Dikkat ettiniz mi hiç, Güney Kıbrısın uzlaşmaz tutumu ileri boyutlara çıktıkça buna en çok öfkelenenler kimlerdir bilir misiniz?

Bizdeki sol cenah, barış havariliğine soyunanlar!

Öfkelenmelerinin hıncını ise güney Kıbrıs tan değil, haklılıkları doğrulanan, Rum ve Yunanlıların Kıbrıs ın tamamına egemen olmaya çalıştıklarını her fırsatta bas, bas bağıran kesimlerden çıkarmaya uğraşıyorlar!

Anti demokrat yöntemlerle, bağnaz girişimlerle bu kesimleri susturmaya çalışıyorlar!

Deve kuşu örneğinde olduğu gibi, kafalarını kuma sokmuş dünya alemin yaptıklarını görmez, bilmez, anlamaz zannediyorlar!

Bu ülkede yarım asırdan beri bir var olma mücadelesi verilmiştir.

Yaşananlar dünyanın adaya arabulucu olarak gönderdiği BM görevlilerinin gözleri önünde cereyan etmiştir.

Hepsi bir yana biz nelerle karşılaştığımızı, neler yaşadığımızı biliyoruz, unutmadık!

Katakullilerle, kulağa hoş gelen barış, dostluk, kardeşlik, evrensellik masallarına karnımız yok!

Verilen mücadele böylelerinin arzularına ram edilmek üzere gerçekleşmemiştir!

Her fırsatta Rum ve Yunanlıların uzlaşmaz tutumları gün ışığına çıkmaktadır. Zamana oynayarak bizleri eritmeye, birbirimize düşürmeye çalıştıkları da ortadadır.

Görüşmeler sürecinde bilerek veya bilmeyerek zafiyetler yaratıldığı ortadadır!

Peşin, peşin harita ortaya atılarak Rum a verilmesi düşünülen kesimlerin “çantada keklik” konumunda sunulması gaflet içermektedir. Hoş verilen % oranları Rum kesimini tatmin etmemiştir ancak pazarlıklar o verilen oranların altında seyredeceği kesindir!

İşte elimizi zayıflatan acemice yapılan bu pazarlık şeklidir.

Müsebbibi kim olursa olsun, bu telafisi imkansız bir gelişmedir.

Eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde bir yapının oluşması ve bu temeller üzerinde bir uzlaşının sağlanması en halisane dileğimizdir.

Ne var ki “barış olsun da nasıl olursa olsun “ diyenler arsızca seslerini yükseltmeye, Kıbrıs Türkünün geleceğini tehlikelere sokarak, AB yi, ya da BM i dünya sulhunun temel taşı olarak göstermeye çalışarak insanlarımızı yanılgılara sürüklemeye çalışmaktadırlar! Annan planı günlerinde bunların ne kadar güvenilmez olduğu yaşanarak görülmüştür.

Böylelerine her koşulda ve her platforumda gereken cevabı vermek zorundayız!

Bu adada davayı ve canlar pahasına verilen mücadeleyi hiçe sayanların karşısında,Kıbrıs Türkünün geleceğinin garantisini hayati olarak değerlendirenlerinde olduğunu ortaya koymak zorundayız!