İngiliz Sömürge Yönetimi döneminde Türk İstiklal Savaşını yakından izleyen  ve imkanları dahilinde  katkıda bulunan Kıbrıs Türk Toplumu; Türk İstiklal Savaşının zaferle sonuçlanmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin 29 Ekim 1923’te ilan edildiği haberi  Kıbrıs’a ulaştığında Ada’da  Kıbrıs Türk Toplumu; çok ayrı bir sevinç yaşıyor ve de yaşlarını tutamıyordu.  O gündeİngiliz Yönetiminin baskılarına rağmen  Türk evleri, okulları, özetle Adanın her yanı her yer Türk bayraklarıyla  ve Atatürk  resimleriyle  donatılmış olduğu tarih sayfalarında yer almaktadır.
27 Ekim 1922’de İstanbul’dan Bursa’ya gelen öğretmenlere yapmış olduğu konuşmada Atatürk: “En önemli ve feyizli görevimiz milli eğitim işleridir. Eğitim işlerinde kesinlikle muzaffer olmalıyız.. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu yolla olur.. Bilim ve teknikle ilgili çalışmaların kaynağı okuldur. Bunun için okul gereklidir. Okul, genç beyinlere insanlığa saygıyı, ulus ve yurt sevgisini, bağımsızlık şerefini öğretir..”  demişti.
O günde öğretmenlere yapmış olduğu konuşmada Atatürk: “Yurdu ve ulusu kurtarmak isteyenler için  yurtseverlik, iyi niyet, özveri çok  gerekli niteliktedir.Nedir ki; bir toplumdaki hastalığı görmek, onu iyileştirmek, toplumu çağımızın isteklerine uygun olarak yükseltmek için bu nitelikler yetmez. Bu niteliklerin yanında Bilim  Teknik gereklidir. Bilim ve Teknikle ilgili çalışmalar başladığı  ve geliştirdiği yerse okuldur. Bunun için okul gereklidir..
…Okul genç beyinlere , insanlığa saygıyı, ulus ve yurt sevgisini , bağımsızlık tehlikeye düşünce, onu kurtarmak için tutulması uygun olan en doğru yolu belletir. . Yurt ve ulusu kurtarmaya çalışanların ayrıca işlerinde birer namuslu uzman ve birer çalışkan bilgin gereklidir. Bunu sağlayan okuldur.” Demişti.
Yine Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından 1 yıl sonra Samsun’da  yapmış olduğu konuşmasında  Atatürk: “Belirteyim ki en önemli en esas nokta eğitim meselesidir. Bir milleti, hür, bağımsız , şanlı üstün bir toplum olarak yaşatan da , köleliğe, yoksulluğa düşüren de eğitimdir.” Diyerek Cumhuriyetin sağlam temellere oturtulmasında eğitime büyük görevler düştüğünü açık ve seçik olarak ortaya koyuyordu.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk:“Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli siz yetiştireceksiniz ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin  elinizdedir. Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır” demişti.
Atatürk, “Eğitim ve öğretim  kalkınmanın  temel şartıdır ve bu da bir toplumun dünya üzerindeki yerini belirlemektedir.” Diyordu.
Milli Mücadelenin kazanılmasının ardından Atatürk’ün hedefi; Türkiye Cumhuriyeti’ni  özümseyen, Cumhuriyetin öneminin farkına varan, vatansever ve eğitimli yeni bir nesil yetiştirmek için harekete geçecekti..
Nitekim, Batı Anadolu’da bir inceleme gezisine  çıkan Gazi  Mustafa Kemal Paşa;24 Mart 1923  Cumartesi günü saat 13.00’te  halkın  sevinç gösterileri arasında Kütahya’ya geldi. Vilayet Konağı’nı ve Belediye Binası’nı ziyaret ettikten sonra Kütahya Sultanisi’ne (Lise) giderekÖğretmenlere hitaben yapmış olduğu konuşmada Atatürk:
“Muallime hanımlar ve muallim efendiler. Bu irfan yuvası altında hepinizi bir arada  görmekten ve hepinizi selamlamaktan çok memnunum. Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya  ihtiyaç  vardır. Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur. Bu iki ordunun   her ikisi de  kıymetlidir, yücedir. Fakat bu ordudan hangisi daha üstündür? Şüphesiz böyle bir tercih yapılamaz. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir… Bu iki ordunun ikisi de önemlidir..
…Yalnız siz irfan ordusu mensupları, sizlere mensup olduğunuz ordunun değer ve yüceliğini anlatmak için şunu söyleyeyim ki sizler ölen ve öldüren birinci orduya, niçin  öldüğünü öğreten bir orduya  mensupsunuz.   Biz bu iki ordudan  birincisine , vatan  çiğnemeye gelen düşman karşısında kan akıtan birinci orduya bütün dünya bilir ki pek mükemmelen sahibiz.  Vatanın dört sene  önce düştüğü büyük felaketten  sonra, yoktan var olan bu ordu, vatanı yok etmeye gelen bu düşmanı kutsal vatan  toprağında boğup mahvetti. Yalnız bu orduya  sahip olmakla , işimiz bitmiş, gayemiz bu ordunun zaferiyle son bulmuş değildir….
..Bir millet, irfan  ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak ve ancak irfan ordusuyla mümkündür. Bu ikinci ordu olmadan birinci ordunun elde ettiği kazanımlar sönük kalır. Milletimizi gerçek mutluluğa kurtuluşa ulaştırmak istiyorsak , bizi ölümden kurtaran ve hayata götüren bugünkü idare şeklimizin sonsuzluğunu istiyorsak, bir an önce büyük , kusursuz, nurlu bir irfan Ordusuna sahip olmak zorunluğunda bulunduğumuzu inkar edemeyiz…” demişti.
