Kıymetli  okurlarım bugünkü  yazımın konusunu oluşturan  ve özellikle  Referandum   döneminde  KRALDAN  fazla  KRALCI rolüne  soyunarak aslında  hizmet ettiğini  iddia  ettiği  kurum ve kuruluşlarada  büyük  zararlar verebilen şahsiyetlerden  birisi  Star Gazetesi yazarı Cem Küçük, hakkında  sizlerle  birlikte  değerlendirme  yapmak istiyorum.

Soyadı  gibi aslında kendisi de küçük olan CEM KÜÇÜK, 1978’te Zonguldak’ta dünyaya gözlerini açtı. İlk ve orta tahsilini Zonguldak'ta yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü mezun oldu. 
Cem Küçük için yazarlık serüveni 2012 yılında başladı. İlk durağı Yeni Şafak Gazetesi oldu. Televizyon hayatı da Yeni Şafak'ın bünyesinde yayın yapan TVNET televizyonunda başladı.

Bir süre sonra  Cem Küçük, Yeni Şafak gazetesinden ayrılarak Star gazetesinde yazmaya başladı. Star'a bağlı 24 TV'de Ersoy Dede ile birlikte program yapan Cem Küçük, AK Parti karşıtlarına karşı sivri kalemiyle tepki çeken bir yazar konumuna erişmiştir.

Görüldüğü  üzere Cem Küçük aldığı eğitiminde  hakkını  verdiği, dolayısı ile Amerikan  kültürüne hizmet  yolunda da  hiç bir özveriden  kaçınmadığı anlaşılmaktadır.

Kısa süre önce kendinden geçerek vermiş olduğu  bir demeçte de    

Cem Küçük'ün Mavi Marmara için "manyak tipler" ifadesi tepkilere neden olmaya devam etmektedir.

 Küçük, sarfettiği bu cümleler nedeniyle oluşan haklı tepkiyi konu alan  ve kısa sürede yayılan video için özür dilerken, yanlış anlaşıldığını söyledi.

Gazeteci Cem Küçük katıldığı bir televizyon programda AK Parti'nin Radikal İslamcılarla olan ilişkisini FETÖ ilişkisine benzetti.

 Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu kesimle irtibatını kopartmasını isteyen Küçük, Mavi Marmara için de oldukça ağır sözler kullandı.

MAVİ MARMARA'DAKİ MANYAK TİPLER..."

O kesimle artık AK Parti'nin ilişkisinin bittiğini öne süren Küçük, Mavi Marmara için de şunları söyledi:

''Mavi Marmara'daki o manyak tipler. Yani, kafadan İsrail düşmanı, kafadan batı düşmanı kafadan her şeye düşman bir tip var. Garip,garip tipler var Bunlarla da bu yolların ayrılması lazım.'' 

Küçük, Türkiye Cumhuriyeti devletinin “yasama-yürütme-yargı” üçgeni dâhil, eğitim, sağlık, savunma, güvenlik, kültür, din-diyanet, ticaret, sanayi, banka, borsa, üretim, dağıtım, paylaşım vbg. bütün kurum ve kuruluşları hakkında çıktığı TV proğramları ve  gazetesindeki  köşesinde yorum yapmaya ,akıl vermeye, ayar vermeye ve kendince hizaya çekme seanslarından maşallah hiç geri kalmamıştır.

  “ Muhafazakar halkların kardeşliği”, vbg. soslarla bezendirilerek sömürülen, ezilen en alttakilere, mazlumlara, yani bizimkilere kendince türlü süsleme sözlerle ve aba altından sopa göstermelerle aslında Cem Küçük, kendi geçmiş PARADOKYASINI gizleyerek, halkımıza yutturmak istemektedir.

Ancak farkına  varamadığı asıl şeyin  tüm Türk halkının  Cem Küçük vari yöntemlerle ,özgürlüğe-sosyal barışa-halkların kardeşliğine hiçbir zaman ihtiyacı olmamıştır.

