KKTC de Kıb- Tek, yıllardır uygulamaları tartışılan, adeta kangrene dönmüş yarayı anımsatan bir sorundur.
Aile bütçelerinde hatırı sayılır yer tutan, kimi zaman ödeme zorluğu çekenleri karanlıklarda bırakan, kimi zaman arızalar nedeniyle meydana gelen kesintilerle insanları bunaltan büyük bir baş belası!
Uzun zamandır çoklu tarife başlığı altında insanları talimli maymuna çeviren, birkaç lira tasarruf uğruna uykularından eden uygulama 1 Mart tan itibaren değiştirildi çok eskilerde de uygulanan “çok kullanandan çok, az kullanandan az” tarifeler sistemi yeniden getirildi.
Bu sistem değişikliğiyle birlikte elektrikte 100 de 100 ün çok üzerinde bir zam furyasının vatandaşın belini bükeceği kesin.
Yakın geçmişte gördük, görmeye de devam ediyoruz.
Çiçeği burnundaki hükümet, bir tarafta pandeminin, diğer tarafta dövizdeki önlenemez yükselişin yarattığı tahribatı bir nebze olsun hafifletmek adına asgari ücretin yukarılara çekilmesine, devletten maaş çekenlerinse maaşlarına %37 civarında artış getirilmesine hükmetti.
Yapılan artışlar o güne kadar piyasalarda meydana gelen dalgalanmaları karşılamak içindi ama tüccar, çarşı, pazar erbabı bunu yanlış algıladı.
Zam furyasının startı sandı!
İnanır mısınız, bir günde dört kez raflardaki, vitrinlerdeki malların fiyatları değiştirilir oldu. Rakamlar yukarılara çekildikçe çekildi, çekildikçe çekildi.
Hele Akaryakıta, tüp gaza getirilen fiyat artışları bu zamları bir o kadar daha tetikledi.
Şu günlerde elektrik fiyatlarında yapılan astronomik seviyelerdeki artışlar göreceksiniz etiketlerde yeni artışların, zamların tetikleyicisi olacak.
Elektrik üretim maliyetlerinin satış fiyatlarının çok üzerinde oluştuğu belirtiliyor ve Kıb-Tek’in borcunun bir milyar 300 milyonu aştığı ifade ediliyor.
Zararına olduğu bilinen elektrik tarifelerine gününde artış getiremeyenler acaba kimlerdi?
Kıb-Tek in bağlı olduğu Maliye Bakanı Atun geçtiğimiz gün bir beyanatında “Elektrik kurumuna her gelen bir tekme atmış, faydalanmış. Buna karşılık kuruma hiçbir şey verilmemiş” ifadelerini kullandı.
Elde olmadan aklıma şu soru geliyor, kuruma bu öldürücü tekmeler atılırken halkın özgür iradesiyle yetki ve sorumluluk verdiği  siyaset kurumu acaba neredeydi?
Bu tekmeleri atanlara hukuk yolu ile hesap sorulma yoluna gidildi mi?
İhalesiz jeneratör alımlarının, akar yakıt alımlarının hesabı soruldu mu?
Bir dönemde Sayıştay denetçilerinin tekme, tokat atıldığı kurulda, çalışanların aldığı maaşlara da bir göz atacak olursak en düşük maaş alan personelin ek ödeneksiz aldığı maaşın 21 bin lira olduğu, 2011 öncesi kurumda çalışmaya başlayanların aldığı maaşın ise 35-40 bin lira olduğu yine yetkili kimseler tarafından açıklanan hususlar.
Alakalı sendikanın ikide bir kahramanlık gösterisi yaptığı, bir çiftlik  gibi algılanan, “devlet malı deniz, yemeyen domuz” olarak davranılan Kıb- Tek in yeni dönemde alınacak önlemlerle istikrara kavuşturulmasını umut etmek istiyoruz.
Zira dönüp dolaşıp faturanın vatandaşa çıktığını, acısını halkın çektiğini hatırlatırız.