Günümüzde Kıbrısta siyasi çözüm adına büyük güçler yine sahnede!...Kıbrıs Türk halkı 1955-1958, 1963-1974 yılları arasında neler yaşamadı ki? Kıbrıs Türk halkı KKTCne
Günümüzde Kıbrısta siyasi çözüm adına büyük güçler yine sahnede!...Kıbrıs Türk halkı 1955-1958, 1963-1974 yılları arasında neler yaşamadı ki? Kıbrıs Türk halkı KKTCne pek de kolay ulaşmadı. Günümüzde Rumlar BM Güvenlik Konseyinin 541(1983) ve 550(1984) sayılı kararları ve 1 Mayıs 2004 itibarıyla AB üyesi olmanın rahatlığı içindedirler.
Kıbrıs Türk halkı 24 Nisan 2004 Annan Planı referandumunda büyük güçlerin , BM ve ABnin sözlerine ve vaatlerine inanarak ‘evet dedi. Ancak ‘hayır diyen Rumlar ABne kabul edilirken Kıbrıs Türk halkı ambargolar ve izolasyonlar altında sıkıntı çekmektedir.
Günümüzde Kıbrıs Türk halkının bir bölümü “çözüm olsun da nasıl olursa olsun” noktasına geldi.Bu durum Kıbrıs Türk halkı için çok tehlikeli bir gelişmedir. Çünkü ne derseniz deyiniz karşımızda siyasi bir çözüme iyi niyetle yaklaşan Rum-Yunan ikilisi yoktur…
Yıllardan beri BM Genel Sekreteri gözetiminde Federal bir çözüm için görüşmeler devam etmektedir. Federal bir devletin kurulabilmesi için en az iki kurucu egemen devlet ve iki kurucu halk gerekmektedir. Ancak Rumlar, Kıbrıs Türk halkının siyasi eşitliğini ve egemenliğini tanımayarak Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık olarak ‘sözde Kıbrıs Cumhuriyetine yamalamak istiyorlar. Rumlar, tek egemenlik, tek devlet, tek vatandaşlık, tek uluslararası temsiliyet diyereküniter bir devlet yoluyla Enosise giden yolu açmak istiyorlar. Anavatanımız Türkiyenin etkin ve fiili garantisinin kaldırılmasını istiyorlar.
Kıbrıs Türk halkı olarak siyasi eşitliğimizden , egemenliğimizden, self-determinasyon hakkımızdan ve KKTCden vazgeçemeyiz. Bu değerlerimizden vazgeçtiğimiz gün Batı Trakyada yaşayan kardeşlerimizin durumuna düşmekten kurtulamayız… Federal bir devlet yapısı altında Rumlarla ortak bir devlet kuramayız. Bu Kıbrıs Türk halkının intiharı olur.
Kıbrıs Türk halkı Atatürkçü bir halktır. Atatürkçülükte bağımsızlık ve egemenlik vardır, özgürlük vardır, eşitlik vardır. Atatürkçü Kıbrıs Türk halkının bağımsızlığından ve egemenliğinden vazgeçmesi, 32 yıllık KKTCden vazgeçmesi Atatürkçülükle çelişki teşkil eder. Kıbrıs Türk halkı olarak bunu çok iyi düşünmek durumundayız!..
Devlet ve Siyaset adamı , gazeteci-yazar rahmetli İsmet Kotak, 8 Şubat 2008 tarihli Kıbrıs Postası gazetesindeki köşesinde ; Lütfen bu yazıyı içinize sindirerek okuyunuz ve kader demeyiniz diyor ve de haftayı kapatırken bugün köşemi , değer verdiğim dostum Hüseyin Mümtazın yazısına ayırdım. Komutan-Yazar Hüseyin Mümtaz yazısında şöyle diyordu.
“Kıbrıs meselesinin inceldiği yer neresi biliyor musunuz ? Annan Planı. Annan Planı; Türkiyede de , Kıbrısın Kuzey ve Güneyinde de , Yunanistanda da ; AB ve ABDde de eteklerdeki taşların dökülmesine , safların ayrışmasına yardımcı olmuş , bir tür turnusol kağıdı görevi görmüştür.
Üç gün önce Karadenizin bir İlçe eczanesinde “KKTC vatandaşı bir Karadenizli ihtiyar” ile iki satır lafladım. 1974 sonrası oraya göçmüş ve KKTC vatandaşı olmuş. “Referandumda evet dedim” dedi.“Neden” dedim. “AB vatandaşı olacaktık” dedi.
İhtiyar bir hamlede KKTCni satmış, KKTC sırtından asıl Türkiye Cumhuriyetini satmış, Türkiyenin alınmadığı , asla alınmayacağı bir ABye KKTCnin sırtından kapağı atmak istiyordu. Şimdi Çaykaranın o dağ köyünde ne rüyası görüyor bilmiyorum .
