Kıbrıs’ın atalarımız tarafından fethinin 452’nci, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)’nin kuruluşunun 65’nci ve de Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının 47’inci kuruluş yıl dönümü olan bugünde mutluyuz, gururluyuz. Bu vesileyle Aziz Şehitlerimizi ve Gazilerimizi, Türk Mukavemet Teşkilatı mensuplarını, Mücahitlerimizi , Mücahit Halkımızı ve Kahraman Mehmetçiklerimizi saygıyla selamlıyorum.
1 Ağustos tarihi, Kıbrıs Türk halkının varlığını ve milli mücadelesini simgeleyen çok özel bir gündür. Kıbrıs Türk halkı bugünlere gelebilmek için anavatanımız Türkiye’nin desteğinde büyük mücadeleler verdi, büyük bedeller ödedi. Kıbrıs Türk halkı olarak dünden bugüne yaşanan acıları unutmadık, unutmayacağız.
Kıbrıs, 1571 yılında atalarımız tarafından fethedilerek bu toprakları vatan yapmasını bilmiştir. Yine gerilere dönüp bakacak olursak; 1877-1878 Osman-Rus Savaşı günlerinde, İngiltere’den destek almak adına Kıbrıs adası atalarımız tarafından 4 Haziran 1878’de imzalanan Berlin Antlaşması ile İngiltere’ye kiralanmıştı. Bu gelişmelerin ardından I. Dünya Savaşı günlerinde Osmanlı Devleti ile İngiltere’nin zıt kutuplarda yer alması sonrası 5 Kasım 1914’te İngiltere, Kıbrıs’ı ilhak ettiğini dile getirecekti. Neticede Türk İstiklal Savaşı sonrası imzalanan 24 Temmuz 1923 Lozan Anlaşması ile Kıbrıs adası resmen İngiliz toprağı oluyordu.
II. Dünya Savaşı sonrası Rum-Yunan ikilisi Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Rum Ortodoks Kilisesi 15 Ocak 1950’de iki hafta süreyle Enosis plebisiti düzenlemişlerdi. Plebisit sonuçlarına göre oy kullanan 224 000 Rum’un 215 000’ni diğer bir değişle %96’sı Enosis’e ‘evet’ demişlerdi.
28 Haziran 1950’de vefat eden Başpiskopos Makarios II’nin yerine, Plebisit günlerinde önemli rolü olan Kitium Piskoposu Makarios III , 18 Ekim 1950’de Başpiskopos olarak seçilmişti.
15 Ocak 1950 Enosis Plebisiti sonuçlarını, Başpiskopos Makarios’un istekleri doğrultusunda 1954’te Yunanistan BM’e taşıyarak ‘sözde’ Kıbrıs halkına self-determinasyon hakkı verilmesini isteyecek ancak anavatanımız Türkiye’nin İngiltere’nin desteğinde gerçekleştirdiği girişimlerin sonucunda hedeflerine ulaşamayacaklardı.
Geriye dönüp bakacak olursak daha 1952’de Atina’da kuruluş çalışmaları başlatılan EOKA tedhiş örgütünün faaliyete geçiş çalışmaları hız kazanacaktı. Rumların adaya ilk silah sevkiyatı çalışmaları “Mücadele Komitesi” kararıyla Ocak 1950’de başlarken ilk silahların Yunanistan’dan 25 Mart 1954’te gemi ile Baf kazasına bağlı Hloraka köyüne getirilmesinin ardından 9 Kasım 1954’te EOKA lideri Albay Grivas gizlice adaya çıkıyordu.
1 Nisan 1955’te EOKA tedhiş örgütü İngilizler ve Kıbrıs Türk halkına karşı bombalarını patlatarak faaliyete geçerken Rumların hedefi Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’e giden yolu açmaktı.1 Nisan 1955’te Kıbrıs Halkına karşı silahlı ve bombalı saldırılarda bulunan EOKA tedhiş örgütüne karşı, Rumların bu insanlık dışı silahlı saldırılarına karşı varlığını korumak maksadıyla Kıbrıs Türk halkı arasında Kıbrıs Türk Mukavemet Birliği (KITEMB), KARA ÇETE, VOLKAN (Var Olmak Lazımsa Kan Akıtmamak Niye) ve 9 Eylül Cephesi gibi yapılanmalar oldu.
Ancak dağınık, küçük ve eğitimsiz olan bu mukavemet grupları ile; askeri bir yapıya sahip olan Yunanistan desteğindeki EOKA tedhiş örgütüne karşısında Kıbrıs Türk halkının savunma yapması mümkün değildi. İşte, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)’nin kuruluşu bu ihtiyaçtan doğmuştu..
