Kıbrıs sorununda dünden bugüne kadar gelinen süreçte  adil ve kalıcı bir siyasi çözüme varılamamışsa bunun tek nedeni Rum-Yunan ikilisinin Megali idea hayallerinden kaynaklanan  Enosis hedefleridir.
18 Ekim 2020’de KKTC Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin  37. Kuruluş yıldönümünde    15 Kasım 2020’de  yapmış olduğu konuşmasında  sayın Ersin Tatar: “Kıbrıs Adasında iki ayrı Halkın, iki ayrı demokratik düzenin ve iki ayrı bağımsız devletin varlığına”  işaret ederken  Kıbrıs sorunu için  “Artık Egemen Eşitlik Temelinde İki  Devletli Çözümün Müzakere Edilmesi Gerektiğini” kararlı  bir şekilde vurgulamıştı..
Gelinen noktada “Egemen eşitlik temelinde bağımsız  iki devletin birbirini karşılıklı olarak tanımasıyla” oluşacak siyasi çözüm  Kıbrıs’ta adil ve kalıcı barışı da beraberinde getirecektir..
Rum-Yunan ikilisi ve onlara destek verenler çok iyi bilmelidirler ki; geriye dönüp baktığımız zaman Kıbrıs’ı 1571 yılında fetheden atalarımız 307 yıl sonra 1878’de egemenlik hakkı Osmanlı Devletinde kalmak üzere geçici bir süre için  İngiliz Yönetimine kiralamıştı.. I. Dünya  Savaşı sonrası imzalanan 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasıyla da  Ada’nın İngiltere’ye  bırakılmasının ardından Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri çerçevesinde  Enosis’i gerçekleştirme istekleri nedeniyle Kıbrıs’ta Türklerle Rumlar ve de Türkiye ile Yunanistan arasında Kıbrıs sorunu  ortaya çıkacaktı..
19 Şubat 1959 Zürih ve Londra antlaşmaları temelinde, Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının siyasi eşitliğine ve egemenliğine dayalı olarak   Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın garantörlüğünde 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmaları ile  Kıbrıs Cumhuriyeti ilan  edilmiştir. Ancak Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayalleri nedeniyle 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları uygulamaya konularak  Kıbrıs Cumhuriyeti  yıkılacak ve uzun ömürlü olmayacaktı..…
O günde Kıbrıs Türk Halkı TMT etrafında bütünleşerek Anavatanımız Türkiye’ye güvenerek 11 yıl boyunca büyük mücadeleler verdi.  15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde RMMO ve EOKA-B’nin Makarios’a karşı düzenlemiş olduğu darbenin esas nedeni Enosis’in bir an önce gerçekleşmesini sağlamaktı. Nitekim, Makarios’un yerine getirilen Nikos Sampson 17 Temmuz 1974’te Kıbrıs Helen Devletini ilan edecekti..
Bu gelişmenin ardından  Kıbrıs Türk Halkı 20 Temmuz 1974 Barış Harekatının mutluluğunu yaşadı.  20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile  Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu. 15 Kasım 1983’te ilan edilen Bağımsız ve Egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kıbrıs’ta barışın ve huzurun istikrarın abidesi olmuştur.
Rum Liderliği dünden bugüne gelinen görüşme sürecinde Kıbrıs Türk Halkına ‘azınlık’ haklarından öte haklar verilmesini kabul etmemektedir.. 24 Nisan 2004 Annan planı referandumunda da Türkler ‘evet’ derken Rumlar ‘hayır’ dediler ama bir hafta sonra Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında 1 Mayıs 2004’te AB’ne üye oldular.
Kıbrıs’ta   dini, dili, kültürü ve ırkı tamamen farklı iki ayrı halk vardır; bağımsız ve egemen iki devlet vardır ve de bu iki bağımsız ve egemen devlet arasında Türkiye ve Yunanistan’ın desteğinde yapılacak bir antlaşma ile  Adaya adil ve kalıcı bir barış ve huzur gelebilir!..
