Kıbrıs sorunu Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayallerinden kaynaklanan bir sorundur..Günümüzde bazı kesimler bilerek veya bilmeyerek Kıbrıs sorununa ilişkin gerçekleri gözden kaçırmaya çalışarak bir yere varamayacaklarını çok iyi bilmelidirler.. Bu vesileyle Kıbrıs sorununun nereden nereye geldiğini, tarihi gerçekleri bir kez daha ortaya koymakta ve geçmişi yeniden yaşamakta ve dile getirmekte yarar vardır..
Her şeyden önce Kıbrıs sorununun Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’i gerçekleştirmek istemelerinden kaynaklandığını, Kıbrıs sorununun ortaya çıkmasında Anavatanımız Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk Halkının sebep olmadığı tarihi bir gerçek olarak ortadadır.. Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayallerinden kaynaklanan Kıbrıs sorunu; uzun yıllardan beridir Rum-Yunan ikilisinin şiddete dayalı eylemleri ve politikaları sonucu bugünlere kadar gelmiştir.
15 Ocak 1950’de Rum Ortodoks Kilisesinin Komünist AKEL Partisi desteğinde ada genelinde tüm kiliselerde 15 gün süreyle gerçekleştirmiş oldukları Enosis Plebisitinde 4 Şubat 1950’de İngiliz Valisine resmen bildirilen sonuçlarına göre 18 yaşından büyük oy kullanan 224747 kişinin 215208’i diğer bir değişle oy kullananların %96’sı Enosis’e ‘evet’ demişlerdi.
15 Ocak 1950 Enosis Plebisitinin ardından Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu MakariosII’nin ölümü sonrası yerine, Enosis Plebisiti sürecinde önemli hizmetleri olan KitiumPiskopos’uMakarios III Başpiskopos olarak seçilecekti..
O günde yapmış olduğu konuşmada; “…İsa’nın huzurunda yemin ediyorum ki, tek hedefim Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasıdır ve bu hedefe ulaşmak için yaşamım boyunca mücadele edeceğim” diyen Makarios III, ömrü boyunca “Kıbrıs Helen Adasıdır ve bu adada Türklere yer yoktur” demiştir.
1950’li yıllarda yayınlanan Rumca gazeteler; “1950 Enosis Plebisitinin Yunanistan’la birleşmekle eş anlamlı olduğunu ve bunu 1906 yılında Girit için uygulanan yönteme uygun olarak Kıbrıs Rum Temsilcilerinin Yunan Parlamentosuna gönderilmesini izleyeceğini” yazıyordu. Kaynak: http://akaum.atilim.edu.tr/pdf/kibris-tarihi-ve-kibris-sorunu 1.pdf
O günde Makarios : “Bu plebisit Kıbrıs Halkının self-determinasyon hakkının bir sonucudur. Bu hakkımıza saygı duyulsun ve Enosis gerçekleşsin” denilir ve Kıbrıs Türk Halkının self-determinasyon hakkı yok sayılmak istenirken; “Kıbrıs’ta Kıbrıs Milleti diye bir millet yoktur” diyen Kıbrıs Türk Halkı, Kıbrıs’ta tek taraflı “self-determinasyon” uygulanamayacağını, gerçek anlamda bir self-determinasyon uygulanacaksa , bunun her iki halka eşit şekilde ayrı ayrı uygulanması gerektiğini savunuyordu..
16 Ağustos 1954’te Yunanistan , Kıbrıs sorununu BM Genel Kuruluna taşıyarak ‘sözde’ Ada halkına self-determinasyon hakkı (Kendi Mukadderatını Kendi Tayin Etme Hakkı) verilmesini isteyerek Enosis’e giden yolu açmak isteyecek ancak Anavatanımız Türkiye’nin İngiltere ile birlikte gerçekleştirmiş olduğu girişimlerin ardından Rum-Yunan ikilisi hedeflerine ulaşamayacaklardı.
Bu gelişmenin ardından ABD’den Yunanistan’a dönüşünde Makarios; Enosis’e giden yolu açmak için daha 1952’de Atina’da kurulan EOKA tedhiş örgütünün faaliyete geçirilmesi yönünde yaptığı girişimlerin ardından E. Albay Grivas’ın 9 Kasım 1954’te silah ve bombalarla dolu bir sandalla gizlice Baf’a gelmesinin ardından EOKA tedhiş örgütü 1 Nisan 1955’te patlatmış olduğu bombalarla İngilizlere ve Türklere karşı faaliyete geçerek Enosis’i gerçekleştirmek isteyecekti.
29 Ağustos 1955’te İngiltere, Türkiye’yi de Kıbrıs sorununa resmen taraf yapmak ve bir denge sağlamak için 29 Ağustos 1955’te Londra Konferansını organize eder.. Bu toplantıda “Kıbrıs Halkına self-determinasyon” adı altında Enosis’i savunan Yunanistan “Kıbrıs’ta Rum, Türk, Maronitve Latinlerden oluşan ‘Tek halk’ vardır ve bu halka self-determinasyon hakkı tanınmalıdır” diyordu. Rumlar , Kıbrıs’ta tek halk vardır iddiası ile yola çıkarken hedefleri olası bir self-determinasyon hakkı ile Kıbrıs’ta Enosis’in gerçekleşmesini sağlamaktı....