Yunanistan 25 yıldır AB üyesidir. Doğal olarak “Türk asıllı” Yunan vatandaşı Batı Trakyalılar da öyle…. Annan planı Kıbrıs Türklerine ; AB üyesi Rum devletinin yanında sığıntı olarak biçtiği role uygun bir şekilde onlar da “25 yıldır güya AB vatandaşıdırlar”. Ama nasıl AB vatandaşıdır. “batı Trakya Müslümanları” olarak!..
Hadi Yunanistanın batısı ile doğusu olan Batı Trakyadaki gelişmişlik ve fert başına düşen neredeyse beşte dört oranındaki farkı bir kenara bırakalım.
Ocak ayında İstanbul Kültür Üniversitesinin düzenlemiş olduğu “Balkan Konferansları Dizisine katılmak için İstanbula gelen İskeçenin 38 yaşındaki genç Milletvekili Çetin Mandacının söylediklerine kulak asmamak mümkün olamaz. Ne dedi aslen Kardiolog Doktor olan Milletvekili Mandacı?
“Geçmişte adında Türk sözcüğü geçtiği için birçok derneğimiz kapatıldı. Bugünse Müslüman olarak kendi dini liderimizi , Müftümüzü seçemiyoruz. Yönetim , halkın seçtiğini tanımıyor.”
Yunanistanın Türkiye gibi laik bir ülke olmadığının altını çizen Mandacı , “Azınlık olmamız dolayısıyle sahip olmamız gereken haklarımız vardır. Ancak zaman zaman bu haklar verilmiş , zaman zaman verilmemiştir. Şu anda 2008 yılı itibarıyla her ne kadar geçmiş yıllara oranla temel vatandaşlık haklarımızdaki ilerlemenin dışında var olan azınlık haklarındaki sorunlar hala devam etmekte” diye konuşan Mandacı, “Bunların başında Türk kimliğini inkar var. Bu bağlamda adlarında Türk kelimesi bulunan derneklerimiz , 1983 yılından itibaren kapatılmaya başlamıştır, bunların örnekleri var açıklamasını yaptı.
Azınlıkların eğitim sorununun da hızla kanayan bir yara olmaya devam ettiğini vurgulayan genç milletvekili , 2008 yılında azınlık hakları konusunda en fazla üzerinde durulması gereken konunun eğitim olması gerektiğini söyledi. Mandacı , Anaokullarında Türkçe ve Yunanca öğrenim verilmesi konusunda çalışmalarının devam ettiğini belirtti. Batı Trakya Türklerinin atalarından devraldığı , doğup büyüdüğü topraklarda uzun yıllar ağır baskı ve ayırımcı muamelelere maruz kaldığını belirten Çetin Mandacı, “İnanılmaz güç olmakla beraber bu uygulamalar Yunanistanın ABye katıldığı 1980li yıllarda düzeleceğine daha da şiddetlendi. Türk-Yunan ilişkilerinin genel seyri ile Türkiyenin tutumunun tarih boyunca Batı Trakya Türk Azınlığının yaşamını yakından etkileyen en önemli faktör olduğunun altını çizen Mandacı , sözlerini şöyle sürdürdü:
Bugün Yunan Tebaası olmamızın yanısıra , AB vatandaşı kimliğini de kazanmış bulunmamıza ve kağıt üzerinde AB yasalarının da güvencesi altında görünmemize karşın , Yunanistan, Batı Trakya Türklerinin Türk kimliği ve azınlık haklarının tanınması konusundaki uzlaşmaz tutumunu maalesef en ufak bir yumuşama olmaksızın devam ettirmektedir. İki ülke arasındaki gerginlik ve sorunlar tırmandığında Batı Trakya Türlerinin yaşamı zorlaşmakta , Türk-Yunan ilişkilerinde düzelme kaydedildiğinde bu durum , halkımızın günlük yaşantısına nispeten olumlu bir şekilde yansımaktadır.”
En basit şekilde izah edeyim. Kıbrıstaki Türk futbol takımlarının adı “mücadele yıllarında” konulmuştur. Türk Ocağı Limasol, Baf Ülkü Yurdu, Mağusa Türk Gücü gibi.
Hiçbir şeyden değilse sevgili Kıbrıs Türkleri, önce bu isimlerden vazgeçeceksiniz. Örnek; İskeçe Türk Gençler Birliğinin tabelaları , içinde Türk kelimesi geçiyor diye indirildi ve izin verilmedi. Bunu hazmederseniz sıradaki sorun , “zorla İslamlaştırılmış ve kendini Türk zanneden , hadi yumuşatarak söyleyelim, Romanlar olup olmayacağınızı kabule gelecektir….
Ben demiyorum, Yunan Gazetesi EleftherosTipos diyor. Bugün EleftherosTipos böyle derse; yarın “müstakbel gazeteleriniz”: Fileleftheros, Haravgi, ve Politisin ne yazacağını var siz düşünün. Razı mısınız? Biliyorum biraz zor ve can sıkıcı ama Lozandan tam 85 yıl ve Yunanistanın ABye girişinden 25 yıl sonra “AB vatandaşı” Batı Trakya Türklerinin durumu ortadadır…
O halde hepi(m)nize iyi AB rüyaları …..