Kim ne derse desin Kıbrıs’ta olası bir siyasi çözümde Rum-Yunan ikilisinin hedefi Megali-İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’e giden yolu açmaktır. Rum-Yunan ikilisi dün olduğu gibi bugün de konu hedeflerinde ısrarlı.
Kıbrıs Türk halkı olarak bunu hiç ama hiç unutmamalıyız. Dolayısıyla olası bir siyasi çözümde bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yaşatılması ve tanınması hedefimizden hiç ama hiç geri adım atmamalıyız.
Gerilere dönüp baktığımızda 8 Kasım 2008 tarihli ‘VOLKAN’ Gazetesinde yer alan Rum kaynaklı habere göre; EDEK Partisinin davetlisi olarak Rum tarafında bulunan Avrupa Sosyalist Partisi ve Avrupa Parlamentosu’ndaki Sosyalist Grup heyetinin EDEK heyetiyle; KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas arasında yürütülmekte olan görüşmelerle ilgili olarak Avrupalı konuklarına “Doğrudan görüşmelerin gidişatı hakkında bilgi vermişti.
O günde EDEK Partisi Başkanı Omiriu, Rum tarafının kırmızı çizgilerini “Tek Devlet, Tek Egemenlik ve Tek Vatandaşlık olarak açıklıyordu. Konu haberlere göre toplantıdan sonra yaptığı konuşmada Avrupalı konuklarına EDEK Başkanı Yannakis Omiriu “Doğrudan görüşmelerin gidişatı hakkında bilgi verdiklerini” söyledi. Omiriu “Kıbrıs sorununun çözümünün işleyebilir ve yaşayabilir olabilmesi için BM Güvenlik Konseyi kararlarına , Doruk Anlaşmalarına ve elbette Avrupa Hukuku’na dayanmasını gerektiğini izah ettik. Kıbrıs AB üyesi bir ülke olduğu için tek uluslararası hukuki temsiliyeti, tek egemenliği ve tek vatandaşlığı olan federasyon çözümü olması gerekir” ifadesini kullandı.
Yine o günde 08 Kasım 2008 tarihli VOLKAN Gazetesi’nde manşetten verilen habere göre Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos “Kilise, Tarih Kitaplarımızın Değiştirilmesine İzin Vermeyecek” demişti. Başpiskopos II. Hrisostomos: “Rum okullarında tarih kitaplarıyla ilgili olarak kilise net bir tutuma sahiptir. Tarihin tahrif edilmesine izin vermeyeceğiz. Çocukları, ülkemizin tarihini tahrif eden bu tür kitapları çöpe atmaya çağırma noktasına varacak kadar karşıyız” demişti.
Yine o günde manşetteki habere göre Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos: “İki Devletli Çözüm, Türk Askerinin Kıbrıs’ta kalması ve Türkiye’nin garantörlük ile müdahale hakkının devam etmesi kabul edilemez” demişti.
Yine o günde Volkan Gazetesinin 2. Sayfasında yer alan “Hedeflere Bakalım” başlıklı makalesinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş: “Kıbrıs meselesini halletmek için meseleyi Enosis adına gündeme getirmiş olan Rum tarafı ile Rum-Yunan tahakkümünü asla kabul etmemek kararlılığını şehitler vererek kanıtlamış olan Türk tarafı arasında müşterek bir vizyon varmış havası verilmektedir. “Kıbrıs Hükümeti” dedikleri eli kanlı, sabıkalı Rum idaresini başımıza buyruk yapmak isteyenler var demişti!. Kaynak: Rauf R. Denktaş, Hedeflere Bakalım, 8 Kasım 2008 tarihli Volkan Gazetesi s. 2
Geçmişte de “İki kesimli, iki toplumlu federasyon” formülü üzerinde anlaşmıştık. 1977’den 2004’e kadar bu sonuca varmak için görüşmeler üzerine görüşmeler yaptık. Odalar dolduracak kadar karşılıklı belgeler verdik birbirimize. Genel Sekreterler rapor üzerine rapor sundular Güvenlik Konseyine. Niye uzlaşma olmadı? Bu soruya çok kez yanıt verdik. Yine verelim. “Taraflar arasında eşitlik korunmadığı taraflara eşit muamele yapılmadığı; suçlu taraf meşru hükümet olarak tanındığı için Rum tarafı görüşmelere taviz verip uzlaşma için değil, Klerides’in deyimi ile taktik icabı katıldığı için uzlaşma olmadı”.
