Yavru Vatan Kıbrıs’a barışı ve huzuru getiren ve yepyeni bir süreci başlatan 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının 49. Yıl dönümünde mutluyuz, gururluyuz.
15 Temmuz 1974 tarihinde RMMO ve EOKA-B’nin Makarios’a karşı düzenlediği darbenin ardından ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’nin geçici Cumhurbaşkanı olarak göreve getirilen Nikos Sampson 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen devletini ilan ediyordu.
Bu darbenin ardında Yunan Cuntasının olduğu çok iyi biliniyordu. Nitekim darbeden sağ kurtulan ve ABD’ye kadar gitmeyi başaran ve de 19 Temmuz 1974’te BM Güvenlik Konseyinde yapmış olduğu konuşmasında Makarios: Yunanlıların Kıbrıs’ı işgal ettiğini ve bütün Kıbrıs devlet dairelerinde Yunan bayrağının dalgalandığını ve büyük kayıplar olduğunu, Yunanlıların Türklerden daha tehlikeli olduğunu ve Kıbrıs’ın bağımsızlığının ortadan kalktığını ve de halkının tehlike altında olduğunu dile getirmişti.
Tarihler 20 Temmuz 1974 tarihini gösterdiğinde Türk Savaş Uçakları Kıbrıs semalarını süslemeye başladı. Yunan Askeri Birlikleri bir yandan bombalanırken bir yandan da adaya havadan ve denizden indirme yapılıyordu. Komando birlikleri adaya sevk edilirken 33 donanma gemisi de yola çıkmıştı. Bir yandan Gönyeli ve Kırnı bölgelerine komando indirme yaparken bir yandan da Girne Pladini Plajına sevkiyatlar sürüyordu. Girne Plajına çıkan ilk birlik olan SAT Komandoları güvenliği sağladıktan sonra Geçitköy (Panağra) Boğazına doğru ilerleyerek ana yola ulaştılar..
..Gönyeli’ye indirilen komandolardan bir kısmı Kıbrıs Türk Taburunu korurken bir kısmı ise Dikmen bölgesini ve Rum Bozdağı’nı ele geçirmek için harekete geçtiler. Kırnı bölgesine indirilen komandolar ise dik yamaçlardan tırmanarak Snt Hilarion ve Beyaz Ev bölgesine kadar ilerlediler. Donanma , yerini aldıktan sonra sahil güvenliği donanmaya geçmiş ve II. Taktik Hava Kuvvetleri unsurlar ada genelindeki Yunan stratejik hedeflerini yok etmeye başlamışlardı. Fakat akşam karanlığı çökünce askerlerimiz yalnız kalmaya başlamıştı. Çünkü her iki bölgedeki kuvvetler Beşparmak Dağlarını aşarak kıskacı kapatamamış ve gece çökmüştü..
..Çatışmalar tüm hızıyla sürerken gece olduğu için Hava Kuvvetleri gece karanlığında Türk Askerlerini vurabilirdi. Fakat Türk Askeri sabaha kadar gözünü kırpmadan çarpışmaya devam etti ve sabahın ilk saatlerinde Hava Kuvvetleri Askerlerin imdadına yetişti. Gece Rumlar Gönyeli ve Boğaz bölgelerini ele geçirmek için Snt. Hilarion, Bozdağ, Dikmen Tepe ve Gönyeli bölgelerinde gece boyunca amansızca çarpıştılar. 21 Temmuz’un ardından Türk Askeri Birlikleri Rumların üzerinde üstünlük kurarak ilerlemelerini sürdürdüler. Ada’daki ilerleyiş Doğu ve Batı yönünde 22 Temmuz’da birleşen Türk Askeri birlikleri tarafından sürdürülerek Girne-Lefkoşa yolu tamamen ele geçirildi. 22 Temmuz 1974 tarihinde BM tarafından Rumlara karşı verilen Ateş Kes kararı Türkiye tarafından uygulamaya konuldu. Ateş-Kes kararının alındığı günün ertesi 29 araçlık Rum Konvoyu Türk Hava Kuvvetleri tarafından imha edildi..
