KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Tatar, yeni Rum Lideri Hristodulitis ile ilk kez geçen gün görüştü. KKTC Cumurhurbaşkanı Sn. Tatar bu ilk görüşmeden sonra, “Bizim resmi görüşmelere ancak ve ancak egemen eşitliğimizin kabulüyle geçebileceğimizi BM huzurunda teyit ettim.” açıklamasını yaptı. Hristodulitis ise, “Kıbrıs Rum tarafı için egemen eşitlik tartışmaya açık bir konu değildir. Kıbrıs Rum tarafı bu konudaki görüşünün daha önce de ifade edildiği şekliyle devam ettiğini, egemen eşitliğin hiçbir koşulda kabulü söz konusu olamaz.” dedi... Sn. Tatar’ın da belirtmiş olduğu gibi bu buluşma bir tanışma buluşmasıydı. Kıbrıs Sorununa çözüm ve müzakerelerin tekrar başlaması konusuna gelince: KKTC’nin pozisyonu belli ve apaçık ortada. Geriye dönüşü olmayan bir yolda olan KKTC halkı asla devletinden vazgeçemez. Yani kısacası, KKTC için iki devletli çözümden başka çözüm olamaz.
Gelelim yeni Rum Liderin açıklamasına: Hristodulitis, “Egemen eşitliğin hiçbir koşulda kabulü söz konusu olamaz...” dedi. Rumların bu kafa yapısı ve bu politikalarla görüşme süreci hiçbir zaman ve hiçbir şekilde başlayamaz... Bu durumda, Rumlarla görüşmenin hiçbir anlamı olmaz, olamaz. Peki, bu durumda KKTC Devleti ne yapmalıdır? KKTC Devleti, KKTC Devleti’nin tanınmasına sıcak bakan devletlerle ikili görüşmelere odaklanmalıdır. KKTC Devleti’nin eşit egemenliğini hiçbir zaman kabul etmeyeceğini söyleyen Rumlarla neyi görüşeceğiz?...
BM’nin ‘görüşmeler süreci’ çoktan rafa kaldırılmıştır. Rumlar, ‘federasyon’ çözümünün hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini bile bile, halâ ‘federasyonu’ canlandırmaya çalışmaktadır. Bu durumda, BM’nin Kıbrıs Sorununa çözüm bulma önerileriyle müzakere sürecini tekrar canlandırma politikasının KKTC’nin tanınmasına bir engel teşkil ettiğini görmemek mümkün mü? BM’nin kısır döngüsünden kurtulmak için, KKTC’nin Gambiya örneğinde olduğu gibi, KKTC’yi tanıyabilecek devletlerle ikili görüşmeler başlatmaktan başka çaresi yoktur.