II. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte Rum-Yunan ikilisi tarihin derinliklerinden gelen Megali İdea hayalleri çerçevesinde Kıbrıs’ta  Enosis’i gerçekleştirmek için harekete geçeceklerdi.

Komünist AKEL Partisi desteğinde  Rum Ortodoks Kilisesi’nin   15 Ocak  1950’de 2 hafta süreyle Ada çapında tüm kiliselerde gerçekleştirilen Enosis Plebisiti sonuçlarına göre oy kullanan Rumların %96’ı Enosis’e ‘evet’ demişlerdi.

Enosis Plebisiti günlerinde  çok önemli görevler üstlenen Makarios III ; Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u  Makarios II’nin 28 Haziran 1950’de  ölümünün ardından, Makarios III; 18 Ekim 1950’de Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u seçiliyordu... Konu törende yapmış olduğu konuşmada Makarios III: “…İsa’nın huzurunda yemin ediyorum ki, tek hedefim, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasıdır ve bu hedefe ulaşmak için yaşamım boyunca mücadele edeceğim” Demişti.. Nitekim Makarios III, ömrü boyunca “Kıbrıs Helen Adasıdır ve bu  Ada’da  Türklere yer yoktur” diyecekti..

15 Ocak 1950 Enosis  Plebisiti sonuçları  Makarios’un istekleri doğrultusunda 1954’te  BM’e taşınır. Ancak anavatanımız Türkiye’nin ve İngiltere’nin kararlı tutumu ile BM’den hedefledikleri sonucu alamayacaktı. Nitekim BM’den Atina’ya dönüşlerinde Makarios ve dava arkadaşları; gerçekleştirdikleri toplantılar sonrası   Rum-Yunan ikilisinin  1952’de Atina’da kurdukları EOKA tedhiş örgütünü E. General Grivas’ın liderliğinde  1 Nisan 1955’te sabahın erken saatlerinde bombalarını patlatarak Enosis’i gerçekleştirmek için   Kıbrıs Türk Halkına ve İngilizlere karşı silahlı eylemlere geçeceklerdi....

Kıbrıs Türk Halkının EOKA’ya karşı önce  KITEMB (Kıbrıs Türk Mukavemet Birliği), VOLKAN (Var Olmak Lazımsa Kan Akıtmamak Niye), 9 Eylül Cephesi  ve ilerleyen günlerde  TMT “Türk Mukavemet Teşkilatı”  etrafında bütünleşerek mücadele ederken; Rumların şiddet eylemleri nedeniyle 1955-1958 döneminde  Kıbrıs Türk Halkı 33 karma köyü terk etmek zorunda kalırken yüzlerce şehit  ve yaralı verecekti..

 1955-1958 yılları arasında Enosis’e karşı gerçekleştirdiği direnişleri ve  anavatanımız Türkiye’nin   Kıbrıs Türk Halkını destekleme  kararlılığı  Türkiye ile Yunanistan arasında müzakerelerin başlatılmasını sağlayacaktı.. 

6-11 Şubat 1959 tarihleri arasında   Türkiye ve Yunanistan’ın Başbakanları ve Dışişleri Bakanları seviyesinde gerçekleştirilen    müzakerelerde alınan sonuçların   19 Şubat 1959’da Londra’da İngiltere’nin ve de    Kıbrıs Türk Toplumu lideri Dr. Fazıl Küçük’ün ve  Rum toplumu lideri Makarios’un onayları    alınmıştır.

Kurulacak olan Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını Rumlar, Cumhurbaşkanı Muavinini de Türkler  seçecekti. 3 Aralık 1959’da rakipsiz olarak Liderimiz Dr. Fazıl Küçük Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Muavini olarak seçilmesinin ardından 13 Mart 1959’da Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak seçilen Makarios; halkına  yayınladığı bildiride şöyle diyordu:  “Sekiz yüz yıldan bu yana  ilk kez, adanın yönetimi (hükümeti) Rumların eline geçmiş bulunuyor.”

EOKA tedhiş örgütünün faaliyete geçişinin  5. Yıl dönümünde 1 Nisan 1960’da, Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının üzerinde  çalışmalar yapıldığı günlerde, EOKA’nın verdiği kurtuluş  mücadelesinin, ulusal özgürlüğün temel taşını oluşturduğunu  söyleyen Makarios: “Bu özgürlüğü tamamlamak ve korumak bizim kutsal görevimizdir. Ulusal mücadeleler asla sona ermez, ayni esası ve içeriği koruyarak sadece şekil değiştirirler” demişti.

Makarios;  Zürih ve Londra  Antlaşmalarıyla  umutlarımız ve emellerimiz tamamlanmamıştır. EOKA’nın Bize sağladığı bu burçlardan ve köprübaşlarından   zaferimizi tamamlayıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. Demişti.

Bu sözleriyle  Adanın 5 yıl önce Yunanistan’a ilhakını hedefleyen EOKA tedhiş örgütünün görevini yakında  tamamlayacağına olan inancını dile getiriyordu..  Makarios, 28 Temmuz 1960’da , yani iki toplumlu   Kıbrıs Ortaklık Cumhuriyeti’nin ilanından sadece 18 gün önce ise şu demeci verdi:

Antlaşmalar,  hedefi oluşturmuyor ve yarına değil, bugüne aittir. Kıbrıs Rum Halkı, ulusal davasına  devam edecek ve geleceğini kendi iradesine göre şekillendirecektir.  Zürih ve Londra Antlaşmaları, olumlu ögeler yanında olumsuzluklar da içermektedir. Rumlar  olumlu yönlerinden yararlanacak, olumsuz  yönlerini ise ortadan kaldıracaktır.”

 Cumhuriyetin ilan edildiği, ortaklık devletinin kurulduğu 16 Ağustos 1960 günü Makarios  şöyle  dedi: “Bağımsızlık, EOKA mücadelesinin amacı ve hedefi değildi… Yabancı faktörler, ulusal hedefin gerçekleşmesini önledi, fakat bu, üzüntü nedeni olmamalıdır.. Zira yeni burçlar fethedilmiştir ve Kıbrıslı Rumlar bu burçlardan hareketle nihai zaferini  tamamlayacaktır.” Demişti. Kaynak: Dr. Ahmet Gazioğlu, Rum Mezalimi ve  KKTC’ye Doğru, Çukurova Üniversitesi Stratejik Araştırma Merkezi www.altayli.net>rum-mezalimi-ve-kktcye-dogru

11 Şubat 1959 Zürih ve  19 Şubat Londra Antlaşmaları  temelinde Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde  16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmalarıyla Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının siyasi eşitliğine , egemenliğine ve ortaklığına dayalı olarak  Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken 650 kişilik Türk Alayı ve de 950 kişilik Yunan Alayı 16 Ağustos 1960 günü saat 12.00’de Mağusa’dan peş peşe Adaya  çıkarken Kıbrıs Türk Halkı  82 yıllık bir ayrılıktan sonra kahraman Mehmetçiğine kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor ve  göz yaşlarını tutamıyordu… 

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken Enosis ve Taksim  yasaklanmıştı.. Ancak Rum liderliği eski EOKA’cıları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin   kilit noktalarına  yerleştirecek  ve de  Anayasada yasaklanmasına karşın Enosis faaliyetleri bizzat Cumhurbaşkanı Makarios’un   önderliğinde  sürdürülecekti..  DEVAM EDECEK..