Türkiye’nin AB Bakanı ve Başmüzakereci Sn. Ömer Çelik, “Güney Kıbrıs’takini bir devlet kabul edeceksiniz, Kıbrıs Türk Toplumunu bir cemaat gibi göreceksiniz. O oraya katılsın gibi bir yaklaşımı ne Türkiye ne de KKTC kabul eder.” dedi. Çok yerinde bir açıklama... Daha önceki yazılarımda da belirtmiş olduğum gibi, AB geçmişte Rum Kıbrıs Cumhuriyeti’ni üye yapmış, bağımsız, egemen KKTC devletini hiçe saymış, “Kıbrıs adasının kuzeyinde yaşayan Kıbrıs Türk Toplumu” yakıştırmasıyla, ayrıca çok önemli ve çok yanlış, gerçeklerle hiç bir ilgisi olmayan “Tüm Kıbrıs adası AB içindedir.” açıklamalarıyla yıllar boyu Rumlara tam destek vermiştir. İşte bu gerçekler ortada dururken AB’yi “Kıbrıs Sorunu” müzakerelerine, dolaylı biçimde olsa bile, müdahale edebilecek duruma getirmek yanlıştan da öte büyük bir diplomatik gaf olarak gösterilebilir. KKTC devleti ve hükümetinin böyle bir yanlış yola girmesi mümkün değil. KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı’nın da bu durumu Kıbrıs Türk halkının çıkarları doğrultusunda değerlendireceğinden eminim. AB’ye “Thank you, but no thank you.” yanıtı yeterli olacaktır.
AB’li yetkililere göre KKTC’nin AB müktesebatına uyumu için uzun vadeli geçiş dönemi gerekiyormuş. AB yetkililerinden tuhaf açıklamalar devam ediyor... Bir defa, 34 yıllık bağımsız, egemen KKTC devleti AB dışında bir devlet. AB dışındaki KKTC devleti neden AB müktesebatına uyum sağlasın ki? Bu AB yasalarına uymayan bir durum. Ayrıca buna hiç mi hiç gerek yok. AB’nin ilginç, ancak ilginç olduğu kadar gülünç sayılabilecek politikası bakın ne diyor: “KKTC’nin uyumu konusunun, ayrı bir varlığın tanınması eylemi şeklinde yorumlanabileceğinden çözümden önce gündeme getirilmesi sakıncalı.” AB, ayrıca diyor ki: “Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşılabilmesi ve yeniden birleşme durumunda bankanın faaliyetlerinin 2020 sonuna uzatılıp uzatılmayacağı konusu banka hissedarları arasında görüşülecek.” Yani “çözüm” ve “ birleşme” olursa AB’nin bu bankası “Kıbrıs ekonomisine” destek verecekmiş. A kardeşim, “Kıbrıs ekonomisi” diye bir şey yok ki... KKTC ekonomisi var, Rum Kıbrıs Cumhuriyeti ekonomisi var. İşte size AB’nin, daima olduğu gibi Rum politikalarını destekleyen örneklerinden biri. AB’nin bu girişimlerine de yanıt, “ Thank you, but no thank you...” olmalı.
AB bizi o kadar çok seviyor ki hem AB müktesebatına (AB’ye üye olmadığımız halde) uyum istiyor, hem de “birleşik Kıbrıs” çözümü için yardım yapacağını söylüyor. Hadi canım sende... Önce KKTC’yi tanısınlar, daha sonra konuşuruz. Hem zaten, son gelişmelere bakıldığı zaman. “AB’ye üye olmak” akıllıca bir işe benzemekten çok uzak...