19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde  Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının siyasi eşitliğine, egemenliğine ve ortaklığına  dayalı olarak   16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmalarıyla Kıbrıs Cumhuriyeti ilan  edilirken  650 Türk askeri ve  950 Yunan askeri  adaya ayak basıyordu..  Bu antlaşmalarla  1923 Lozan Antlaşması ile Doğu Akdeniz’de  kurulan  Türk-Yunan dengesi korunurken  82 yıllık bir ayrılıktan sonra  Kıbrıs Türk Halkı  yeniden kahraman Mehmetçiğine kavuşuyordu..
Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıs Türk ve  Rum halklarının  siyasi eşitliğine, egemenliğine ve    ortaklığına dayalı bir devletti. Fakat, Makarios’un  hedefi Kıbrıs Cumhuriyetini yaşatmak değil  Enosis’e sıçrama tahtası yapmak ve  Megali İdea tarihine  “Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlayan Lider” olarak geçmekti..
Nitekim; 1 Nisan 1962’de Fenoromeni Kilisesi’nde düzenlenen törende yapmış olduğu konuşmada  Makarios: “Tarihin akışı durdurulamaz. Esaretten hürriyete giden yolu aştık. Hürriyetten Enosis’e giden yol ise çok kolaydır” demişti..
15.08.1962’de Trodos’takiKykko Manastırında Meryem Ana Yortusu nedeniyle  yapmış olduğu konuşmada Makarios: “Kıbrıs Rumları  EOKA kahramanlarının   başlattıklarını tamamlamak için  yoluna devam edecektir, mücadelemiz henüz bitmedi” derken  EOKA’cılar Cemiyeti  Genel Sekreteri: “Zürih bağlarını koparmak için bir Milli Kurtuluş Cephesinin kurulmasını ve  Kıbrıs gemisinin  Enosis limanına ulaştırılmasını” istiyordu..
Bu gelişmelerin ardından 17 Eylül  1962 akşamı Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş’ın  Avukat Yazıhanesi bombalanıyordu.. 
Kıbrıs Türk Halkını planlı bir şekilde yok etmeyi  kendine ana hedef haline getiren, Makarios 1962’de kendi köyü Panaya’da  yapmış olduğu konuşmada:  “Elenizmin korkunç düşmanı Türk ırkının bir parçası olan bu küçük Türk toplumu adadan atılana  dek EOKA’nın görevi bitmiş sayılmaz..” sözleriyle gerçek hedefini korkusuzca dile getiriyordu..
10 Ekim 1962’de Yunan Prensi İrini, Adaya geldiğinde karşılama töreninde yapmış olduğu konuşmada Makarios:  “Kıbrıs tarihi boyunca , Kıbrıs Yunan ruhu içinde  hareket etmiştir.  Kıbrıs ilhamını bu ruhtan almıştır, ideallerini ona göre şekillendirmiştir”  sözlerini vurgulayarak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin geleceğine yönelik   bakış açısını ortaya koyuyordu..
21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla  Rum liderliği   Kıbrıs Türk Halkını ve onun temsilcilerini 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Devletinden ve hükümetinden dışlayarak; yapılan antlaşmalara ve anayasaya ters olarak yeni bir ulusal devlet  yaratma girişinde bulunmuşlardı..
21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla Akritas Planı    uygulamaya konulurken hedefleri Megali İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’e giden yolu açmaktı..  21 Aralık 1963  Kıbrıs Türk Halkının ve Kıbrıs’ın kaderinde bir dönüm noktası olacaktı.. O günde Rum-Yunan ikilisinin hedefleri 8 saat içerisinde Lefkoşa’da Türkleri teslim almak ve 24 saat içerisinde ada genelinde Kıbrıs Türk Halkını etkisiz hale getirmekti..
21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla Akritas Planının uygulamaya konulmasıyla birlikte, Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) etrafında bütünleşen Kıbrıs  Türk Halkı Anavatanımız   Türkiye’ye güvenerek 11 yıl boyunca adanın  her yanında büyük mücadeleler verecekti..
25 Aralık 1963 günü Lefkoşa’dan Ankara’ya yapılan yardım çağrısında  “Son Mermilerimizi Atıyoruz, Vatan Sağ Olsun”  deniliyordu..
Kıbrıs’tan gelen bu çağrı sonrası, Garanti Antlaşmaları çerçevesinde Adada bulunan   Türk Alayı  Garnizonundan çıkarak mevzilenirken   Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İsmet İnönü; yaşamının  en zor kararlarından birini vererek Kıbrıs Türk Halkına karşı  yer alan Rum-Yunan  saldırılarının durdurulması amacıyla  25 Aralık günü ö.s  Lefkoşa semalarında Türk uçaklarının uçurulacağını dünyaya duyuruyordu.
 Anavatanımız Türkiye’nin 25 Aralık 1963 günü saat 14.00’te  Kıbrıs’a göndermiş olduğu 4 jet,  Türkiye ve dünya kamuoyunu büyük heyecanla ayağa  kaldırmaya yetecekti...  O günde  Anavatanımız Türkiye’nin müdahaleye kararlı olduğunu  gören Rum liderliği “Ateş-Kes Antlaşması”  imzalamak durumunda kalacaklardı..
21-25 Aralık 1963  Kanlı Noel haftasında  gerçekleştirilen  Rum-Yunan saldırılarında  Kıbrıs Türk Halkı 92 şehit ve 473 yaralı verirken  kayıpların sayısı ise belirsizdi..
