1.Dünya Savaşı sonunda İtilaf devletleri Osmanlı  Devleti ile 30 Ekim 1918’de Mondoros Mütarekesi’ni imzaladılar ve bu anlaşmaya dayanarak hemen ardından  Anadolu’yu işgale başladılar. 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgale gelen  Yunan Ordusuna ilk kurşunu gazeteci Hasan Tahsin sıkar. Bu kurşun sadece Yunan ordusuna değil,  Türk topraklarını parçalamaya gelen  tüm emperyalist güçlere sıkılmıştı. Hasan Tahsin bu kurşunu ile  “Kurtuluş Hareketi”ni ateşlemişti.
19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın  Samsun’a ayak basmasıyla   birlikte büyük Türk milletinin  bu işgal hareketleri karşısında  vatanını kurtarmak için yer yer başlayan  direniş  hareketleri hız kazanır.  Bu süreçte arka arkaya kazanılan  I.İnönü  (6-10 Ocak 1921 ) ve  II. İnönü Zaferleri  ( 23 Mart-1 Nisan 1921 Türk Milletine büyük bir moral olmuştu.
10-24 Temmuz 1921  tarihleri arasında  yer alan  Eskişehir Kütahya savaşlarında Eskişehir, Afyon ve  Kütahya kaybedilirken  düzenli Türk orduları ilk kez yenilgi alıyor ve de  Sakarya Nehrinin  doğusuna  çekilmek zorunda kalıyordu.
Bu gelişmeler TBMM’de   sert tartışmalara neden olur ve 5 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal Paşa’ya Başkomutanlık yetkisi verilir. 
Kütahya-Eskişehir  Muharebelerinden sonra bir süre  duraklayan  Yunan Ordusu, hazırlıklarını  tamamladıktan sonra  23 Ağustos 1921 günü Sakarya Irmağının  gerisinde bulunan  Türk mevzilerine karşı  saldırıya geçtiler.  Takviyeli Yunan  kuvvetleri önemli mevzilerimizi ele geçirerek  Polatlı’ya kadar  yaklaştılar. Bazı yerlerde  Türk savunma hatları yarıldı, Türk ordusu yer yer  geri çekildi.  Bunun üzerine    Başkomutan  Mustafa Kemal Paşa  yeni bir savaş taktiği  ile “Hattı  Müdafaa Yoktur, Sathı Müdafaa Vardır. O Satıh Bütün Vatandır. Vatanın Her Karış Toprağı Vatandaşın Kanı İle Sulanmadıkça, Terk Olunamaz” diyerek  vatanın her karış toprağı için savaşmayı emrediyordu. Bu emri alan her birlik , her asker, vatan toprağını sonuna kadar savunmaya başladı. Düşman, büyük   kayıplara uğratılarak saldırı gücünden yoksun bırakıldı.  
Elde edilen  bu üstünlük üzerine  10 Eylül 1921’de Mustafa Kemal saldırıya geçilmesini  emretti. 11 Eylülde bu saldırı  bütün cephe boyunca  yayılır ve düşman   12 Eylül günü bulunduğu yerlerden sökülüp atılır.  Büyük bir bozguna uğrayan Yunanlılar   perişan bir durumda   Sakarya  Irmağının  Batısına çekildiler. 13 Eylül 1921’de Sakarya’nın Batısına atılan düşman  takip edilerek Eskişehir’e  doğru kovalandı.  22 gün 22 gece  süren Sakarya Meydan Muharebesi Başkomutan Mustafa Kemal Paşa emrinde , Genel Kurmay Başkanı   Fevzi Paşa ile   Batı cephesi Komutanı  İsmet Paşa’nın yönetimindeki Türk Ordusu’nun   gayretleriyle   ve Türk Milleti’nin varını yoğunu orduya  vermesiyle zafer sonuçlandı (13 Eylül 1921).  Kaynak: http://www.ataturkinkilaplari.com/ads/73/sakarya-meydan-muharebesi-23-agustos-13-eylul-1921.html 
Sakarya Meydan  Muharebeleri  ile  Türk yurdunun kurtarılması yolunda önemli adımlar atıldı.26 Ağustos 1922’de  yapılan   Büyük Taarruz, Türk İstiklal harbinin  son  safhasında 30 Ağustos Meydan Muharebesi sonucu Yunan Ordusunun önemli bir bölümü etkisiz  hale  getirildi. Böylece kesin sonuç 5 gün içinde elde edilmiş ve hazırlanan  plan tam bir başarı ile uygulanmıştır. 
31 Ağustos  1922 günü  Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Genel Kurmay Başkanı  Fevzi Çakmak, Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü, Ordu Komutanları Yakup Şevki ve  Nurettin Paşaların karargahını kurduğu Çalköy’ünde  toplayarak, kaçabilen Yunan kuvvetlerinin  hızla takip edilmesini ve  İzmir ile dolaylarındaki kuvvetleriyle birleşmemesi için üç koldan Ege’ye doğru  ilerlemesini,  1 Eylül 1922’de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara bir bildiri yayınlayarak şu tarihi emri verdi:  “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir İleri”.
Bu emirle  düşmanın akıbeti de  belirlenmiş oluyordu. Çalköy’de verilen bu  tarihi emir, üzerine İzmir’de Akdeniz’i,  Mudanya’da Marmara’yı görmek için  8-9 günlük bir zaman dilimi kafi gelecekti.

Kaynak: www.ataturktoday.com/RefBib/Izmirkurtulusu/9Eylul1922.htm

DEVAM EDECEK….