Arkadaşlar, asker ordusu ile irfan ordusu arasındaki birliktelik ve ilişkiyi belirtmek için şunu da belirteyim, kıymetli bir  eserden ordunun ruhu kumanda heyetidir deniliyor.  Hakikaten böyledir. Bir ordunun kıymeti kumanda heyetinin  kıymeti ile ölçülür. Siz öğretmenler, sizler de irfan ordusunun  kumanda  heyetisiniz. Sizin ordunuzun kıymeti de sizlerin kıymetinizle  ölçülecektir. Bağımsızlık mücadelesinde üç dört senedir  düşmanı topraklarımızda mahvetmek için yaptığımız savaşla ordunun ruhu olan kumanda heyeti değerlerinin yüksekliğini nasıl ispat etmişse, bundan sonra yapacağımız yenilikler milletimize bir karanlık gibi çöken genel cehaleti yenmek savaşında da irfan  ordusunun ruhu olan siz öğretmenlerin ayni yeteneği ortaya koyacağınıza eminim.” Demişti.Kaynak: kutahyaekspres.com/2018/03/26/tarihte-24-mart-1923-basogretmen-ataturk-kutahya-lisesinde/
Kıbrıs Türk Halkı; İngiliz Sömürge Yönetiminde dahi Atatürk İlke ve İnkılaplarını yürekten benimserken   Türkiye’de Latin Harflerinin  kabul edilmesiyle birlikte Kıbrıs’ta   15 Ağustos 1928’de toplanan Öğretmenler  Cemiyeti,  Latin Harflerinin Kıbrıs’ta da kabul edilmesini karara bağlıyordu..
Latin Alfabesinin kabul edilmesinden sonra 24 Kasım 1928 tarihinde açılan Millet Mektepleri ile okuma yazma  seferberliği başlatılırken, Atatürk bu çalışmalara Başöğretmen sıfatıyla katılmıştır. Arap Alfabesinin bırakıldığı o gündeMillet Mektepleri  Başöğretmenliğini kabul eden Atatürk’ün izinde giden öğretmenlerimiz  bir çok başarılı  çalışmalara imza atacaklardı.
İngiliz Sömürge Yönetiminin Kıbrıs Türk Halkının din kimliğini ortaya çıkarma politikaları, öğretmenlerimizde milli kimliğimize sarılma refleksini doğurmuştur.  Çünkü, dini unsur kültürel kimliğin bir parçası olmakla beraber evrensel değerleri yansıttığından Kıbrıs Türk toplumu gibi, var olma mücadelesi  veren bir toplumda  “milli kimlik” önemliydi.
Mustafa Kemal Atatürk, yeni Türkiye’nin yaratılmasında öğretmenlere büyük görevler düştüğü inancındaydı. Atatürk, “Ulusları Kurtaracak  Olan Yalnız ve Ancak Öğretmenlerdir” sözleriyle öğretmene verdiği önemi ve saygıyı en güzel biçimde belirtmişti..
Yüce Önder Atatürk; “Benim asıl anlatılacak yanım, öğretmenliğimdir. Topluma, milletime ben öğretmenlik yapabiliyorsam, beni onunla anlatın. Yoksa kazandığım, yaptığım öteki işlerle  beni anlatmanız pek önemli değildir” sözleriyle savaş alanlarında en güçlü düşman ordularına karşı zaferlerden , bir ulusu yok olmaktan kurtarışıyla dünyanın takdirini kazanmış ününden değil de öğretmenlik yanının anlatılmasını istemekle, öğretmenin toplumları yücelten varlık olduğunu vurgulamıştır.
Millet mekteplerinin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım, Atatürk’ün 100. Doğum yıldönümü olan 1981  yılından beri “Öğretmenler Günü” olarak  kutlanmaktadır.
Dünyada en kutsal görev olarak bilinen bu mesleğin ayrı bir yeri  ve önemi vardır. Atatürk: “Öğretmenler Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır” demekle öğretmene yüklediği sorumluluğun önemi  de büyüktür.
Dünyanın bir çok ülkesinde 1994 yılından bu yana  UNESCO’nun önerisi ve tavsiyeleriyle  5 Ekim günü  1966’dan beri  Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Kendi kültürel ve tarihi  özelliklerine, okul tatil günlerine göre çeşitli ülkelerde  farklı tarihler  “Öğretmenler Günü” olarak belirlenmiştir. Örneğin 12 Arap ülkesinde (Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Fas, Katar, Libya, Mısır, Suudi Arabistan , Tunus, Umman, Ürdün, Yemen) Öğretmenler Günü  28 Şubat’ta kutlanmaktadır.
Anavatanımız Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde  Öğretmenler Günü 24 Kasım’da kutlanmaktadır. Öğretmenler günü, fedakar öğretmenlerimizin değerini bir kez daha düşünüp ve değerlendirmemizi ve  anlamamızı sağlayan bir gündür. ‘Öğretmenler  Günü’nde onları yalnız  bırakmamalı ve onları  neredeyse arayıp sormalı ve en azından bu güzel duyguları onlarla paylaşmanın mutluluğunu yaşamalıyız..
Kıbrıs Türk Halkı olarak; Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İlke ve  İnkılaplarına sıkı sıkıya bağlı kalarak O’nun yolunu izlemek en büyük görevimiz olmalıdır.
Başöğretmen Ulu Önder Atatürk Başta Olmak Üzere   Tüm Öğretmenlerimizin “Öğretmenler Günü” Kutlu Olsun…