1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmaları ile Türklerin ve Rumların siyasi eşitliğine dayalı olarak ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti Rum-Yunan ikilisinin Megali idea hayalleri çerçevesinde Enosisgerçekleştirme hedefleri nedeniyle uzun ömürlü olmayacak ve de 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları sonucu yıkılacaktı.
3 Haziran 1968’de,Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş ve Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi BaşkanıGlafkos Klerides arasında başlayan ve yıllarca aralıklarla devam eden görüşme süreci Rum liderliğinin uzlaşmaz tutumu nedeniyle olumlu bir sonuca varılamayacaktı.
Nitekim, 1971’de vermiş olduğu bir beyanatında Klerides: “… Çözümsüzlük, bizim için en iyi çözümdür. Bugün , neysek yarın da oyuz. Gelecek yıl da oyuz, her yıl da o olacağız. Yüzde yüz Rumlardan oluşan bu idareyi dünyaya meşru Kıbrıs hükümeti olarak tanıttık, içimizde vetosuyla bir Cumhurbaşkanı Muavini yoktur, üç Türk Bakan yoktur, Türk Milletvekilleri yoktur ve biz meşru hükümet olarak tanınmaktayız. O halde Kıbrıs Türklerini ne diye içimize alalım; onlar Ada’nın yüzde 3’üne sıkıştırılmış vaziyette ekonomik açıdan perişan durumdadırlar . Ya bize boyun eğecekler veya Ada’dan çıkıp gideceklerdir…” demiştir.
Onun öncesinde de Rum Yönetimi Başkanı Makarios : “ Ya boyun eğerler ve azınlık statüsünü kabul ederler ya da giderler” dediğini hiç ama hiç unutmayalım!…
İlerleyen yıllarda bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’tan sonra KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı olarak seçilen sayın Mehmet Ali Talat, GKRY Başkanı Hristofyas ile kısa sürede Kıbrıs’ta siyasi çözüme varacaklarının hayali içindeydi. Ancakçok büyük umutlarla başladığı ve kısa sürede anlaşmaya varacağını ümit ettiği görüşme sürecinin ardından sayın Talat: “Daha Ne Yapayım, Gidip Kendimi Saray Önünde Asayım Mı” demekten kendini alamayacaktı..
Yine, Rumlarla siyasi bir çözüm adına, taviz üstüne taviz veren, hatta KKTC Meclisi’nin bilgisi dışında 11 Ocak 2017’de Cenevre’de BM’e‘harita’ bile veren ve de ilerleyen aylarda 28 Haziran 2017’de başlayan CranssMontana Kıbrıs Konferansını Rum-Yunan ikilisinin 7 Temmuz 2017’de sabahın erken saatlerinde saat 02.30’da terketmelerinin ardından KKTC’nin 4’ncü Cumhurbaşkanı sayın Akıncı : “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” demek durumunda kalırken BM parametreleri çerçevesinde yer alan siyasi çözüm arayışları da tarihin derinliklerine gömülüyordu..
Gelinen noktada,Kıbrıs sorunu50 yıllık müzakere sürecinde Adanın iki sahibinden biri olan Kıbrıs Türk Halkı eşit ortaklık zemininde bir uzlaşı ararken, Kıbrıs Rum tarafı kendi akıllarınca Kıbrıs’ın bir Elen adası olduğu noktasından hareketle hakimiyetçi bir yaklaşım izleyerek Kıbrıs Türk Halkına eşit bir statü tanınmasına ısrarla karşı çıkmıştır. Rum Liderliğinin bu yaklaşımının tarihi, hukuki ve siyasi açıdan yanlış ve temelsiz olduğu çok açıktır.
Günümüzde de, Rum-Yunan ikilisinin müzakere sürecini BM Parametreleri kapsamında devamının talep edilmesinin amacı zamana oynamak suretiyle Kıbrıs Türk Halkını ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘azınlık’ hakları ile yamalamaktır, Girit misali yok etmenin yollarını açmaktır..
27-29 Nisan 2021 tarihlerinde Cenevre’de BM Genel Sekreteri AntonioGuterres’in ev sahipliğinde gerçekleşen 5+BM Konferansına Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan Dışişleri Bakanı NikosDendias, İngiltere Dışişleri Bakanı DominicRaab, GKRY Başkanı NikosAnastasiadis ve KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar , ilgili bakanlar ve yetkililer katılmışlardı..
