BM Güvenlik Konseyi4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı  ile Rum Yönetimi Kıbrıs’ta meşru hükümet olarak tanıyordu. Keza,BM Güvenlik Konseyi toplantısında Birleşik Krallık , Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye, ve Yunanistan hükümetlerine danışılarak  Kıbrıs’ta bir Barış Gücünün kurulmasına, karar verildi.  Konu kararın, 1. Maddesinde “Uluslararası barışı tehlikeye herhangi bir harekatın   yapılmaması” isteniyordu. O günde Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan arasında arabuluculuk yapılması amacıyla  “Özel Bir  Temsilci Atanması” kararı alındı.  Konu kararlar tüm üye ülkelerin “Evet” oyu ile alındı.
4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı ile BM Güvenlik Konseyi her iki toplumun barış içinde yaşaması gerektiğini, şiddetin önlenmesini ve de BM Barış Gücü ile bir arabulucunun tayinini öngörmesi yanında Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetinden de her türlü tedbiri almasını istemişti. Ama ne var ki; “Kıbrıs  Cumhuriyeti Hükümeti” gibi bir terimin kullanılması kesinlikle ve kesinlikle yanlış olacak ve de BM Güvenlik Konseyi’nin  186 sayılı kararı, bir bakıma  Kıbrıs sorununun bugünlere gelmesine neden olacaktı!..Gerçek şu ki; BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı  Rum halkının günümüze kadar gelen siyasi çözümsüzlükte  ve Megali-İdea  hayalleri çerçevesinde  Enosis’e giden yolu  açma mücadelesinde  cesaretlendiren bir karar olmuştur.BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı hangi adalete ve hukuktemellerine dayandırılarak alınmıştır?
 Konu ile ilgili olarak; ABD’nin  Kıbrıs Özel Temsilcisi Nelson Ledsky’nin  çok önemli bir tespiti vardır.1980’li yıllarda KKTC Cumhurbaşkanı  Rauf R. Denktaş’ın sorgulaması üzerine,  BM Güvenlik Konseyi’nin  Kıbrıs’ta Rumları meşru hükümet olarak tanıyan 4 Mart 1964  tarih ve 186 sayılı kararının haksızlığından  bahsetmesi üzerineLedsky: “1964’ün dosyalarını incelettim. BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı, kararın Hukuki  temellere dayalı bir kararı olmadığını, siyasi mülahazalarla alınan bir karar olduğunu tespit  ettim” demesi   dikkat çektiricidir..
..İşin ilginç yanı; Anavatanımız Türkiye de, bu kararın kabul edilmesinden     memnundu. Kıbrıs Türk halkının yalnızlığını başlatan,  Kıbrıs Türk halkının  uluslararası alanda muhatap olarak, kabul edilmekten alıkoyan, ambargolara maruz kalmasına neden olan bu  kararı, sırf ; Türkiye’nin  müdahale hakkını açıkça  ortadan kaldırmaması nedeniyle  onaylamaları ciddi bir stratejik hatanın sonucudur. Kaynak: SoyalpTamçelik, BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’la İlgili  aldığı bazı kararların  Özellikleri  ve Analitik Değerlendirmesi, (1964-1992) s. 147
Netice itibarı ile; dünden bugüne  Kıbrıs Rum  tarafı  Kıbrıs’ta siyasi çözümsüzlükte  ve Enosis’e giden yolun açılması mücadelesinde cesaretlendiren en önemli etken BM Güvenlik Konseyinin 4 Mart 1964 tarih ve 186  sayılı kararı  ile Rum Yönetiminin   meşru devlet ve hükümet olarak tanınmasıdır.
05.03.2023 tarihli Kıbrıs Gazetesine yansıyan haberlere göre; KKTC Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşarlarından eski görüşmeci sayın Osman ErtuğKTV’de , “Hasan Hastürer ile Bugün” programına  konuk oldu.
 KKTC’nin  egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü kabul edilmeden   Rumlarla masaya oturmaması gerektiğini vurguladı.
KKTC Dışişleri Bakanlığı  eski Müsteşarlarından, eski görüşmeci Ertuğ KTV’de , KKTC’nin egemen eşitliği ve eşit  statüsü kabul edilmeden  Rumlarla masaya oturmaması gerektiğini vurguladı.
