Yıllardan beridir Türkiye üzerine büyük oyunlar oynandığı aşikardır.

Asala ile başlayan PKK ile ayyuka çıkan Fetö ile sokaklara taşan karmaşa dirayetli duruşlarla bertaraf edilmiş, edilmeye çalışılmaktadır.

Böylesi gelişmeler kendi başına patlama noktasına gelen hadiseler değildir. Muhakkak ki iş başındaki yönetimlerin hatalı kararları da bu olayların tırmanmasında etken olmuştur.

Ancak hiçbir hatalı karara karşı, üzerinde yaşadığı toprakları tehlikelerin kucağına atmaya,

varlığını borçlu olduğu memleketin parçalanmasına, mahvolmasına sebep olacak hareketler içine girilmesine, terör örgütü oluşturarak yada oluşturanlara kucak açarak kendi komşusunu, kardeşini katletmeye, evinden yurdundan, aşından etmeye vardırılmamalıdır.

Vardırılamaz!

Türkiye Kıbrıs’a, Eoka”B” nin ve o dönemdeki Yunanlı Cunta subaylarının 15 Temmuz 1974 sabahı adada başlatmış olduğu ihtilal sonrasında Kıbrıs lı Türklerin can ve mal güvenliklerinin tehlikeye girmesiyle birlikte uluslar arası yasal hakkını kullanarak müdahale etmek zorunda bırakılmıştır!

21 Aralık 1963 itibaren on bir yıl boyunca Kıbrıs Türkünün beklediği bir çıkarmayı hayata geçirmiştir.

Türkiye nin adadaki varlığı asla bir işgal değildir, olmamıştır!

KKTC de basın özgürlüğünün arkasına saklanarak ve de devlet eliyle maddi olanaklardan yararlandırılarak ayakta tutulmaya çalışılan bazı medya kuruluşlarının her fırsatta yayınlarında KKTC yi ve KKTC de tek güvenebileceğimiz Türkiye yi işgalci konumunda göstermeye çalışması kabul edilebilecek bir davranış değildir.

İçinde yaşadığı topluma ihanet ölçülerinin de üzerindeki bu ifadeleri KKTC deki bir basın kuruluşunun yapması dışa bağımlı organlar tarafından yönlendirildiğinin bir göstergesidir diye düşünmemek elde değil!

Gelelim Frin harekatına:

Türkiye nin aylardan beridir dikkatle izlediği Frin deki gelişmeler, Türkiye ye karşı büyük tehdit oluşturduğu kesinlik kazanmış ABD destekli terörist hareketlere karşı başlatmış olduğu askeri operasyonu ikinci bir işgal olarak başlık seçmesi bardağı taşıran son damla olmuştur, bu da kabul edilebilecek bir yaklaşım değildir.

Terör örgütü PYD/PKK’nın işgal ettiği Suriye’nin Afrin bölgesine yönelik Türkiye nin gerçekleştirmiş olduğu harekat, kendi sınır güvenliği açısından hayati bir önem arz etmektedir.

Hele PYD/PKK ya ABD menşeli silah ve askeri yardımların yapılması bu tehlikeleri daha da büyük boyutlara taşımaktadır.