..Rumlar adım adım yenilgiye giderken Yunanistan’da Cunta ve Kıbrıs’ta bulunan EOKA lideri Sampson’un istifalarının ardından BM Güvenlik Konseyi’nin 20 Temmuz 1974’te aldığı 353
sayılı kararla adanın üç garantör devleti olan İngiltere, Türkiye ve Yunanistan arasında bir mutabakat sağlanmaya çalışıldı.
Varılan antlaşmaya göre; Bir güvenlik bölgesi kurulacaktı. Rum ve Yunan askerleri tarafından işgal edilmiş bulunan Türk bölgeleri derhal boşaltılacaktır. Göz altına alınan asker ve sivil personel serbest bırakılacak, Kıbrıs’ta barışın sağlanması ve anayasaya uygun hükümetin yeniden kurulması için görüşmelere devam edilecektir.
..25 Temmuz 1974 tarihinde Cenevre’de başlayan görüşmeler 30 Temmuz tarihine kadar sürdü. Sonunda taraflar 8 Ağustos’ta aldıkları bir kararla adada bulunan Rum-Türk taraflarının devamlılığı ve adanın Federal devlet statüsünde kalmasında mutabakata vardılar. Ateşkesin ardından adada bulunan 40 000 Türk Askeri beklemeye geçmişti. Fakat Rumlar etrafını çevirdikleri Türk köylerinde genç-yaşlı , çoluk-çocuk demeden insanları katletmeye devam ettiler.
Türkiye , İngiltere ve Yunanistan Dışişleri Bakanları bir araya geldi ve Cenevre’de beş gün devam eden toplantılar neticesinde Cenevre deklarasyonu yayınlandı. Yapılan anlaşmayla Rum-Yunan ablukası altında bulunan Türk bölgeleri serbest bırakılacak ve bu bölgeler BM Barış Gücü (UNFICYP) tarafından korunacaktı..
..Yapılan bu anlaşma sonrasında daha önce alınan kararlara Rumların uymadıkları ortaya çıktı. Yapılan anlaşma hilafına Rum ve Yunan askeri güçlerinin Türk bölgeleri etrafındaki kuşatması devam ederken Rumların ayrıca bu bölgeleri mayınladıkları da anlaşıldı..
..Ve 14 Ağustos 1974 günü Cenevre’de sürdürülen görüşmelerin de başarıya ulaşamayacağı anlaşılınca dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Başbakan Bülent Ecevit’i arayarak harekatın ikinci safhasının başlamasını sağlayacak parolayı söyledi: “Ayşe Tatile Çıksın”..
14 Ağustos 1974 sabahı Barış Harekatının ikinci safhası bu parolayla başladı. Bir tarafta Mağusa, diğer tarafta Lefke istikametinde ileri harekata başlamış bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri, 16 Ağustos’ta biten 3 günlük bir harekat sonunda bugünkü sınırlar çizilmiş olacaktı.
Birinci Cenevre Konferansında adeta zaman kazanmak için anlaşmaya uyan Rum tarafı II. Cenevre Konferansında alınan kararlara itiraz etmeye başladı. Cenevre Konferansının ikinci yarısında beklenen başarı alınmayınca Türk Silahlı Kuvvetleri 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının , 2. Aşamasına başladı..
14 Ağustos günü sabah saatlerinde 28. Ve 29’ncu Tümenler Mağusa ve Boğaz Deniz Üssünü ele geçirmek için Doğuya doğru taarruza geçtiler. 39.Tümen Rumlar için hayati önem taşıyan İngiliz Tepe ve Kara Tepe’ye saldırıyorlardı. 39. Tümen saldırının ilk gününde 11.30 sularında İngiliz Tepe ve Kara Tepe’yi geçti. Diğer taraftan 28. Tümen ise saat 12.00 sularında Mia Milia’yı ele geçirdi. Saatler 15.00’i gösterdiğinde 28. Tümen Timbu Havaalanını 39. Tümen ise Değirmenlik’i ele geçirir..
