Uluslar arası ilişkilerde bazı istasyonlar olduğu ve bu istasyonlardaki düğmelere basma hareketinin gerçekleşmesiyle işlerin ilerlediği kanaati bilinen bir gerçektir.

Bütün olumsuzluklara, diklenmelere, sonradan söylenmesi gerekenlerin peşin,, peşin dillendirilmesine rağmen Kıbrıs ta ikili görüşmeler konusunda meydana gelen hareketlilik hatta Yunanistan ın ateist Başbakanı Çiprasın Türkiye ziyareti o düğmelere basma hareketinin bir sonucudur!

Belki Türkiye deki ve Yunanistan daki azınlıkların hakları konusunda ileri adımlar atılması söz konusu olabilecektir ama bu olumlu gelişmelerin Kıbrıs ta da yaşanabileceği ihtimali maalesef zayıf gözükmektedir.

Zaman, zaman yazmaktan bile artık gına gelen gerekçelere dayalı olarak  sürdürülen müzakerelerin yeniden başlaması kimi memnun edecek?

Bir yere varılamayacağını bile bile bu oyun daha ne kadar zaman devam edecek?

Elli yılı aşkın süreçte uzlaşmazlığın sağlanamamasından zarar gören tarafın Kıbrıs Türkleri olduğu kesindir.

Geçmişte yaşananlar yeniden tekrarlanacak ve Rum tarafı “hayır” diyerek masadan sigara içme bahanesiyle le de olsa kalkılacaksa, bir takvim, bir yol haritasına dayalı görüşme süreci yapılmayacaksa, siyasal eşitlik söz konusu edilmeyecekse neden yeniden masaya dönülsün?

Masaya oturmakla kimi memnun etmeye çalışacaklar?

Uzlaşmazlığını kamufle temek için Anastasiadisin yeniden aynı oyunlara baş vurmasına  olanak mı verilsin?

Güney Kıbrıs tabir yerinde ise  “atı alıp Üsküdar ı geçmiş” durumdadır.

Kıbrıs Cumhuriyetinin oluşumundaki şartlar, Anayasal kritik maddeler ortadan kaldırılarak o şekli ile meşru bir Cumhuriyet olduğunu dünyaya kabul ettirmiştir.

Kimseler 1960 Zurih ve Londra anlaşmalarına dayalı olarak kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinin başlangıç anayasası ile bu günkünün karşılaştırılmasını yapmaya yeltenmemiştir!

Dünya ısrarla bunu görmezden gelerek Güney Kıbrıs a AB üyeliği de dahil haklar tanımaya devam etmektedir.

Türk hakları görmezden gelinerek hayata geçirilen Hidrokarbon başlığı da bunlardan bir tanesidir.

Masaya yeniden oturarak figüranlığımızı bir kez daha tescil ettirmek niyetindeyseniz, o başka mesele!

Sık sık yatağa girmekle çok çocuk olmaz derdi atalarımız!

Artık gerçekleri görerek, bir hedef belirleyerek yürümek vakti geldi de geçti bile!