26 Aralık 1963 günü İngiliz üslerinden  hareket eden İngiliz Askeri Birliğinin, “Ateş-Kes Gücü” adı altında  Lefkoşa sokaklarında devriye yapmaya başlamasının ardından 27 Aralık 1963 günü İngiliz Generali Peter Young komutasındaki üç garantör devletin askerleri “Barışı Koruma Kuvveti” adı altında göreve başlayacaktı..
28 Aralık 1963 günü Kıbrıs’a gelen İngiliz  “Ortak Refah İlişkileri” Bakanı   DuncanSandays “Siyasi İrtibat Komitesi”ni kurar. 29 Aralık  günü sabahının erken saatlerinde tarafların mutabakata varmalarının ardından Lefkoşa’da Türk ve Rum kesimlerini ayıran hat çizilir. Tümgeneral Peter Young’ın bir tesadüf eseri bu hattı  yeşil bir kalemle çizmesinin ardından 30 Aralık 1963 günü sabahı gerçekleşen basın toplantısından itibaren  bu hat “Yeşil Hat” olarak anılmaya başlayacaktı..
Yine o günlerde  hiç çekinmeden Makarios: “Türkiye adaya müdahale  ettiğinde kurtaracak tek bir Türk  bulamayacaktır” diyerek amacının soykırımdan başka bir şey olmadığını açıkça itiraf ediyordu…
1 Ocak 1964’te Makarios, 1960 Antlaşmalarını tek taraflı feshettiğini açıklar.. Ancak Türkiye ve İngiltere’nin girişimleriyle Makarios sözünü geri alacaktı..
Rum-Yunan  ikilisinin Megali İdea  hayalleri çerçevesinde Enosis’e giden yolu açmak için  başlattıkları 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla Kıbrıs’ta bozulan barış, huzur ve istikrarın sağlanması hedefiyle   İngiliz Hükümeti; Ocak 1964’te  Londra’da bir konferans düzenlenmesini gündeme getirirken bu konferanstan yararlanarak atağa geçen Makarios’un hedefi  Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının  siyasi eşitliğine, egemenliğine ve ortaklığına    dayalı olarak kurulan Kıbrıs Cumhuriyetini sonlandırarak Kıbrıs’ta üniter  bir devlet yaratmak ve de   Kıbrıs Türk Halkını ‘azınlık’  statüsüne indirgeyerek  adanın  tek sahibi olmaktı…
Nitekim 3 Ocak 1964’te yayınlamış olduğu bildiride Makarios: “Bu konferansta esas hedefimiz, gerçekten bağımsız, birleşik ve dıştan müdahalelere olanak tanımayan bir devlet yaratmaktır. Garanti  ve İttifak Antlaşmaları sonlandırılmalıdır” diyecekti..
15 Ocak 1964’te Londra’da MarlbourgHouse’da saat 12.00’de  başlayan Konferansta yapmış olduğu konuşmada İngiliz Sömürgeler Bakanı DuncanSandays:
Konu konferansta konuşan Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş; Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmalarından kaynaklanan hak ve garantiler bizi koruyamadı… Biz Buraya halkımızın güven ve hürriyet içinde yaşatacak  bir çözüm bulmak için geldik. Garantiler daha da güçlendirilmelidir. Kıbrıs’ta  Rumlarla iç içe  yaşamak artık olanaksızdır. Bu nedenle iki halkın yan yana yaşayabileceği bir formül bulmalıyız. Bir başka çare yoktur, nüfus aktarması yapılmalı, terör durmalıdır” demişti..
Rauf R. Denktaş’tan sonra yapmış olduğu konuşmada “Adada yaşanan olayların bir “iç mesele” olduğunu dile getiren  Temsilciler Meclisi Başkanı GlafkosKlerides: “Anayasanın demokratikleşmesi  ve çoğunluğun iradesine dayalı yeni bir sistem oluşturulması gerekir. Kıbrıs’ın egemenliği ve bütünlüğü korunmalıdır, Garanti ve İttifak Antlaşmalarının öngördüğü kısıtlamalar kaldırılmalıdır.. Garanti Antlaşmaları iptal edilmeli, Türk askeri Adadan çıkmalı, çoğunluğun  iradesine dayalı  yeni bir sistem oluşturulmalıdır.. Böyle bir sistemde  Kıbrıslı Türklerin insan hakları korunarak  güven içinde yaşayabilirler demişti..
 Klerides’in bu söylemleri çok açık ve netti.  Rum-Yunan ikilisinin hedefi;  Kıbrıs Türk Halkını ‘azınlık’  haklarıyla Rum’a yama yapılmasını, Garanti Antlaşmalarının iptalini ve tarihin derinliklerinden gelen Megali İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’e giden yolu açmaktı.. Kıbrıs Türk tarafı ve  Anavatanımız Türkiye, Klerides’in bu söylemlerine şiddetle karşı çıkacaktı..
Her şeyden önce Türkiye, Yunanistan, İngiltere  ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin taraf olduğu  Garanti Antlaşması;  uluslararası bir uzlaşının sonucu olarak  1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, ülkesel bütünlüğünü ve güvenliğini teminat altına alırken  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  bir başka devlete katılmasını yasaklıyordu..
15 Ocak 1964  Londra Konferansının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından garantör devletlerden biri olan  İngiltere, ABD’ni de  işin içine katmak için  NATO üyesi  Türkiye ve Yunanistan arasındaki   Kıbrıs sorununa   siyasi bir çözüm bulmak amacıyla 15 Şubat 1964’te   BM Güvenlik Konseyi’ne başvurarak toplanmasını  isteyecekti...  DEVAM EDECEK..