Akıncı ve Erhürman’ı istediği kalıba sokamayan TC Yönetimi, dümen suyunda gidecek kişi olarak Halkın Partisi Başkanı olan Özersay’ı seçti.
Özersay, AKP’nin bir projesi olarak “Toparlanıyoruz” ayakları ile piyasaya adım attı, “Yapmayacağız” demesine rağmen parti kurup seçimlere katıldı. 4’lü koalisyonda aradığını bulamayınca, “Hayatta görüşmem, kahve bile içmem” dediği UBP ile ortaklık yaptı.
Amaç belli; UBP oylarını konsolide ederek Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturup, TC’nin isteklerini uygulamak.
UBP’liler kaçın kurdu! Siyaset acemisi Özersay’a meydanı boş bırakırlar mı? Atamalardan tutun da, uygulamalara kadar iki parti yetkilileri arasında didişmeler başladı.
Siyaset onların işi, biz ülke sporunu ilgilendiren kısmını irdeleyelim.
Bürokrasinin hemen her dalında yapılan atamalarda görüyoruz ki; işinin ehli değil, kişinin partili olması ön plana çıkıyor.
Spor Dairesi gibi, ülke sporunun ana mali kaynağını kullanan birimin başına atanacak kişi ile ilgili iki parti arasında kılıçlar çekilmiş durumda.
Spor Dairesi, Başbakanlığa bağlı olması nedeniyle buraya yapılacak atamanın Başbakanlık tarafından kararlaştırılması gerekiyor ama ortağı aynı fikirde değil. Pazarlıklar yapılırken buraya atanacak ismin kendisinden olmasını karşı tarafa kabul ettirmiş, şimdi de bu sözün yerine getirilmesini bekliyor. Başbakan da “Tamam atamayı sen yap” diyor ama harcama yetkisini kullanan Genel Yönetim Kurulu’nun başına kendi adamını getirmekle, Halkçı Parti’nin atayacağı kişinin yetkisini sıfırla çarpıyor. Parayı harcama yetkisi olmadan, federasyonlar, kulüpler ve onları yönetenlerin oylarına nasıl talip olacaklar di mi? Amaç, ülke sporuna hizmet değil, oyları nasıl cukkalarım düşüncesi.
Özetle Spor Dairesi Müdürü bir türlü atanamıyor.
Bu arada ülke sporu için harcanması gereken para; yapılması gereken işlere, alınması gereken malzemelere eksiksiz olarak harcanıyor, altyapı eksiklikleri hızla tamamlanıyor. Geçmiş Hükümet döneminde atanan müdür ve yardımcısı sanki hiç gitmeyecek gibi görevlerini başarı ile devam ettiriyorlar.
UBP de, Halkın Partisi de, belli ki liyakata değil, partiye aidiyet duygusu ile bağlı olan kişileri atama konusunda hemfikirler. Kişinin iş bilirliği, konu ile ilgili birikimi ve deneyimi olup olmadığı onlar için hiç önemli değil. Partili olsun da kim olursa olsun.
Bu iki parti, daha işin başında; atama, yetki ve kaynak kullanımı konusunda böyle kavga ederlerse, Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar bir arada zor kalırlar. Kalsalar da, TC Yönetiminin baskısı ile kalırlar ama bu da, Cumhurbaşkanlığı seçiminde UBP oylarının Özersay’da kanalize edileceği düşüncesini bir başka bahara bırakır.