 Halk deyimiyle: At iziyle it izinin birbirine karıştırılmak istendiği ortamlarda küçük , küçük yol almayı marifet olarak benimsenmesine ve tüm  ülke politikalarının, bu şekilde mayalanması  gayretkeşliği  içerisine girmiştir.

Değerli okurlarım meşhur Ekim Devrimi’nin ilk uygulamalarında henüz daha deşifre edilemeyen  2 bin ajan ve onların organik uzantılı ilişkilerinin-kulaklarının sistemi için için yiyip bitirme görevlerini bihakkın yerine getirdiklerini -günümüzdeki  bugün bile Sovyet Rusya daki  tiksindirici geçmiş örnekleriyle- daha iyi görüyor ve anlıyabiliyoruz.

Kruşçev’ler, Brejnev’ler, Gorbaçov’lar, Yeltsin’lerin üstlendiği bu türden uğursuz projelerinde herhalde bunların çocukları da işbaşı yapmış olmalıdır diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz.

İnsanın aklına acaba Osmanlı’nın 700 yılı üzerine TC’nin 94 yıllık güçlü devlet geleneklerinin organik uzantısındaki “Ajanlık Kurumu” işbaşındamıdır?

Günümüzün burjuva ve küçükburjuva yaklaşımlı buna gazeteci örgütlerindeki maskeli burjuva ajanları, dahil bizim lisanımızla; “bilcümle eloğulları” sızdırıldıkları bu türden örgütlerde,kurumlarda ve LİDER etraflarında  kuyruk sallayarak kendilerini gizleyebilmektedir.

Lenin’in Çarlık Rusyası’nda 1840-1900 yılları arasında, tam 60 yıl süreyle Çarlık otokrasisine karşı savaşan Narodnik-Anarşist akımların eylemlerine karşı daima şunları söylediğini biliyoruz: “Biz böyle yapmayacağız!..”, “Boşuna tüten dumanlar misali olmayacağız!..” Lenin’in önderliğindeki Bolşevik Partisi’nin Proletaryanın öncülüğündeki Devrimi nasıl yaptığı ayrıntılı biçim ve içerikleriyle bilinmektedir. Belgelidir.

“Bir burjuva ajanı Komünistlerin örgütüne sızdığında, örneğin sabah saat beşte kalkıyorsa, militanlar gibi düzenli spor yapıyorsa, yemesine, içmesine, giyim-kuşamına, sağlığına dikkat ediyorsa, bağımlılık ve kötü alışkanlıklarından arındığını kanıtlıyorsa, militan ve özverili ise, partinin verdiği görevleri harfiyen yerine getiriyorsa, aidatını aksatmadan ödüyorsa, eğitim-öğretim çalışmalarına katılıyorsa, teorik, ideolojik formasyonunu sürekli geliştirip güçlendiriyorsa, kurullarda eleştiri-özeleştiri-öneri ve uyarı yapıyorsa, kitle çalışmalarında örgütüne yeni kadrolar getirip kazandırıyorsa, Parti’nin kurumsal merkezi disiplinine her şart altında uyum sağlıyorsa, vbg. nitelikleri olan ajanlar, bu konumlarıyla artık burjuvazinin değil bizim ajanımızdır…” Lenin’in burjuva ajanlık kurumu hakkında söylediği en anlamlı değerlendirme bu mealdedir.

Lenin'in; “Okrana’nın bu türden nitelikleri olan ne kadar ajanı varsa hepsini bize göndersin!..” 

Bolşevik Partisi’ne sızdırılan en önemli ajan Roman Malinovski’nin (1876-1918) hayatı yeterince incelendiğinde Lenin’in burjuva ajanlık kurumu hakkındaki gerçekçi tavrı daha iyi anlaşılacaktır.

