Her sezon öncesi yaşananlar, bu sezon öncesinde de yaşanıyor. “O kulüp bunu aldı, bu kulüp bunu transfer etti. O bunu getirtiyor, bu şuna imza attırdı” gibisinden…

Özellikle Süper Lig ile Birinci Lig takımlarından bazılarının yüksek rakamlı transferlerde adları geçiyor. Rakamlar da az-buz değil ha; piyasada isim yapan bir futbolcu için istenen rakam dudak uçuklatan cinsten. Bunun üstüne bir de futbolcunun alacağını ekleyin.

Kulüplerin başında olan zengin işadamları bu giderleri karşılıyor ve sezon boyunca da karşılayacaksa, bir sorun yok. Ceplerinden verdiklerine kimsenin bir söyleyeceği olamaz.

Ancak, geçmiş deneyimlerimiz gösteriyor ki; şampiyonluk parolası ile yola çıkan ama haftalar ilerledikçe bu hedeften uzaklaşan kulüp başkan ve yöneticileri verdikleri sözden dönüp ödemeleri yapmıyorlar, sonra da istifa ederek kaçıyorlar.

Biz şimdiden uyaralım. Sonra sızlanıp yüzünüzü devlete çevirmeyin…

Aslında devletin spora katkısı, altyapı eksikliklerinin tamamlanmasının ötesine geçmemeli. Yani tesislerin yapımı, bakımı ve onarımına yönelik harcamalar dışında ille de federasyonlara ve kulüplere maddi katkı sağlanacaksa, bu ancak amatör sporlara, sporcularına yapılmalı.

Kulüplerin, sporcu yetiştirmek amacıyla altyapıda çalıştırdıkları teknik adamların istihdamına yönelik devletin maddi katkı sağlamasına kimsenin bir sözü olmaz.

Belli ki, bir çözüm olasılığı yakın bir gelecekte gözükmüyor. Bu da özellikle futbolda uluslararası arenada boy göstermemizin, yani profesyonelce yarışma şansımızın olmayacağının bir göstergesi.

O zaman kulüpler niye bunca futbolcu için milyonları harcarlar? Alt tarafı, sezon sonunda atılan bir tur, bir-iki saati geçmeyen sürede yaşanan şampiyonluk coşkusu veya bir üst lige geçmenin o anki sevinci…

Peki, geriye kalan takımların sezon boyunca dipsiz kuyu gibi akıttıkları paralar çar-çur olmuyor mu? Sadece kendi paralarını harcasalar iyi, bu arada devletten aldıkları da heba oluyor.

Birçoğu da yalana başvuruyorlar, bu transfer paralarını devletten çıkarabilmek için. Saha telleme, su, çim bakımı, hakem odası tamiri vs gibi bahanelerle…

Hükümetin de işine geliyor tabi bu paraları dipsiz kuyuya akıtmak. Özellikle kulüpleri yönetenlere ve taraftarlara şirin gözükerek verdikleri paraların karşılığının oy olarak geri dönmesini bekliyorlar.

Tabi seçim zamanı avuçlarını yalıyorlar, o da başka... Tüm seçimler göstermiştir ki, oy vermek için sandığa giden kişi aidiyet duygusu ile bağlı olduğu partiye oyunu atar.

Zorlukla yaratılan bu kaynağı salt altyapı giderlerine harcasalar, belki olası bir çözüm günü geldiğinde en azından donanımlı teknik adamlarla, onların yetiştirdiği başarılı sporcularımız olur. Yarışa daha hazır başlarız diyorum.