T.C Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt  Çavuşoğlu’nun, Cenevre Konferansı öncesi 16 Nisan 2021’de  KKTC’ye gelmesi sonrası yapmış oldukları  toplantıların  sonrası düzenlemiş oldukları basın toplantısında  KKTC Cumhurbaşkanı sayın Tatar: “Biz Cenevre’de   egemen eşitlik temelinde  bir çözümü dile getireceğiz” derken  Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Türkiye’nin  her koşulda KKTC’nin ve Kıbrıs Türk Halkının  yanında olacağının mesajını veriyordu..
27-29 Nisan 2021’de İsviçre’nin Cenevre kentinde BM’nin ev sahipliğinde  gerçekleşen 5+BM  toplantısı Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir  siyasi çözüme giden yolda tarihi bir fırsattı..  27 Nisan 2021’de KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın   BM Genel Sekreteri Guterres ile yapmış olduğu görüşmede 6 maddelik bir öneri sunmuştur. Sayın Ersin Tatar; sunduğu öneride  Kıbrıs Türk Halkının özünde var olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüsünün tanınması ve de Adada var olan iki devletin işbirliğine dayalı bir ortaklığın kurulması ve eş zamanlı olarak birbirini tanıması gündeme getiriliyordu..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve Anavatanımız Türkiye’nin  tek çözüm  seçeneği olarak düşündükleri  “Egemen Eşitlik Temelinde İki Devletli Çözüm”ün  gündeme getirildiği  27-29 Nisan 2021 Cenevre Konferansı günlerinde büyük bir  yankı uyandırmıştır.
KKTC Cumhurbaşkanlığına seçilmesine giden yolda bu siyasi düşüncesini dile getiren sayın Ersin Tatar;   o günde Cenevre’de yer alan 5+BM  toplantısına damgasını vuracaktı.. Ancak ne var ki; Rum-Yunan ikilisi  bu gelişmelere şiddetle karşı çıkacaktı.. Nitekim,  GKRY lideri Anastasiadis: 
27-29 Nisan 2021 tarihlerinde İsviçre’nin Cenevre kentinde gerçekleşecek  5+BM  toplantısına giderken verdiği mesajda   GKRY Lideri Anastasiadis: “Cenevre Konferansına yeniden birleşme amacıyla gerçek bir siyasi iradeyle katılacağını ve de siyasi çözümün de  BM kararlarına  ve de daha önceki yıllarda iki toplum liderleri arasında yer alan antlaşmalara ve de  AB ilkelerine ve değerlerine dayalı bir siyasi çözümü hedeflediklerini” dile  getirirken  Yunanistan Dışişleri Bakanı da konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamada: “Cenevre Konferansının  amacının  Kıbrıs sorununun siyasi çözümü konusunda  özlü müzakerelere yol açacak ortak bir zemin bulmaktır.. Çözüm, BM Güvenlik Konseyi kararlarına dayanmalıdır, Avrupa Hukuku ile uyumlu olmalıdır, ‘İki toplumlu, iki kesimli’ bir Federasyona giden yol açılmalıdır” deniliyordu..
Gerçek şu ki Rum-Yunan ikilisi inandırıcı değildi. Çünkü yıllar önce gündeme gelen  “iki toplumlu ve iki kesimli federasyon” çözüm modelini Rumların 24 Nisan 2004 Annan planı Referandumunda reddetmelerinin ardından 1 Mayıs 2004 itibarıyla AB üyesi olmaları ile Kıbrıs sorunu kendi açılarından çözülmüştü!..
Yakın geçmişte Başpiskopos Hrisostomos: “Türkiye’nin  iki devletten söz etmesi milli davaya hizmet etmiyor.. Kıbrıs’ta böyle bir çözümü imzalayacak el yoktur ve böyle bir çözüme  onay vermeyeceğiz. Hiçbir Rum lider, yapılacak bir anlaşma ile  Kıbrıs Türklerinin Ada’nın Egemenliğine, Yönetimine ve İdaresine  Ortak Yapamaz” demiştir..
Yakın geçmişte Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas, New York’ta, Banki Moon’la yapmış olduğu görüşmenin ardından gerçekleşen  basın toplantısında “Garantör güç olarak hem biz hem de Türkiye’nin Ada’dan  çekilmesini istiyoruz.  Türkler Kıbrıs’ta erken çözüm istiyorlarsa Kıbrıs’ta çekilip gitsinler” demişti.