..Makarios’a göre yaptıkları ile Kıbrıs’ı Enosis’e en yakın noktaya getirmişti. “Meşru Kıbrıs Hükümeti” ünvanından taviz vermemek ve iki taraf arasındaki bu dengesizliği korumak milli davalarının temeli haline getirilmişti.
Görüşme masasına karşı tarafın hedefini bilerek oturmak şarttır. Bu hedefi paylaşmıyorsanız ya masaya oturmazsınız, ya da karşı tarafın hedefine varmasını önleyecek öneriler hazırlarsınız. Bu geçmişte, hep böyle olmuştur. Rum tarafı gasp ettiği “meşru hükümet” olgusunu güçlendirdiği ölçüde, biz de karşısına eşit egemenliğimizin gaspını önlemek ve bir Rum Cumhuriyetinde korunmaya alınmış azınlık olmamak için kendi önerilerimiz ile çıktık. Bu nedenle Rum tarafı uzlaşmaya razı olmadı. En sonunda dengeyi bozmamak için 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi.
08 Kasım 2008 tarihli Yeni Volkan Gazetesine manşetten yansıyan açıklamasında Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u II. Hrisostomos; “Rum okullarında okutulacak tarih kitaplarıyla ilgili olarak kilise net bir tutuma sahiptir. Tarihin tahrif edilmesine izin vermeyeceğiz..
.. “İki devletli çözüm, Türk askerinin Kıbrıs’ta kalması ve Türkiye’nin garantörlük ile müdahale hakkının devam etmesi kabul edilemez. II. Hrisostomos “Ankara net olarak iki devletten söz ediyor. Türk askerlerinin çözüme kadar Ada’da kalacağını ve gidip gitmeyeceklerine ve müdahale haklarına çözümden sonra karar verileceğini açıkça söylüyorlar” diyordu.
Gelinen noktada dünden bugüne Kıbrıs Türk halkı “Federasyon hayaldir” diyor, başka bir şey demiyor ve de iki devletli siyasi çözümü hedefliyor. Kıbrıs Türk halkı, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş gibi, günümüzde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamak olduğunu dile getiren sayın Ersin Tatar 18 Ekim 2020’de tarihinde KKTC Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Bu gelişmenin ardından 28.04.2021 tarihinde İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenen gayrı resmi Kıbrıs Konferansında KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm için 6 maddeden oluşan bir öneri sunarken Rum-Yunan ikilisi şok geçiriyordu.
“Kıbrıs Türk Tarafının Sürdürülebilir Bir Anlaşma İçin Önerisi” başlığıyla sunulan öneride şu ifadeler yer aldı: “Kıbrıs Türk önerisinin özü, Kıbrıs Türk Halkının özünde var olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün tanınmasıdır ve bu yolla Ada’daki iki mevcut devlet arasında bir işbirliği kurulabilir. Bu gerçekçi ve sürdürülebilir bir çözüme doğru sonuç odaklı ve belli bir zaman aralığını kapsayan müzakerelerin yolunu açacaktır” .
30 Ağustos 2021 tarihli Halkın Sesi Gazetesinde s.14’te yer alan habere göre KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar; kalıcı, adil ve yaşayabilir bir anlaşmaya gerçekleşmeyecek federasyon hayali ile değil, gerçekler dikkate alınarak ulaşılabileceğine vurgu yapıyordu.
Konu açıklamasında “Kıbrıs’ta iki ayrı devlet, iki ayrı egemen halk bulunduğuna dikkat çeken KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar; kalıcı, adil ve yaşayabilir bir anlaşmaya gerçekleşmeyecek federasyon hayali ile değil, bu gerçekler dikkate alınarak ulaşılabileceğine vurgu yaptı.
