Son zamanlarda meydana gelen silahlı eylemler, adam vurmalar ve adam yaralamalar bayağı ülkede tedirginlik yarattı ve yaratmaya da devam ediyor. Artık kozmopolit bir halk durumuna geldiğimize göre, bundan sonra bakir Kıbrıs’ı ve bakir kıbrıs’ın bakir insanlarını aramasın.
Silah niçindir?
Silahı kimler niçin taşır?
O darb-ı mesel hiç de yalnış veya abartılı değildir.
“Tüfek icad oldu mertlik bozuldu.”
Atalarımız bunu boşuna söylememişler.
Yazı başlığımdaki sorumun yanıtını yine kendim vereyim.
Silahı, mesleği icabı çok büyük paralarla oynayan insanlar, dövizciler, emlakçılar, bankacılar, bankadaki korumalar, memleketin Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve dilerlerse bakanlar ve ona benzer kişiler.
Her insanın hayatında siyah ve kabul edilmez durumları vardır. Hayatın akışında elbette her kişinin veya kişilerin husumetli kişileri de vardır. Kimisi alacak verecek yüzünden, kimisi namus meselesinden, kimisi de vurgun yüzünden.
Muhalefet bayağı bu konuda dişlerini gösteriyor. Mesela TDP Başkanı Zeki Çeler’in bir iddiası var.
“Bine yakın kişiye bireysel silah verildiğinin söylendiği” şeklindeki yorumu var. Ki bu ifadeden somut değil, soyut bir bilgi alıyoruz.
Somut veya soyut, şu bizim minnacık Kıbrıs’ımız neler olmuş... Nerdeyse sorasımız geliyor. “Her evde silah var mı?” diye.
Her evde silah var mı sorusunu Türkiye’den gelen bazı tetikçiler veya husumetliler için söylemek istiyorum. Kıbrıs insanı böyle silahmış, tüfekmiş böyle şeylerle meşgul olmazlar ve rahatsız olurlar. Şu silah işi neden gündeme geldi?
Silah konusu gündeme geldiğine göre, o zaman bir soru sorma hakkımız doğuyor bizim de.
Geçen gün CTP Girne İlçesi’nden bir grup Başbakan’ın evinin önünde eylem yapmış. Mesele de Lapta-Alsancak yolundaki çalışmalarmış. Ne tuhaf bir durum... Yol yapımlarından sorumlu bakanlık önünde eylem yapmazken Başbakanın kapısında eylem yapılıyor. Belli ki bu eylem resmen politika kokuyor.
Şimdi sormak lazım.
Ünal Üstel haksız mı, ‘ailemi rahatsız etmeye kimsenin hakkı yoktur’ demeye?
Bu ve bunun gibi eylemler de insanı düşündürüyor silah taşıma adına. Bir çılgın adam o kalabalığın içinden başbakana silah sıkar mı?
Böyle birşey olmaz da, yine insan tedirgin oluyor.
Ne ise... Bu mevzu ayrı. Lakin silah taşıma meselesi ile ilişkilendirmeye çalışmıştım anlayacağınız.
Bundan iki yıl önce ünlü otelci ve bet ofis çalıştırıcısı Falyalı’yı ve korumasını sokak ortasında bazı tetikçiler vurmuşlardı. Şimdi o tetikçiler adalet önünde yargılanıyorlar.
Mesela Falyalı’nın mutlaka silahı vardı herhalde. Veya yanında silah bulunduruyordu. Herkes dostunu düşmanını çok iyi bilir.
Silah meselesi gündeme gelince Türkiye’de trafikte yol verme inatlaşması yüzünden nice insan birbirini vurmuşur. Bu durum hala daha vardır.
Birisi yan baksa, hemen öteki silahına sarılıyor.
İşte belirtmek istediğimiz husus budur. Ülke insanının silah edinmesine neden bu kadar toleranslı davranılıyor?
Bazen de hastanelerdeki doktorlara silah çekiyorlar Türkiye’nin büyük kent ve büyük hastanelerinde. Tedavi sürecinde olumsuz bir durum olunca hemen hasta yakınları doktoru kurşun yağmuruna tutuyor. Veya bir öğremenin bir talebesine sert çıktığında.
Daha ne diyelim ki... Her evde silah var. Kıbrıs içinin silahla dolması herhalde özel göçmen yerleşimi ile başlar.
Bir zamanlar iskanda çalışırken bir harekat gazisi benden beş yatak odalı krfez üstünde bir eve talip olmuştu. Üstelik o gazi henüz bekardı. Evlerin dağıtımını komisyon yapıyordu. İstediği evin kendisine verilmeyeceğini anlayan harekat gazisi, bana tabancasını çekmiş ve tehdit etmişti. Ben de kendisine şöyle demiştim.
“Ben hayatımı bu topluma adadım. Beş sene cephelerde gavurla çarpıştım. Gavur beni öldürmedi ama beni kurtaran Türk askeri beni vurmaya kalktı. Madem vicdanın sana bunu emrediyor, vur be. Yazıklar olsun” deyince ellerime sarılmış ve özür dilemişti.
Yani anlayacağınız dünya malı dünyada. Mal da, para pul da. Bu dünyada neyi paylaşamıyoruz? Şayet kamuoyunda bir tepki oluşmuşsa silah izinleri için hükümet bu duruma açıklık getirmesi lazım.
Her ne ise....Bu meseleyi mikroskop altında izlemeye devam edeceğiz. Hem de polsimizle beraber.