Rauf R. Denktaş, o günlerde düşüncelerinde oluşmaya başlayan yeni bir yeraltı örgütünün kurulmasını gerektiren faktörleri şöyle sıralamaktadır. Kaynak: 1-Aydın Akkurt, TMT 1957-1958 Mücadelesi, s.15, İstanbul, 1999
1-EOKA’nın siyasi liderliğe bağlı olarak Rumların Enosis siyasetini güden bir yeraltı teşkilatı halinde etkili faaliyeti karşısında, Türk cephesinde hissedilen boşluk,
2-Kıbrıs Türk Halkının bölgesel ve birbirinden ayrı mukavemet hücrelerinin etkili bir şekilde faaliyet gösterebilmesi ve bu faaliyetlerin Türk davasına hizmet edebilmesi için gerekli görülen “Tek Çatı”nın kurulması,
3-Türkiye’deki Mukavemetçilerle bağlantı kurulması,
4-Uzun vadeli bir mukavemet için halka ve desteğe itimat telkinidir.
23 Kasım 1957 akşamı, Lefkoşa varoşlarında karma nüfuslu Eylence köyünde, TC Kıbrıs Konsolosluğunda görevli Mustafa Kemal Tanrısevdi’ye ait evde; Rauf R. Denktaş, Mustafa Kemal Tanrısevdi ve Dr. Burhan Nalbantoğlu Kıbrıs Türkünün direnişine yeni bir ciddiyet kazandıracak olan sivil liderlik yönetiminde Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı’nı kurdular. Kaynak: 2-Mehmet Salih Emircan, KKTC’de Tören, Bayram ve Anma Günleri, s.82, KTMD Yayını, Lefkoşa , 2007
Konu yer altı teşkilatının adı “Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı” olarak belirlenirken; Rauf R. Denktaş “Mülayim”, Mustafa Kemal Tanrısevdi “Nazım” ve Dr. Burhan Nalbantoğlu “Raci” kod adını alıyordu.
23 Kasım 1957’de Lefkoşa’da TC Kıbrıs Konsolosluğunda görevli Mustafa Kemal Tanrısevdi’nin Eylence köyündeki evinde; Rauf R. Denktaş , Dr. Burhan Nalbantoğlu ve Mustafa Kemal Tanrısevdi tarafından kurulan TMT’nin ilk bildirileri hazırlanır ve Lefkoşa Türk Lisesi’nde Dr. Burhan Nalbantoğlu’nun aracılığıyla öğrenciler tarafından teksir edilmesinin ardından Volkan’cıların yardımıyla tüm adaya 26 Kasım’ı 27 Kasım’a bağlayan gecede dağıtılır. Kaynak:3- Aydın Akkurt, TMT 1957-1958 Mücadelesi, s.40, İstanbul, 1999
TMT, EOKA’nın yarattığı terör ortamında EOKA’ya karşı bir alternatif olarak doğdu. “Kıbrıs’ta Biz De Varız ve Var Olmaya Devam Edeceğiz” diyen Kıbrıs Türk halkının yer altındaki sesi olarak çalışmaya başladı. Kaynak: 4- Ahmet Tolgay, 1958’in Belgesel Öyküsü, Şahinler Yılı, s.26, Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği Yayını 2, Lefkoşa, 1996
TMT’nin kurucuları, Kıbrıs Türkünün mücadelesi Anavatan Türkiye tarafından her yönüyle ve tüm olanaklarla ele alınmadıkça, Kıbrıs kökenli Yunan Albayı Grivas’ın komutasındaki Rum-Yunan terör örgütü EOKA’ya karşı başarılı olamayacağında hem fikir idiler. Bu nedenle de Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde düzen verilmesi için ilk fırsatta Ankara’dan uzman ve idareci, silah ve para istenmesi hususunda karara varmışlardı. Kaynak:5- Hasan Mutlu, Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı, s.23, Yüksek Lisans , Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Enstitüsü, Ankara, 2007
Bu fırsat, 1957 yılının son günlerinde ortaya çıkar. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti sürmekte olan Kıbrıs görüşmeleriyle ilgili fikir alış verişinde bulunmak için Kıbrıs Türk’tür Partisi Lideri Dr. Fazıl Küçük ve Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Rauf R. Denktaş Ankara’ya çağrılırlar..
..02 Ocak 1958 günü saat 15.00’te Dr. Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş, TC Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’yu ziyaretlerinde Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ten sonra söz alan Rauf R. Denktaş, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’ya bu ilk görüşmesinde, Kıbrıs’ta Rum EOKA tedhiş örgütünün faaliyetleri hakkında bilgi verdikten sonra biz de Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı ,TMT’yi kurduk. Halk dağınıktı, onu toparladık ama teşkilata silah ve eğitici lazım. Biz bu işi kendi başımıza yürütemeyiz” diyen Rauf R. Denktaş, TMT’yi Türkiye’nin sorumluluğuna vermek istediklerini dile getirerek destek istemiştir..
