Bu ülkede uyuşturucu müptelası kimseler eskiden de vardı.

İçiciler genellikle “Gannavuri” diye isimlendirilen Hint keneviri kullanırlardı.

Çocuk yaşlarımda İngiliz sömürge idaresinin hüküm sürdüğü günlerde Hin kenevirinin ekimine, her nedense İngiliz sömürge idaresi ses çıkarmaz, uyuşturucu denetimlerini sıkı tutmazdı.

Belki de sömürgesindeki tabanın uyuşturulmuş halini daha uygun bulmaktaydı !

Aradan yıllar geçti, dünyada olduğu gibi küçük adamızda da bir çok şey değişikliğe uğradı.

Giderek çoğalan nüfusla birlikte uyuşturucu alışkanlığı da genişledikçe, genişledi.

Bu genişlemeyle birlikte uyuşturucu türleri de çoğaldı!

Eroinden, Bonzaiye varıncaya kadar değişik uyuşturucu çeşitlerinin adını duymaya başladık.

Gençleri özendirecek şekiller verilerek piyasa sürülen uyuşturucunun kullanım yaşı gittikçe aşağılara kaydı.

Yetkililer günümüzde uyuşturucu kullanma yaşının on üç kadar düştüğünü ifade ediyorlar !

On üç yaşlarında, Orta Okul bir, ya da ikinci sınıfa giden bir çocuğun uyuşturucu müptelası olduğunu düşünmek bile beni ürpertiyor.

Bu, geleceği karanlıklar içinde kaybolmaya mahkum bir nesil yetiştirmekte olduğumuzun sinyallerini veriyor. Geleceğimiz için adeta tehlike çanları çalıyor!

Hükümetin, Emniyetin, ilgili tüm kesimlerin böylesi acı bir tablo karşısında  alarm zillerini sonuna kadar harekete geçirmesi gerekmiyor mu ?

Sadece çocuğunda uyuşturucu belirtisi gören aileler değil, tüm ailelerin uyuşturucuya karşı seferberlik başlatması icap etmiyor mu ?

Hemen, hemen her Allahın günü gazete sayfalarına, TV ekranlarına düşen haberlerde KKTC nin değişik yerlerinden uyuşturucu haberleri gelmekte!

Uyuşturucunun her türü ile ya gümrük kapılarında yakalanan, ya da kuytu köşelerde uyuşturucu kullanırken tespit edilerek tutuklanan insan manzaralarıyla karşılaşıyoruz!

Ülkede yaygın şekilde ve bu denli geniş bir biçimdeki uyuşturucunun olması, ülkeye girişlerin sıkı bir şekilde denetlenmediğini göstermiyor mu ?

 

Uyuşturucunun,  bilhassa gençleri  özendirici şekillerde piyasaya sürülmesi, planlı bir organizasyonla karşı karşıya olduğumuzu düşündürmüyor mu ?