“1986 yılında başlayan ve çok uzun yıllar devam eden müzakere süreçleri, federal temele dayalı bir anlaşmaya ulaşmanın mümkün olmadığını göstermiştir” diyen sayın Ersin Tatar: “Çünkü, Rum tarafının federasyon anlayışı, Kıbrıs Türk halkını bir Rum devletine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bir azınlık olarak yamalamak, Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmak ve Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmaktır. Bunlar da asla kabul edilemez” ifadelerini kullandı..
..Tatar şöyle devam etti: “Annan Planı referandumunda ve Crans Montana görüşmelerinde yaşananlar da federal temele dayalı bir anlaşmanın mümkün olmayacağını açık ve net şekilde bir kez daha gözler önüne sermiştir..
..Bu gelişmeler sonrasında , egemen eşit iki ayrı devletin varlığına dayalı çözüm önerimizi ilk kez Cenevre’de müzakere masasına koyduk. Bölgenin en güçlü ve en büyük ülkesi Anavatan Türkiye tarafından da desteklenen bu çözüm önerimiz, Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olup, gerçekleşmesi mümkün olan tek çözüm şeklidir. Rum tarafına tavsiyem ise boş hayaller peşinde koşmaktan ve gerginliği tırmandırmaktan vazgeçmesidir..”
Ama dün olduğu gibi bugün de CTP “Federasyon , Dünyanın Kabul ettiği Tek Çözümdür” diyor. Kıbrıslı Türklerin tarih boyunca azınlık olmayı asla kabul etmediği için, kendi vatanında eşitlik mücadelesi verdiğine işaret eden CTP “Eşitlik, sadece BM kararları ve parametrelere bağlı federasyonla mümkündür. Eşitliğe dayalı federasyon, Kıbrıs’ın bir başka ülkeye bağımlılığını önleyecek yegane çözümdür. Kıbrıslı Türklerin, gerek kapsamlı çözümle birlikte oluşacak devlette, gerekse tüm ada üzerindeki ve etrafındaki haklarını elde etmesi sadece federal çözümle mümkündür” ifadelerinde bulundu..
..CTP, “Tüm dünya ülkelerinin yanı sıra Avrupa Birliği de Kıbrıs’ta iki ayrı devleti kabul etmeyeceğini resmen açıklarken, Kıbrıslı Türklerin AB vatandaşlığının devamının sadece Federal Kıbrıs Cumhuriyeti ile mümkün olacağını” savundu. Parti tarafından yapılan açıklamada , “Siyasi sorunu olan ve bölünmüş ülke veya toplumlarda, elde edilmesi çok zor olan kalıcı barış ve gerçek demokrasi, sadece birleşme ile mümkün olacağı” görüşü savunularak, “Siyasi istikrar, güvenlik ve refah sunan yegane çözüm modeli federasyondur” denildi..
..Açıklamada son olarak, “Bu gerçekler ışığında , Kıbrıs’ta çözüm ya da federasyon zemininde olacaktır ya da süregelen durum ve sonuçları devam edecektir. Bugün var olan durumun sürdürülemez olduğundan hareketle, federasyon modelinin yok hükmünde sayılması, gerek iki devletli çözümün gerekse üniter bir yapı olan 1960 siyasi düzene geri dönülmesi, Kıbrıslı Türklerin aleyhinedir ve kabul edilemezdir” ifadelerine yer verildi. Kaynak : 30 Ağustos 2021 tarihli Halkın Sesi gazetesi s.14
Sonuç olarak; Kıbrıs’ta bağımsız ve egemen iki devlet vardır. Kıbrıs Türk Halkı olarak Rum Cumhuriyetinde “Korunmaya Alınmış Azınlık” olmak istemiyorsak aklımızı başımıza alalım, bağımsız ve devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ve de Garanti Antlaşmalarına sahip çıkalım.
Rum-Yunan ikilisi ‘Tek devlet, tek egemenlik ve tek vatandaşlık’ derken Kıbrıs Türk halkına düşen görev birlik ve beraberlik içinde hareket ederek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatmak ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..