Anavatanımız Türkiye ve Kıbrıs Türk liderliği “Adada dini, dili, kültürü ve ırkı tamamen farklı iki halkın bulunduğunu ve Kıbrıs’a self-determinasyon hakkının her iki halka ayrı ayrı tanınması gerektiğini” ortaya koyuyordu..
İşte o günlerden itibaren Kıbrıs’ta tek halk mı, iki ayrı halk mı var tartışması Kıbrıs sorununun özü oluyordu… 1954’te Londra Konferansında somut bir sonuç ortaya çıkmazken Türkiye siyasi açıdan artık Kıbrıs sorununa resmen taraf olurken Kıbrıs Türk Halkı da olası bir siyasi çözümde söz sahibi olacaktı..
EOKA tedhiş örgütüne karşı ilerleyen günlerde KITEMB, Karaçete, 9 Eylül Cephesi ve Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve arkadaşları Şakir Özel ve Kemal Mişon tarafından VOLKAN (Var Olmak Lazımsa Kan Akıtmamak Niye) Teşkilatı kurulmuştu ama silah yoktu , cephane yoktu..
1955-1957 yılları arasında EOKA tedhiş örgütü yüzlerce İngiliz ve Türk’ü öldürürken 30 Türk köyü yakılıp yıkılırken bu köylerde yaşayan Türkler göçmen durumuna düşmüşlerdi.
Rumların bu kadar silahlı ve teşkilatlı saldırıları karşısında Kıbrıs Türk Halkının elleri ve kollarının bağlı kalması ve ölümlerini beklemesi düşünülemezdi. Kıbrıs Türk Halkı EOKA tedhiş örgütüne karşı ayni metotla karşılık vermeliydi.. O günde savunmasız durumda olan Kıbrıs Türk Halkını koruyabilecek silahlı bir örgüte ihtiyaç vardı..
23 Kasım 1957 akşamı, Lefkoşa varoşlarında Eğlence’de, Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği görevlisi Mustafa Kemal Tanrısevdi’nin evinde Rauf R. Denktaş, Dr. Burhan Nalbantoğlu ve Mustafa Kemal Tanrısevdi tarafından kurulur. Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatının kuruluş bildirisi Rauf R. Denktaş tarafından hazırlanırken bildirilerin basımını Dr. Burhan Nalbantoğlu üstlenir. Lefkoşa Türk Lisesi öğrencileri tarafından teksir edilip çoğaltılmasının ardından bildirilerinVolkan’cıların da yardımıyla 26-27 Kasım 1957 akşamı Ada’nın her yanına dağıtılması sağlanır.. Dağıtımı yapılan bildirilerde tüm direnişçiler Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)’ye destek olmaya ve teşkilatta yer almaya çağrılırken Kıbrıs Türk Halkının direnişine yeni bir ciddiyet kazandıracak olan sivil liderlik yönetiminde Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı resmen kurulmuş oluyordu..
Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kuruluşu, 2 Ocak 1958’de Liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş’ın Ankara’da Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun bilgisine getirilerek silah, eğitim ve idareci istenirken TMT’nin Anavatanımız Türkiye tarafından yönetilmesi isteniyordu..
Gerekli çalışmaların yapılmasının ardından Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)’nin ilk Komutanı Yrb. Riza Vuruşkan 31 Temmuz 1958’de 4 subay arkadaşı ile Kıbrıs’a, Lefkoşa’daki İş Bankası’nı Mali yönden gelen müfettiş olarak geliyorlardı.
Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT)’nin kuruluş amacı; Kıbrıs Türk Halkının can ve mal güvenliğini sağlamak , Enosis’e ve bu hedef doğrultusunda yapılacak terör saldırılarına karşı durmak, Kıbrıs Türk Halkına yapılan silahlı saldırıları püskürtmek, Kıbrıs Türk Halkının birliğini, beraberliğini ve bütünlüğünü sağlamak, Rumlara ve İngilizlere karşı Kıbrıs Türk Halkının haklarını korumak ve savunmak, Anavatanımız Türkiye ile olan sıcak ilişkileri devam ettirmek ve Anavatanımız Türkiye’ye olan bağlılığımızı sürdürmekti..
Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), kuruluşunun daha ilk günlerinde vermiş olduğu mücadelesiyle Kıbrıs’ın İngiliz Sömürge Yönetiminden Yunanistan’a ilhakını önlemiştir. TMT Kıbrıs Türk Halkına, Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde 16 Ağustos 1960 Antlaşmalarıyla kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde kurucu ortaklık hakkını, siyasi eşitlik hakkını, egemenliğe ortaklık hakkını ve Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü altında güven içinde yaşama hakkı kazandırmıştır, 82 yıllık bir ayrılıktan sonra Kıbrıs Türk Halkının kahraman Mehmetçiklerimizle kucaklaşmasını sağlamıştır.
Ancak tarihin derinliklerinden gelen Megali İdea hayalleri içerisinde yaşayan Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda yapılan antlaşmaları Enosis’e sıçrama tahtası olarak görecek ve de 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti yıkılacaktı.. DEVAM EDECEK