BM Güvenlik Konseyi, almış olduğu

BM Güvenlik Konseyi, almış olduğu  541(1983) ve 550(1984) sayılı  kararlarla GKRYni  Kıbrısta “tek meşru hükümet” ve  Rum devletine dönüşen sözde Kıbrıs Cumhuriyetini  Kıbrısta “tek meşru devlet” olarak tanırken  Kıbrıs sorununun bu günlere gelmesinde başrolü oynamıştır.

Diğer yandan  AB de benzeri bir hata yaparak  BM Güvenlik Konseyi ile birlikte Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmasını  birlikte engellemişlerdir.

AB, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına rağmen, uluslar arası anlaşmalara rağmen ; 21 aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla birlikte yıkılan ve Rum devletine dönüştürülen sözde Kıbrıs Cumhuriyetini, 1960  Kıbrıs Cumhuriyeti olarak 1 Mayıs 2004 itibarıyla ABye üye yapmıştır. 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Türk halkına karşı  silahlı saldırılarda bulunarak katliamlar yapanlara hesap soracaklarına onları ödüllendirenlere ne diyebiliriz ki!..

Şimdilerde bölünmüş bir Kıbrısı,  AB üyesi yapmakla hata yaptık  ama ne yapabiliriz diyen AB yetkilileri  , bu kez  ABne üyeliği konusunda , her fırsatta Kıbrıs sorununu Türkiyenin önüne engel olarak koymaktadırlar.

Ayni güçler , Kıbrıs Türk halkına “…Devletinizden ve egemenliğinizden vazgeçiniz, Annan Planına evet demekle siz zaten devletinizden ve egemenliğinizden vazgeçmiştiniz , ayrı  devlet ve ayrı  istemeyiniz, Rumlarla birleşiniz…” derken Türkiyeye de  “…Mükellefiyetlerinizi yerine getiriniz…Limanlarınızı ve hava alanlarınızı Rum gemi ve uçaklarına açınız, Kıbrıs Cumhuriyetini tanıyınız… Askerinizi çekiniz… İşgali kaldırınız… AB üyesi Kıbrısa diğer AB  ülkelerine uyguladığınız  muameleyi uygulayınız, eşit davranınız…” diyorlar.

Garantör devlet İngiltere, kendi üslerinin  egemenliğinin peşinde... Garanti Anlaşmaları umurunda değil….  Rum-Yunan ikilisi ve AB ;  AB üyesi bir ülkenin garantilere ihtiyacı yok diyerek garanti anlaşmalarının kaldırılmasını istiyorlar.

ABD , “…Türkiyeye , Kıbrıs Cumhuriyetinde olduğu gibi bir ortaklık devletini ,Kıbrıs Türk halkının  eşit egemenlik haklarını , Kıbrıs Türklerinin ayrı seçme ve seçilme  haklarını unutunuz…Kıbrıs sorununun çözümüne yardımcı olmak için Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili önerilerinizi Rumların     kabul edebileceği hale getiriniz… Annan Planı gibi bir planı Rumların kabul edebileceği  halde sununuz…Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenlik haklarına karşı çıkmayınız….Petrol ve doğalgaz arama hakları  Kıbrıs Cumhuriyetine aittir. Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenlik haklarına saygılı olunuz …Rumların Tek egemenlik , tek devlet , tek vatandaşlık , tek uluslar arası  temsiliyet haklarını kabul ediniz…” diyorlar

Dahası var!. Kıbrıs Türk halkını ve KKTCni hiçe sayarak, “… Ayrı egemenlik ve ayrı devletten vazgeçiniz …. Garantilerden vazgeçiniz . Bunda ısrar etmek ABDnin çıkarlarına uygun değildir… Ayrı egemenlik ve iki ayrı devlet istemek uzlaşmazlıktır …” diyorlar…

Sonuç olarak ; Kıbrıs AB sorunu değil, Türk-Yunan sorunudur.

 541(1983) ve 550(1984) sayılı BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla,1963 Kanlı Noel saldırılarıyla Rum Yönetimine dönüştürülen Kıbrıs  Cumhuriyeti  “Kıbrısta Tek Meşru Hükümet” ve “Kıbrısta Tek Meşru Devlet”  olarak  tanınmaktadır.

 Güney Kıbrıs, “Uluslar arası Anlaşmalara” rağmen 1 Mayıs 2004 itibarı ile  ABne tam üye olarak kabul edilmiştir.

Şu çok iyi bilinmelidir ki  Kıbrıs sorunu  BM, AB, ABD  ve Rusya dahil olmak üzere kimsenin  öncelikli  sorunu değildir.

Kıbrıs sorunu, Kıbrısta Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayalleri çerçevesinde  yarattığı bir sorundur. Kıbrıs sorunu ayni zamana Doğu Akdeniz ve Egedeki hakimiyet sorunudur.

Kıbrıs Türk halkını, KKTCni ve Anavatanımız Türkiyeyi suçlamakla bir yere varılmaz.

 Kıbrıs Türk halkı olarak Rumlarla yan yana  bağımsız iki egemen devlet içerisinde yan yana barış ve huzur içerisinde yaşamak istiyoruz. Bu da ancak bağımsız ve egemen iki devletin birbirini karşılıklı olarak tanımasıyla mümkündür.

 

Rum yandaşı BM, ABD, AB, İngiltere ve Rusya; anavatanımız Türkiyenin ve KKTCnin hassasiyetlerini dikkate almak durumundadır.