24 Mayıs 2021 tarihli yerel basınımıza yansıyan haberlere göre;  GKRY Lideri Anastasiadis: “Türkiye;  Kıbrıs, AB ve BM ile yeni kriz yaratıyor. Türkiye’nin BM Kararları Dışında Çözüm Beklemesi Akıl Alır Değil” demiştir.
Rum liderliğinin olası bir siyasi çözümde hedefi öncelikle Enosis’e giden yolu açmaktır. Rum-Yunan ikilisinin  konu hayalleri ve düşünceleri varken, Kıbrıs Türk Halkı asla ve asla Rumlarla ortak bir devlet kurmaz, kuramaz.  Rum liderliği Enosis hayali ile yaşarken ,  Kıbrıs Türk Halkı olarak Rumlarla ayni devlet çatısı altında bir arada yaşayamayız.. Rum liderliği olası bir siyasi çözümde  Kıbrıs Türk Halkı ile hiçbir şeyi paylaşmak istemiyor.. Kıbrıs Türk Halkı olarak gerçekleri görmek durumundayız..
25 Mayıs 2021 tarihli yerel basınımızda yer alan “Federasyon  büyük bir tezgahtır” başlıklı haberde KKTC Cumhurbaşkanı sayın  Ersin Tatar: “Tek egemenliğin olduğu federasyonun , Kıbrıs Türk Halkını azınlığa düşürerek Türkiye’yi Ada’dan uzaklaştıracak büyük bir tezgahtır”  demişti..  Türk kamuoyunun iki devletli çözüme  destek vermesinden  duyduğu memnuniyeti dile getiren sayın Ersin Tatar: “Kıbrıs’ta  iki egemen devletin işbirliğine dayalı bir çözümün Kıbrıs Türklerinin güvenliği için olmazsa olmaz olduğunu” belirtti. 
Sonuç olarak; Rum liderliğinin olası bir siyasi çözümde öncelikli hedefleri; garanti anlaşmalarının iptalini sağlamak ve Türk askerinin adadan çıkışını sağlamaktır. 46 yıl önce BM gözetiminde Viyana’da  gerçekleşen  görüşmeler sonunda Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı Rauf R. Denktaş ve  Temsilciler meclisi başkanı Glafkos Klerides arasında   2 Ağustos 1975’te yapılan  Nüfus Mübadele Antlaşmasıyla Kıbrıs’ta gerçekleşen iki bölgeliliğin ortadan kaldırılmasını sağlamaktır, 15 Kasım 1983’te ilan edilen bağımsız ve egemen devletimiz  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaktır.
Gelinen aşamada Kıbrıs’ta olası bir siyasi çözümde mülkiyette ilk söz hakkının 1974’teki tapu sahibinde olacağı, tek devlet, tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslararası temsiliyetin olacağı, AB normlarının ve 4 temel özgürlüğün uygulanacağı bir siyasi çözümle birlikte   Kıbrıs’ın AB içinde Yunanistan’la birleşmesini sağlamaktır.. Rum-Yunan ikilisinin hedeflediği tek egemenliğin olduğu Federasyon çözümünün hedefi, Garanti Antlaşmalarının iptal edildiği bir antlaşma ile  Kıbrıs Türk Halkını azınlık hakları ile sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamalamaktır,   Anavatanımız Türkiye’yi Adadan uzaklaştırmaktır.
Federasyon görüşme sürecinin bir daha başlamamak üzere sona erdiği kabul edilmelidir. Rum-Yunan ikilisi bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’ni tanımadan görüşme masasına oturulmamalıdır. Kıbrıs Türk Halkı ; vatansız, topraksız ve devletsiz kalmak istemiyor. Kıbrıs Türk Halkı olarak Kıbrıs’ta siyasi bir çözüm adına   çözülmeyelim ve teslimiyetçi bir politika izlemeyelim. Kıbrıs Türk Halkının tek güvencesi Anavatanımız Türkiye’dir. Kıbrıs Türk Halkına düşen görev Anavatanımız Türkiye ile birlikte harekete geçerek bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasını sağlamaktır..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…