesine dönülecek bir siyasi çözümle Kıbrıs Türk Halkının sonunun geleceğini unutmayalım..
15 Şubat 2021 tarihli yerel basınımıza yansıyan haberlere göre; Türk tarafının ileri götürdüğü egemen eşitlik tezinin Rum tarafınca kabul edilmesinin mümkün olmadığını söyleyen Rum Müzakereci Mavroyannis; Türkiye’nin hem “Egemen Eşitlik” hem de “İki Devlet” ifadesini zaman zaman alternatif olarak kullandığını ve böylelikle , arzu ettiği şeyin Konfederal çözüm modeli olduğunu ima ettiğini kaydederek, böyle bir şeyin “öldürücü” ve “memleketin sonu” olacağını iddia etti.
15 Şubat 2021 tarihli yerel basınımızda yer alan açıklamasında Halkın Partisi sayın Kudret Özersay “öncelikle şu noktaya dikkat çekmek istiyorum: Kıbrıs’ta çözümün 52 yıldır parametresi neden federasyondur sorusunu kendimize sormalıyız. BM Güvenlik Konseyi karar aldı diye değil, her iki taraf da “Biz federasyon müzakeresine varız” dediği için müzakere zemini federasyondu..
.. Yani federal çözüm zemini BM Güvenlik Konseyi kararlarının varlığı nedeniyle değil, her iki taraf da böyle istediğini söylediği için bu kadar yıldır vardı. Oysa şimdi iki taraf arasında böyle bir uzlaşı yoktur, bu nedenle BM Güvenlik Konseyi kararları federal çözümden bahseder diyerek ‘federasyondan başka bir çözüm olmaz’ diyemezsiniz” dedi. Halkın Partisi Genel Başkanı sayın Kudret Özersay: “Ne BM Güvenlik Konseyi ve ne de dünya onların ifadeleriyle Kıbrıs’ta ancak federal bir devlet yönetimi olabilirdeme hakkı yoktur” dedi.
Rum tarafı “Federasyon istiyorum diyebildiği gibi, Türk tarafı da iki devletli çözüm istiyorum” diyebilir. Bir çıkış yolu bulunacaksa bunun yolu yeni ve yaratıcı fikirlerden geçer. Gelinen noktada GKRY Lideri Anastasiadis buna hazır değilse ve hala daha federasyon istediğini söylüyorsa sadece ve sadece statükoya hizmet ediyor demektir..50 yılı aşkın bir süreden beri aralıklarla devam eden Federasyon görüşme süreci bir daha başlamamak üzere sona erdiği kabul edilmelidir.. Federasyon arayışına kesinlikle hayır..
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın dediği gibi Rum-Yunan ikilisinin yüz yılı aşkın vizyonu, politikası ve eylemi şaşmaz bir şekilde Kıbrıs’ı bir Yunan Adası yapmak ve Girit misali Kıbrıs Türklerini Adadan, zaman içinde yok etmek olarak özetlenebilir.
Günümüzde Kıbrıs’ta adil ve kalıcı siyasi bir çözüm ancak; Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının iyi komşuluk ilişkileri içerisinde barış ve huzur içinde yan yana yaşayan iki eşit egemen devletin işbirliğine dayalı siyasi bir çözümle mümkündür. Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm ancak, eşit egemenlik temelinde Ada’da var olan bağımsız ve egemen iki devletin varlığının kabulü ile mümkündür.
KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın dediği gibiKıbrıs’ta iki devlet birbirini eş zamanlı olarak tanımalıdır. Kıbrıs’ta “Egemen Eşitlik ve Eşit Uluslararası Statü” şarttır..
Rum-Yunan ikilisi kabul etse de etmese de bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilelebet yaşayacak ve de tanınması sağlanacaktır…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…