..Rumlar Türk ordusunun önünde kaçarken Taşkent, Terazi, Atlılar, Muratağa ve Sandallar köyünde bulunan çoluk-çocuk, genç-yaşlı demeden adeta katliam yaptılar. Fakat 14 Ağustos tarihinde Türk ordusu bütün mezalime karşı koyarak Paşaköy, Vadili, İnönü ve Serdarlı’da vatandaşlarıyla kucaklaştı. Ordu hareketine devam etti devam ederken 14 ve 15, 16 Ağustos
tarihlerinde Doğu ve Batı hattında ilerleyerek Mağusa, Lefkoşa ve Lefke hattının kuzeyindeki bölgenin hepsi ele geçirildi.
Kıbrıs Barış Harekatı ile adada yaşayan Türklerin katledilmesinin önüne geçildi. İkinci harekatın ardından Yunanistan’ın “Enosis” hayali adeta Akdeniz’in soğuk sularına gömülmüştür..
..415 Kara, 65 Deniz, 5 Havacı ve 13 Jandarma olmak üzere toplam 498 Türk Askeri şehit olmuş ve 1200 asker ise yaralanmıştır. Ayrıca Türk askeri dışında 70 Mücahit ve 270 Kıbrıs Türkü hayatını kaybetmiştir. Rumlarla girişilen savaş sırasında BM Barış Gücü Askeri olan 3 Avustralyalı asker hayatını kaybederken 24 Avustralyalı, 17 Finlandiyalı, 4 İngiliz ve 3 Amerikalı asker yaralanmıştır.
2 Ağustos 1975 tarihinde Viyana’da BM Güvenlik Konseyi nezaretinde Rauf R. Denktaş ve Klerides arasında yapılan görüşmelerin ardından Nüfus Mübadele Antlaşması imzalanmıştır.
13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edilmiştir. Yıllarca devam eden görüşme sürecinde olumlu bir sonuca ulaşılamamasının ardından Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi oy birliği ile 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edilmiştir.
Sonuç olarak; kim ne derse desin, 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı Kıbrıs Türk halkına da Rum halkına da barış ve huzur getirmiştir. Gerçek şu ki; 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı olmasaydı; Kıbrıs Türk halkı Girit misali yok olmaktan kurtulamayacaktı..
Gelinen noktada Kıbrıs Türk halkının bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden vazgeçerek Rumlarla ‘sözde’ federasyon çatısı altında bir arada yaşamasını hiçbir kimse bekleyemez, beklememelidir.
20 Temmuz 1974 Barış Harekatının 49. Yıl dönümünü kutladığımız bu günde mutluyuz, gururluyuz. 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Türk halkının bir asırlık mücadelesinin taçlandığı gündür. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının Kıbrıs Türk Halkına en büyük kazancı 15 Kasım 1983’te ilan ettiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetidir.
Dün olduğu gibi bugün de Rum-Yunan ikilisinin en büyük hedefi, olası bir siyasi çözümle birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ortadan kalkmasını sağlamaktır, garanti anlaşmalarının iptalini sağlamaktır, Türk Askerinin adadan çıkması sağlamaktır. Kıbrıs Türk Halkını ‘azınlık’ hakları ile ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyetine bağlamaktır.
Kıbrıs Türk Halkı Rum-Yunan ikilisinin bu oyununa asla gelmeyecektir ve de birlik ve beraberlik içinde hareket ederek bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yaşatılmasını ve tanınmasını sağlamaktır.
Bu vesileyle başta, özgürlük ve bağımsızlık mücadelemizin lideri Dr. Fazıl Küçük olmak üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı ve dava arkadaşlarını , Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Bülent Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı Necmeddin Erbakan’ı, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını, Gazilerimizi, Türk Mukavemet Teşkilatı mensuplarını ve Mücahit halkımızı; her zaman yanımızda olan anavatanımız Türkiye’ye, Türk Silahlı uvvetleri mensuplarını saygıyla selamlıyorum.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…
Kaynak: 1-https://www.net/45-yildonumunde-20-temmuz-baris-harekati/ Kaynak:2- https://tr.wikipedia.org/wiki/kıbrıs_Harekatı