Çiftçiler Birliğinin hafta boyunca günlük bazı gazetelere verdiği ilanlarda,

tarih olarak verilen (30.6.2015) yarın, yeri göğü inletecek bir eylemin çağrısı yapılıyordu.

Toplanma yerinin Hamit köy ve Gönyeli çemberinin olacağı ifade edilen eylem çağrısı yarın gerçekleşir mi, gerçekleşemez mi doğrusu kestiremiyorum.

Zira, Toprak Ürünleri Kurumunun Pazara denk düşen tarihte apar topar yapmış olduğu fiyat açıklamasındaki miktarların çiftçiler tarafından kabul görmeyeceği büyük ihtimal ama yine de açık bir kapı bırakmak istiyorum.

Gelelim Çiftçiler Birliğinin eyleminin zamanlamasındaki tercihine!

Yarın yapılacak olan ve yeri göğü inleteceği ifade edilen eylem neye benzer bilir misiniz?

Meclisin tatile denk düşen, örneğin Pazar günü, meclise yürümeye ve yaşananları protesto etmeye benzer!

Başbakan istifa etmiş, yeni kabine kurma çalışmalarının yapıldığı ilan edilmiş, Kalyoncu, M.Ali Talatla kafa kafaya vermiş isim bazında çalışmalar yapıyor, Çiftçiler Birliği eyleme gitmiş.

Yeri de göğü de inletseniz kimin umurunda!

Hele yeni kabinede, yeni Tarım Bakan isimlerinin de telaffuz edilmesi Önder Sennaroğlunun Bakan yapılmayacağı söylemleri, yapılan eylemin sonuçlarının pek de bir şey ifade etmeyeceğini ilan etmiyor mu ?

Geçmiş dönemlerde yıllarca Çiftçiler Birliği Yönetim Kurulu üyeliği ve Başkanlığı yapmış değerli bir dostumdan bu konuyla ilgili olarak görüş istedim.

Eylemin zamanlamasının yanlış olduğunu ifade etmesi yanında, hükümetin Çiftçilere karşı takınmış olduğu tavırdan da acı, acı yakındı ve bu tutumun devam etmesi halinde çiftçilik diye bir uğraşın ortadan kalkacağına vurgu yaptı.

Kurak geçen ve üst üste yaşanan yılların ardından, geçtiğimiz yıl bereketli yağmurlarla birlikte iyi sayılabilecek bir ürün elde edilmesi karşısında hükümet tefeci bir yaklaşımla ürün alım fiyatlarını, geçtiğimiz yıl devletin ürün satış fiyatlarının da altına çekti.

Adını da “uluslar arası piyasa ayarlaması” yaptı!

Geçtiğimiz yıl üreticiye 65 kuruştan satılan arpaya bu yıl devlet net 60 kuruş bedel biçtiğini açıkladı!

Bu durumda yıl içinde oynayan girdi fiyatları da hesaba katıldığında, çiftçi maliyetin de altında ürün bedeli ile karşı karşıya kaldı!

Çiftçi bankaya olan borç miktarlarının yükselmesi dışında, yaptığı işten

ne anladı ? 

 

Kısaca, CTP hükümetinin bu uygulamasının adı tarım politikası mı ?