 Değerli okurlarım ;

Acaba örneklerini bilginize getirmiş olduğum  figürlerin rahmetlik Necmettin Erbakan hocanın dile getirerek sloğanlaşan  BUKALEMUN deyimi  anlamını ve önemini yazımızda  bulmuşmudur diye sizlere izninizle  SORMAK İSTİYORUM?

                     MESAJ  KUTUSU

Sayın Mehmet Demirci , Perşembe  günü yine TC Y ardım  heyetinde  görülmüşsünüz. Bize  gelen  bilgilere göre ülkemizde başkanlık sistemi  referandumu  sonuçlarını  masaya  yatırmışsınız. Hayırlı değerlendirmeler.

Sayın Tözün Tunalı , Demokrat Partinin  çiçeği  burnunda  genel  başkan  yardımcısı  sayın Kenan Akın sosyal  medyada  sanırım sizin aleyhinizde  çok sert  paylaşımlarda  bulundu. Sizin  bu  hakaret dolu   mesajlara  bir  cevabınız  olacakmı  sevenleriniz  merak  etmektedir.

Sayın  Erhan Arıklı , Yeniden Doğuş Partisi  lideri  olarak  kanal T  de  sayın  Ferda Ekincinin proğramında  söyledikleriniz anında AKP Genel  merkezine   ulaştırılmıştır. Bu  ülkede  her  dönemde  olduğu  gibi   Kraldan  fazla  kralcılar yine  anlaşılan  işbaşındadırlar.

Sayın Haluk Doğandor , Yine  önemli  bir  habere  imza  attınız. Tatlısu  bölgesinde  denize nazır  orman arazisinin gespota  yöntemle  amacı  dışında  kiralanmasına   karşı duyarlılık sağlayarak  toplumun   takdirini   kazandınız.

Sayın Arif Albayrak , Geçmişte  başarılı belediye  başkanlığı  yanında  sivil  toplum örgütü  başkanlığı  yapmış  olan  siz bundan  sonraki  süreçte   aktif   politikada   görev  alıp, almayacağınız  bir  çok  kişi  tarafından  merak  edilmektedir..

Sayın Kansu Aksu , Epey  süredir  sesiniz, soluğunuz  duyulmamaktadır. Özellikle  referandum  döneminde  çok  sessiz  kaldığınız  söylenmektedir. Bu  arada  bir  kamu  görevlisi  olarak  hangi  dairede  olduğunuzu  soran  sevenleriniz  kahvenizi  içmeye  gelmek  istiyorlar.

Sayın Alihan Pehlivan , Trafikte  sizi  anayolda U dönüşü  yaparken  görmüşler. Kurallar   yoksa  ihlal edilmek  içinmi  vardır  ne  dersiniz? Sizin  örnek   bir  kişiğinizi  bilenler   buna  inanamadılar  bilesiniz.

Sayın Cüneyt Oruç ,Kıbrıs Ada Tv ve Star Kıbrıs  olarak   bir  süredir  sizin AKP nin  kıbrıs   medya   organları  işlevini  yürüttüğünüz  dile  getirilmektedir. Oldu  olacak,  “Güçlünün   yanında  değil  Haklının  yanında “ olan  sloğanınızı  değiştirmeniz  istenmektedir.

Sayın Okan Erdemsiz , Çok üzücü  bir  olayla   karşılaştığınızı  duyduk. Gerçekten  bu  durumu  hiçte  hak  etmediğiniz  söylenmektedir. İnşallah adalet  erken  tecelli  ederde  sizinde  mağduriyetiniz bitmiş  olur.

Sayın  Damla Dabiş , Kanal T deki  sabah  proğramlarındaki  performansınız  gayet olumlu  olarak  görülmektedir. Yalnızca  her  gün  okuduğunuz   her  gazeteden  bir  köşe  yazarı  uygulamasında tekrarlarda  yine  hep aynı gazetenin aynı  yazarlarını  okumanızdan  şikayet edilmektedir.