Her şeyden önce çok iyi bilmeliyiz ki Rum Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir barış istemiyor. Rum liderliğinin hedefi Kıbrıs Türk halkını ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘Azınlık’ olarak yama yapmaktır, Girit misali Kıbrıs’ta Türk varlığını sonlandırmaktır.
Dünden bugüne gelinen görüşme süreci içerisinde Rum liderliği, Türk tarafını hep uzlaşmaz taraf olarak tanıtmaya çalışmıştır. Nitekim Rum liderliği rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş için uzlaşmaz dediler. Ben Kıbrıs sorununu 6 ayda Hristofyas ile çözerim diyen II. Cumhurbaşkanımız sayın Mehmet Ali Talat neticede: “Rumlar ellerinden gelse, Kıbrıs Türk halkının nefes almasını bile engellemek istiyorlar. Ne yapayım yani gideyim, Saray Önünde kendimi asayım mı? demek durumunda kalmıştı!..
Neticede bekledikleri tavizleri vermeyen sayın Talat için de “Denktaşlaştı” diyen Rum liderliği III. Cumhurbaşkanımız sayın Eroğlu için de uzlaşmaz demişlerdi.
Şimdilerde sayın Akıncı siyasi çözüm adına taviz üstüne taviz verdi ama karşılığında Rum liderliği Türk tarafının siyasi eşitliğini dahi tanımadı, dönüşümlü başkanlığı kabul etmedi. Sayın Akıncı hala daha Birleşik Federal Kıbrıs gibi siyasi bir çözüm peşinde koşuyor!...Ama günü geldiğinde; verdiği tüm tavizlere rağmen Rum liderliği 4. Cumhurbaşkanımız sayın Akıncı için de ‘Denktaşlaştı’ derlerse sakın şaşmayınız!..
Kısaca yakın geçmişe bir bakacak olursak şunları göreceğiz: Sayın Akıncı, 26 Nisan 2015’te 2’nci turda KKTC Cumhurbaşkanlığına seçilmesinin ardından 23 Mayıs’ta GKRY Başkanı NikosAnastasiadis ile Adada bir ilki gerçekleştirerek Lefkoşa’nın sınır bölgesinde Türk ve Rum çarşılarını birlikte gezdiler. Rum kesiminde yaptıkları açıklama her iki lider: Gelecek nesillere Kıbrıs sorununu çözümsüz bırakmak istemediklerini ve en kısa sürede Ada’yı birleştirmeye kararlı olduklarını söyledi.
Sayın Akıncı , çok uzun süredir devam eden sorunu gelecek nesillere bırakamayız. Kıbrıs sorununu çözmeye kararlıyız” diyordu.
Neticede Birleşik Federal Kıbrıs gibi siyasi bir çözüm adına; son 2 yılda Rum’a hayal bile edemeyeceği tavizler verildi. Mart 2010 DimopulosKararına rağmen Mülkiyette ilk söz hakkı 1974’teki tapu sahibine verilmesi, Nüfus oranının 4 Rum, 1 Türk olarak belirlenmesi, AB normlarının ve 4 temel özgürlüğün sınırsız uygulanmasının kabul edilmesi ve de 11 Ocak 2017’de Cenevre’de ‘Harita’ verilmesi yetmemiş gibi şimdilerde de Rum liderliğinin Garanti Anlaşmalarını sulandırmak için yaptığı girişimleri görüşmek için masaya oturuyoruz!..
Her şey sayın Akıncı’nın Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından 25 Haziran 2015’te KKTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü sayın Barış Burcu resmi ağızdan yapılan “Garantiler Tabu Değildir” ve buna benzer talihsiz açıklama ve yorumlarla anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi zedelenmiş ve konuşulur hale gelmiştir…
Günümüzde Anastasiadis: “1960 Garanti Anlaşmaları o günün şartlarına göre düzenlenmişti. 1960 Garanti Anlaşması çağdışı kalmıştır. Garanti Anlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan çıkmalı” derken Sayın Akıncı: “Sıfır garanti, sıfır asker” olmaz diyor, ama 1960 Garanti ve İttifak Anlaşmaları aynen devam edecek” diyemiyor ve yeni bir sistem kurulmasını istiyor…
“Güvenlik ve Garantiler” konusunu Türkiye ile hep ayni masaya oturup görüşmek isteyen ve bunu hayal eden Anastasiadis ; günümüzde bu fırsatı bir kez daha yakalamıştır. Kıbrıs Türk tarafının ısrarla siyasi çözüm peşinde koşması sonucu Güvenlik ve Garantilerle ilgili kritik süreç bugün yeniden başlıyor!...Anastasiadis, öncelikle Güvenlik ve Garantiler konusunun görüşülmesini ve de buradan alınacak sonuca göre Mülkiyet ve Toprak konusuna geçilmesini ve de bir “Ara Çözüm” Anlaşması yapılıp diğer konulara seçimlerden sonra geçilmesi peşindedir...
Anastasiadis, Güvenlik ve Garantiler konusunda istediği tavizi alma peşinde koşar ve de Garanti ve İttifak Anlaşmalarını sulandırmaya çalışırken, Garanti Anlaşmalarını etkisiz hale getirip ileride Kıbrıs Türk halkına yönelik emellerini gerçekleştirmeyi hedeflerken; biz hala daha stratejik hatalar yaparak genç nesillerin geleceğini Birleşik Federal Kıbrıs gibi bir siyasi çözümde görüyoruz ve de bağımız ve egemen devletimiz KKTC’nin geleceğini tehlikeye atıyoruz.
Sayın Akıncı, Kıbrıs’ta 50 yıllık geçmişe sahip sorunun son aşamasına gelindiğini ve Crans-Montana’da yapılacak Kıbrıs Konferansı’nın müzakere konferansından çok, bir karar konferansı olacağını söylüyor!...
Sonuç olarak; Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi Rumlar açısından tehdit unsuru değildir. Bu tamamen Kıbrıs Türk halkının güvenliğinin sağlanması ve de 1963-1974 yılları arasında yaşananların tekrarlanmasını önlemek ve caydırıcılık yaratmaktır. Bu konuda asla taviz verilmemeli ve de konu Garanti ve İttifak Anlaşmalarının aynen devamı sağlanmalıdır…
Crans-Montana ölü doğmuştur. Herkes yoluna…