Rum-Yunan ikilisinin hedefi  dün olduğu gibi bugün de Kıbrıs’ta  olası bir siyasi çözümle birlikte Enosis’e giden yolu açmaktır. Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ hakları ile  ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyetine yamalamaktır.  Bunun için de  öncelikle Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri adadan gitmeli söylemlerini her vesileyle dile getirmeye devam etmektedirler.
Diğer yandan şimdilerde BM Genel Sekreteri Guterres’in  Kıbrıs Özel Danışmanı Holguin, şimdilerde  Kıbrıs ziyaretlerine ara vermiş olmasına karşın perde gerisinde kendince çalışmalarını inatla sürdürmeye devam ediyor!..
Gelinen noktada BM’nin de, AB’nin de şimdilerde öncelikli hedefleri müzakere sürecinin kaldığı yerden yeniden başlaması ve 50 yılı aşkın  Kıbrıs sorununun çözülmesidir. Gerçek şu ki; ada bir AB toprağıdır ve de AB Kıbrıs’ta bağımsız ve egemen iki devlete karşı bir tutum sergilemektedir.
12 Ağustos 2024 tarihli Diyalog Gazetesi’nde   Reşat Akar “Perde Gerisinde  Kıbrıs”  başlıklı makalesinde  “BM ve AB’nin ana hedefi; Kıbrıs sorunuyla ilgili müzakerelerin yeniden başlaması ve yarım asrı aşan bir sorunun çözülmesidir” . Özellikle Ortadoğu’da savaşın aralıksız  devam ettiği bir dönemde Kıbrıs sorununun çözümü son derece  önemlidir.
Gerilere dönüp bakacak olursak 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşmalarında Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rum, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Türk idi. Yine bu anlaşmalara göre Kıbrıs Türk Halkını ‘Veto’ hakkı vardı. 
Şimdilerde ise gelinen noktada  Rum liderliği “ Anlaşmaları İptal Edilmeli, Türk Askeri Adadan Gitmeli, Türkler, Azınlık Haklarına  Razı Olmalıdırlar. Rum göçmenler Kuzey Kıbrıs’taki evlerine, mülklerine  geri dönmelidirler” diyor!..
12 Ağustos 2024 tarihli  yerel yazılı basınımıza yansıyan  makalesinde sayın Reşat Akar, Perde gerisinde  “BM ve AB’nin ana hedefi; Kıbrıs sorunuyla ilgili  müzakerelerin yeniden başlatılması ve yarım asrı aşan bir sorunun çözülmesidir. Özellikle Ortadoğu’da savaşın aralıksız devam ettiği bir dönemde Kıbrıs sorununun çözümü son derece önemlidir”.
Gerilere dönüp bakacak olursak 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşmalarında Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rum, Yardımcısı Türk idi. Yine bu anlaşmalara göre Kıbrıs Türk Halkının “Veto” hakkı vardı..
Şimdilerde ise gelinen noktada Rum liderliği Garanti Anlaşmaları İptal Edilmeli Türk Askeri Adadan Gitmeli, Kıbrıs Türkleri ‘azınlık’ haklarına razı olmalı, Rum göçmenler Kuzey Kıbrıs’taki evlerine, mülklerine geri dönmeli diyorlar.
Gelinen noktada GKRY sözcüsü Konstantinos Letimbiotis, statükonun sürdürülebilir olmadığını, bu nedenle Kıbrıs sorunundaki çıkmazın ortadan kaldırılması için girişimlerde bulunulması gerektiğini dile getirdi!.. Gerçek şu ki, dün olduğu gibi bugün de Rum-Yunan ikilisi Enosis rüyası görmeye devam etmektedirler.
Yine şimdilerde  Rum liderliği olası bir siyasi çözümde Kıbrıs Türk halkının alınacak kararlarda bir olumlu oy hakkının olmasını dahi kabul etmiyor. Rum liderliği Türkler ‘azınlık’ haklarına razı olmalı diyor. Kıbrıs Türk halkı; 1960 Anlaşmalarının gerisine götürülmek isteniyor.  Hedefleri olası bir siyasi çözümle birlikte Kıbrıs Türk halkını yok etmenin yolunu açmak istiyor.
Keza, BM Genel Sekreteri Guterres’in de hedefi görüşme sürecine  kaldığı yerden devam edilmesi yönündedir. Kıbrıs Türk halkı bu oyuna gelmeyecektir.
Gerilere dönüp bakacak olursak yıllarca devam eden görüşmelerde Rum-Yunan ikilisi hep Enosis’e giden yolu açmak istemişlerdir. 2017’de Crans Montana’ya giden yolda siyasi çözüm adına KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı  verilmemesi gereken tavizler verdi.  Neticede Crans Montana Konferansı Rum-Yunan ikilisinin sabahın 03.30’unda  görüşmeleri terk edip ülkelerine dönmelerinin ardından KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” derken Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Federasyon Görüşme Süreci Bir Kez Daha Başlamamak Üzere Sona Ermiştir” demişti.
Her zaman olduğu gibi o günde de Anastasiadis ve de  Dışişleri Bakanı Hristodulidis’in ortaya koydukları katı ve uzlaşmaz tutumları nedeniyle görüşme süreci başarısızlıkla sonuçlanmıştı.  Bugünkü Rum lideri , o günde Dışişleri Bakanı olan  Hristodulidis’tir. Dün olduğu gibi bugün de Rum liderliği   Kıbrıs Türk halkını kendilerine eşit görmüyorlar, Kıbrıs Türk halkının ‘azınlık’  haklarına razı olmalarını hedefliyorlar.  Rum-Yunan ikilisi o günde olduğu gibi bugün de sıfır asker, sıfır garanti diyor.  Türk Askeri adadan gitmeli diyorlar, başka bir şey demiyorlar.  Kıbrıs’taki zenginliği Rum liderliği Türklerle paylaşmak istemiyor.
Rum liderliği ve de aramızdan bazıları dün olduğu gibi bugün de sayın Ersin Tatar’ın  “Egemen Eşitliğe Dayalı İki Devletli Çözüm Hedefini Dile Getirerek KKTC Cumhurbaşkanı seçildiğini hiç ama hiç unutmayalım..
Ama ne yazık ki; her fırsatta  CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman   günümüzde Kıbrıs konusunda yanlış politikalar sergilendiğini dile getirmekte ve de BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde bir siyasi çözümü dile getiriyor.  Yazık, hem de çok yazık..
Sonuç olarak ; Kıbrıs Türk halkına düşen görev temellerinde kahraman Mehmetçiklerimizin,  Türk Mukavemet Teşkilatı TMT mensuplarının, Mücahit halkımızın, canı ve kanı olan bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.   Garanti ve İttifak Anlaşmaları aynen devam devam etmelidir.
Rum-Yunan ikilisinin olası bir siyasi çözümle birlikte hedeflerinin Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’e giden  yolu açmak istediklerini hiç ama hiç unutmayalım..
Rum liderliği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımadan yeni bir görüşme sürecinin başlaması söz konusu olamaz ve de olmamalıdır..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..