..TC Dışişleri Bakanı sayın Fatin Rüştü Zorlu, “Ya öyle mi, size silah göndersek alabilir misiniz” dedi. “Alırız tabii.. Bizim Volkan’dan kalma silahlarımız var, alabiliriz” dedim.
Biz TMT örgütünün kuruluş çalışmalarını Kıbrıs’ta başlatmıştık, çekirdek toprağa atılmıştı. Ama profesyonel uzman askerlerin yönetimine ve yönlendirmesine kesinlikle ihtiyaç vardı. Anavatanımız Türkiye’nin desteği yanımızda olmadan bir yere varılamazdı. Yunanistan bil fiil EOKA’nın arkasındaydı. Zorlu’ya bunları anlattım, subay, ve silah yardımı istedim.
TC Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu tarafından Başbakan Adnan Menderes’e iletilen konu, Genel Kurmay Başkanlığına aktarılır. O günlerde Özel Harp Dairesi Başkanı olan General Daniş Karabelen, Daire personeli Bnb. İsmail Tansu’nun olurunu aldıktan sonra Genel Kurmay Başkanlığı’na olumlu yanıt gider. Görüşmelerin üzerinden birkaç ay geçtikten sonra Nisan 1958’de General Daniş Karabelen Paşa’ya TC Kurmay Başkanlığından beklenen talimat notu ulaştı. Kaynak:7- İsmail Tansu, Askında Hiç Kimse Uyumuyordu, Minpa Matbaacılık , Ankara
31 Temmuz 1958 günü akşamı Ankara’dan Lefkoşa’ya hareket eden THY uçağının çok önemli iki yolcusu vardır. Sessiz, sedasız bir şekilde Lefkoşa Havaalanına ulaşan bu iki yolcu, İş Bankası Müfettişi Ali Conan ve Müfettiş Muavini Nejdet Beyazıt’tır. İş Bankası Müfettişi Ali Conan, Kıbrıs’a “TMT Lideri” olarak gönderilen ve heyecanla beklenen Yarbay Riza Vuruşkan’dan başkası değildi. Kaynak: 8-Aydın Akkurt, TMT, 1957-1958 Mücadelesi, s.36, İstanbul, 1999
Rauf R. Denktaş, TMT’nin kuruluşunu duyuran ilk bildirinin dağıtıldığı günü dikkate alarak “TMT’nin asıl kuruluş günü 26-27 Kasım 1957 gecesidir” derken, Mustafa Kemal Tanrısevdi ise kendi evinde yapılan 15 Kasım 1957 tarihli ilk toplantıyı dikkate aldığı için “TMT, 15 Kasım 1957’de kuruldu” demekteydi. Günümüzde ise, ilk komutanımız Yarbay Riza Vuruşkan’ın göreve başladığı 1 Ağustos 1958 tarihi Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)’nin kuruluş günü olarak kabul edilmektedir.
Yine bu örgütün ismi, ilk kuruluşunda ve ilk beyannamelerinde Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (KTMT) idi. 1958’den itibaren Türkiye’ye bağlandı ve adı da Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) oldu..
Sonuç olarak; TMT’nin kuruluş amacı: Kıbrıs Türk Halkının can ve mal güvenliğini sağlamak, Enosis’e giden yolda ve bu hedef doğrultusunda yapılan terör saldırılarına karşı durmak, Kıbrıs Türk halkına yapılan silahlı saldırıları püskürtmek, Kıbrıs Türk halkının birliğini ve beraberliğini ve bütünlüğünü sağlamak, Rumlara ve İngilizlere karşı Kıbrıs Türk halkının haklarını korumak ve savunmak, Anavatanımız Türkiye ile olan sıcak ilişkileri devam ettirmek ve anavatanımıza olan bağlılığımızı sürdürmekti.
Azmini ve gücünü şanlı tarihinden , Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ten ve Kuvva-yı Milliye ruhundan alan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), Kıbrıs Türk Halkının Kıbrıs’ta en az Rumlar kadar söz sahibi olduğunu kabul ettirmiştir.
Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT); Kıbrıs’ta Türklüğün onur ve şerefini çiğnetmemiş, Kıbrıs’ta Türklüğe bir “Vatan” ve bir “Devlet” yaratmıştır.
TMT, Kıbrıs Türk halkı ile el ele omuz omuza, Kıbrıs Türk Halkının kurtuluşu için mücadele veren ve bu kurtuluşu sağlayan efsanevi bir örgüt olarak gönüllerdeki yerini almıştır.
Bu anlamlı günde bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anarken Mücahit Halkımızı, Kahraman Mehmetçiklerimizi, Gazilerimizi saygıyla selamlıyorum.. YARIN DEVAM EDECEK…