KKTC Dışişleri Bakanlığı eski müsteşarlarından, eski görüşmeci sayın  Osman Ertuğ, KTV’de Hasan  Hastürer’in hazırlayıp sunduğu “Hasan Hastürer ile Bugün programına konuk oldu.”Sayın Osman Ertuğ, Hastürer’in “Hristodulidis’in EOKA dönemine yetişmemesine rağmen  klonlanmış bir EOKA’cı gibi davrandığını” belirterek  “Türk tarafı uzlaşmazlığını göstermek için Hristodulidis ile  masaya oturamaz mı? diye sorması üzerine  şunları söyledi:“Hristodulidis’in  uzlaşmazlığı zaten biliniyor. 2017’de Crans Montana’da  federasyon görüşmelerinin çökmesini sağlayan   kişilerden biri de o idi..
..Kaç defa Rumların uzlaşmaz olduklarını göstermek  için masaya oturacağız. Rumlar görüşme masasını  statükoyu korumak, yani Kıbrıs Cumhuriyeti denilen  Rum Devleti’ni lehlerine  değerlendirmek için kullanıyorlar.  Türk tarafı egemen eşitliği , uluslararası   eşit statüsü kabul edilmeden artık masaya oturmamalıdır..
..Çabalarımızı KKTC’nin  tanınması doğrultusunda yoğunlaştırmalıyız.  Türkiye de tavrını net bir şekilde KKTC’nin tanınmasından yana  koymuştur.  Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan’ın    Eylül  2022’de  son BM Genel Kurulu’nda  KKTC’nin resmen  tanınması çağrısında   bulunması tarihi bir adımdı.   Sayın Erdoğan bununla da kalmadı, KKTC’ye uygulanan  ambargoların kaldırılması  çağrısında da bulundu. KKTC daha sonra  Türk Devletleri Teşkilatı’na  kendi adı ile üye oldu. Ben inanıyorum ki, bunun devamı gelecektir” dedi.
Bir başka soru üzerine  ise, sayın   Osman Ertuğ “YeniRum liderinin   kendisindenöncekilerden  farklı olmadığını, Hristodulidis’in de  seçim öncesinde  ve sonrasında   Kıbrıs konusunu  bir “İstila  ve işgal” sorunu olarak tanımladığına, Kıbrıs  sorununun çözümü için 4 şart ileri sürdüğüne, Türk tarafının bunların  hiçbirini kabul edemeyeceğine” dikkat çekti.
Sayın Osman Ertuğ  “Rum lider ilk olarak  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devam edeceğine vurgu yapıyor. Yani bizi var olan Rum Devleti’ne yama yapmak niyeti vardır.  İkinci olarak  ise varılacak çözümün AB ilke ve  mevzuatına uygun olması  gerektiğinin altını çiziyor. Bu da  iki kesimliliğin  ortadan kalkması demektir. Rum liderin asıl hedeflerinden biri de  Türk askerinin  buradaki varlığı ile  Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü sıfırlamaktır.  Bunları bilelim ve öyle davranalım.” dedi.
Bir başka soruya  verdiği yanıtta sayın Osman Ertuğ;   Rum lider Hristodulidis’in1975 yılında  nüfus mübadelesini kabul eden Klerides ekolünden geldiğini, Nikos Anastasiadis’le  yakın çalışan biri olduğunu belirtti ve şöyle konuştu: “Bu ekol Kıbrıs Türkü’nü  dünyaca tanınan Rum Devleti’ne  gerçek manada eşit ortak yapmak niyetinde olmadığını her vesile ile ortaya koymuştur.  Kanaatimce Kıbrıs Türkü’nün egemenliğini, gerçek manada  eşitliğini kabul edeceklerine, Kıbrıs Türk Halkının kendi devletinde yaşamasını kabul ederler. Dünya da bu anlar ve en gerçekçi, sürdürülebilir çözümün iki  devletli yapı olduğunu söylemeye başlarsa  Rumlar da iki ayrı devletin  yan yana yaşamasını kabul edebilirler..
