10 Şubat 2017’de Rum Temsilciler Meclisi’nde 15 Ocak 1950 Enosis Plebisiti’nin Rum okullarında okutulması ve kutlanması yönünde aldığı kararı çok da hayretle karşılamamak gerekir, çünkü Rumlar’ın böyle bir girişimde bulunmamaları normal olmazdı!.. Her şeyden önce Rumlar beyinlerine işleyen Türk düşmanlığını ve Enosis hayallerini dışa vurma ihtiyacını hissetmektedirler. Çünkü, Enosis tarihin sayfalarında değil, Rumların beyinlerindedir…
Bu noktada Enosis öldü diyenler bir kez daha düşünmek durumundadırlar. Son bir ay içerisinde Enosis’i yaşatma ve gündeme taşıma adına yaşananlar vardır. Eğri oturalım, doğru konuşalım. Enosis’in Rumların değişmez hedefi olduğunu bilmeyen mi var? Enosis söyleminin Rum tarafında prim yaptığını bilmeyen mi var? Enosis söyleminin Rum siyasiler için prim yaptığını ve oy potansiyellerini arttırdığını bilmeyen mi var? Yoktur ama yine de KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı, “Bugün Enosis Plebisiti düzenlense eminim ki onaylanmaz” demiştir. Sayın Akıncı çok iyimser…
Megali İdea Haritası 1791-1796 yılları arasında Bükreş’te Rigas Ferreros tarafından hazırlanmış ve de 1796’da Viyana’da yayınlanmıştır. Yunanlıların Rusya’nın desteği ile bağımsızlıklarını gerçekleştirmek için 1814 yılında Rusya’nın Odessa kasabasında Etniki Eterya kurulur ve Rus Çarı I. Aleksander’ın Yaveri Aleksandros İpsilantis de başkanlığa getiriliyordu.
19 Haziran 1821’de Filiki Eterya’nın liderlerinden Konstantin Kanaris’in Kıbrıs’a gelişinin ardından Kiliseler silah deposuna dönüşür. Ayaklanma için hazırlıklara başlanır. Ayanni köyünden Dimitri isimli bir Rum, Osmanlı Valisi Küçük Mehmet Paşa’ya yazdığı bir ihbar mektubu üzerine kiliselere baskın düzenlenerek isyan başlamadan bastırılır.
Kıbrıs’ın İdaresinin İngiltere’ye bırakıldığı günlerde 12 Temmuz 1878’de Lefkoşa’da İngiliz Amiral Lord Hay’ın huzurunda bayrağımız indirilir ve İngiliz bayrağı çekilirken Rumlar; “Yaşasın İngiltere, Yaşasın Viktorya” sesleri yeri göğü inletiyordu…
Rum Ortodoks Kilisesi’nin 15 Ocak 1950’de düzenlediği Enosis Plebisiti günlerinde Komünist AKEL Partisi ‘Enosis” yönünde verdiği tam destekle Kıbrıs Türk halkı sağcısı ile solcusu ile Rumların Enosisci olduğunu bir kez daha görmüş oluyordu.
19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları ile temelleri atılan Kıbrıs Cumhuriyeti 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırılarıyla yıkılır. 15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde RMMO’nun Makarios’a karşı gerçekleştirdiği darbe sonrası Kıbrıs Elen devleti ilan edilir. Kıbrıs Türk halkını toptan imhasını ve Enosis’i gerçekleştirmeyi öngören Iphestos Planı devreye konulması üzerine düzenlenen 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a barış ve huzur gelir. Kıbrıs Türk halkının self-determinasyon hakkını kullanmasıyla bağımsız ve egemen devletimiz KKTC ilan edildi.
Rum-Yunan ikilisi dün olduğu gibi bugün de Enosis hayali içindedir. Öyle ki; Rumların ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti olarak 1 Mayıs 2004 tarihi itibarıyla AB’ne girmelerinin ardından bir hafta sonra Kıbrıs’a gelen Yunanistan Cumhurbaşkanı Simitis yazılı olarak yaptığı konuşmada “Kıbrıs’ın AB üyeliği ile Enosis gerçekleşmiştir” diyerek duygularını dile getiriyordu. Evet gerçekten Enosis Güney Kıbrıs için gerçekleşmiştir. Şimdi Kıbrıs Türk halkına düşen görev birlik ve beraberlik içinde hareket ederek KKTC topraklarına sahip çıkmak, AB’ni KKTC’den uzak tutmak ve de AB normları çerçevesinde, 4 temel özgürlüğün de uygulanmasının önüne geçerek Rumların hayallerinin gerçekleşmesini önlemektir.
Rum halkının tümü kesinlikle Kıbrıs Türk halkı ile bir ortaklık devleti kurulmasına karşıdırlar. Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ olarak görmek Anastasiadis ile başlayan bir gelişme değildir. Rum-Yunan ikilisinin 2 asrı aşan bir süreden beri devam eden Enosis istekleri dün olduğu gibi bugün de devam etmektedir ve de gerçek olana kadar yarınlarda da devam edecektir….
Anastasiadis son yaptığı açıklamalarda “Kıbrıs Türkleri ‘azınlıktır, çoğunlukla eşitlenemez” diyerek sayın Akıncı’nın ısrarla dile getirdiği siyasal eşitliğimizi elinin tersi ile itmeye devam ediyor, Neden!...Çünkü Rum tarafında son sözü Rum Ortodoks Kilisesi’nin söylediğini çok iyi bilelim. Hiçbir Rum liderinin Rum Ortodoks Kilisesi’nin sözünden çıkması mümkün değildir. Kıbrıs Türk halkı olarak bunun bilinci içerisinde hareket etmeliyiz, Rumların oyununa gelmemeliyiz. Kendi geleceğimizi kendimiz çizerek bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ne sahip çıkmalıyız…