..Zaten  son zamanlarda yapılan anketlerde Rum halkının iki devletli çözüme  verdiği destek de artıyor.   Bence sorun  Rum halkının iki devletli çözümü kabul etmemesi değildir. Sorun siyasilerin  bunu kabul etmemesidir.   Bunu  kabul edebilecekler, karşılarında olanların kendilerini iki devletli çözümü  benimsediler diye siyasi linçe  tabi tutmasından çekiniyorlar.”
Bir soru üzerine sayın Osman Ertuğ “ Türkiye’nin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı  yani 59 yıl önce BM  Güvenlik Konseyi’nde Kıbrıs Barış Gücü Askeri gönderilmesi için alınan karara İngiltere’nin “Orada Türk kanı akıyor. Bu  kanın durmasını istiyorsanız bu karara ‘evet’ demelisiniz” şeklindeki ısrarı sonucu  evet dediğini, ancak o günden bu yana bu kararın haksızca Kıbrıs Türkü aleyhine kullanıldığını söyledi. Osman Ertuğ,  Cumhurbaşkanı Rauf R Denktaş’ın o dönemde bu karara karşı çıktığını ve Genel Kurulu ağlayarak terk ettiğini” de anımsattı. 
Türkiye’nin  akan kanın durmasına neden olacağı ve kararda sözü edilen Kıbrıs Hükümeti’nin   iki tarafın ortak olduğu hükümeti kast ettiği yönündeki   sözlerle ikna edilerek   karara onay verdiğini ancak kararın bu yönde  çalışmadığını” ifade eden  Ertuğ: “O kararda muhatap kabul edilen devletin Rumlar tarafından silah zoru ile yıkıldığını, Kıbrıs Türklerinin o devletten zorla atıldığını , dolayısıyla 186 sayılı kararının artık geçersiz olduğunu” kaydetti. 
Sayın Osman Ertuğ “Ancak BM Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin çıkarlarına öyle geldiği için hala bu kararı geçerli addettiklerini” söyledi. Sürdürülebilir siyasi çözümün iki devletli yapı olduğunu söylemeye başlarsa  Rumlar da iki ayrı devletin yan yana yaşamasını kabul edebilirler.   Zaten  son  zamanlarda yapılan anketlerde Rum  halkının iki devletli çözüme verdiği destek de artıyor.  Bence  sorun Rum  halkının iki devletli çözümü kabul etmesi değildir. Sorun siyasilerin bunu kabul etmemesindendir.  Bunu kabul edecekler, karşılarında olanların kendilerini iki devletli çözümü benimsediler diye siyasi linçe tabi tutmasından çekiniyorlar.”
Sayın Osman Ertuğ “O kararda  muhatap kabul edilen devletin Rumlar tarafından silah  zoru ile yıkıldığını, Kıbrıs  Türklerinin o devletten zorla  atıldığını , dolayısıyla  186 sayılı kararın artık geçersiz olduğunu”Nitekim o günde  ‘sözde’  Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios BM Güvenlik Konseyi’nin  4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararını “Enosis dışında elde edilebilecek  en iyi sonuç”  olarak değerlendirecekti.
Sonuç olarak; BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararı durdukça; Kıbrıs Türk Halkının eşit ortaklık ve egemenlik haklarını geri alabilmesi mümkün değildir. Ne yazık ki o günde 3 aylığına alınan bu karar 59 yıldan beridir, Rumlar ‘sözde’ 1960  Kıbrıs Cumhuriyetinin egemeni olarak kabul görmektedirler. Bu nedenle de Rumlar adil ve kalıcı bir siyasi çözüm yerine Kıbrıs Türk halkını ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘azınlık’ haklarıyla  yamalamayı hedeflemeye devam ediyorlar.
 BM Güvenlik Konseyi kararları ve de  1 Mayıs 2004 itibarı ile  Rumların  ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti olarak AB üyesi  olmaları nedeniyle Kıbrıs sorununu  bugünlere     kadar taşıyanlara inat; Kıbrıs Türk Halkının self-determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983’te ilan ettiği bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ne  sahip çıkmak ve anavatanımız Türkiye’nin desteğinde tanınmasını sağlamaktır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vardır ve var olmaya devam edecektir..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..