Konu Cenevre toplantısının ilgi uyandırmasının ve merakla beklenmesinin en önemli tarafı, KKTC ve Türkiye kanadındaki kulvar değişikliğine GKRY’nin ve Yunanistan’ın göstereceği tepkinin boyutu idi.. Gerçek şu ki, KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kulvar değiştirmesinin en önemli nedeni Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs sorununun görüşme sürecinde yıllardan beridir yarattığı olumsuzluklar ve Enosis’e giden yolu açmak istemelerinden kaynaklanmaktadır..
Resmi ziyaret kapsamında 11 Ocak 2021’de Ankara’ya giden ve Ankara’da T.C Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu ile yapmış olduğu görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında, Federasyonu görüşmenin söz konusu olmadığını vurgulayan KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu: “Toplumlar arası görüşmeler süreci diye bir süreç söz konusu değildir. Federasyonu görüşmek söz konusu değildir. Egemen eşitlikten bahsediyorsak, federasyon hedeflemek zaten siyaset bilimine aykırıdır. Federasyonda egemenlik yoktur” diye konuştu.
KKTC Cumhurbaşkanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu, egemen halkların federasyon kuramayacağını belirterek , “Egemen halklar egemen devlet sahibi olarak kurulacaksa , konfederasyondur. Dolayısıyla federasyon görüşme diye bir olasılık söz konusu değildir” ifadesini kullandı.
Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde 5+1 toplantılarının hedefinin federasyon dışında “Neyin görüşüleceğinin ortaya çıkması” olduğunu kaydeden sayın Ertuğruloğlu, bunun iki devletin varlığı ve egemen eşitlik temelinde olması gerektiğini dile getirdi..
Görüşmelere CransMontana’da kaldığı yerden devam etmenin söz konusu olmadığını dile getiren KKTC Dışişleri Bakanı sayın Tahsin Ertuğruloğlu: “Ayni şeyleri tekrarlayarak farklı netice beklemek doğru değildir” demişti.
Türk tarafının iyi niyetle ve görüşme sürecine olan bağlılığıyla 52 yılı bu yönde çaba harcadıklarına işaret eden KKTC Dışişleri Bakanı Sayın Tahsin Ertuğruloğlu: “Bütün müzakere süreçlerinde uluslararası camianın gündeme getirdiği anlaşma modeline Türk tarafının olumlu bakarak ama her defasında da Rum tarafının reddettiği süreçlerden geldik. Bütün süreç Türk tarafının iyi niyetiyle gündeme gelmiştir. 5+1 önerisi de aynıdır, Türk tarafının önerisidir. Ama artık boşa harcayacak 52 yılımız yok. Boşa harcayacak bir yılımız da yok. Ortak bir vizyon var mı yok mu ? Bu ortak vizyon da iki ayrı egemen devletin egemen eşitliği zeminidir. Bu varsa konuşulur. Bu yoksa beraber oturup anavatanımızla izleyeceğimiz yola beraber karar vereceğiz.” Demişti. Kaynak: https://brtk.net/5bm-crans-montanadaki-yerden-devam-edilecek-bir-toplati-degil/
27-29 Nisan 2021 günlerinde gerçekleşen Cenevre Konferansına Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye geçmişteki görüşmelerden farklı olarak masaya BM parametreleri dışında yeni bir planla oturdu. 53 yıldan beri “iki kesimli, iki toplumlu federasyon” için yapılan müzakerelerin sonuç getirmediğini Rum liderliğinin Kıbrıs Türk Halkı ile “Güç Paylaşımı” içeren hiçbir formüle sıcak bakmadığını kaydeden KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar; BM Genel Sekreteri Guterres’e6 maddelik bir yol haritası sunarak “İki Devleti Çözüm” planını somutlaştırmıştır..
27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında Cenevre’de gerçekleşen 5+BM gayrı resmi toplantısının ardından BM Genel Sekreteri AntonioGuterres’e bir mektup yazarak yapmış olduğu değerlendirmede KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: “İki tarafın özünde var olan egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün hem müzakere masasında hem de dışarıda kabul edilerek, eşit şartların oluşturulması” önerisini yineledi.
Rum liderliğinin olası bir siyasi çözümde öncelikli hedefleri; AB normlarının ve 4 temel özgürlüğün uygulanması ile 46 yıl önce BM gözetiminde gerçekleşen görüşmeler sonunda 2 Ağustos 1975’te yapılan Nüfus Mübadele Antlaşmasıyla Kıbrıs’ta gerçekleşen iki bölgeliliğin ortadan kaldırılmasını sağlamaktır, 15 Kasım 1983’te ilan edilen bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaktır.
Gelinen aşamada Kıbrıs’ta olası bir siyasi çözümde mülkiyette ilk söz hakkının 1974’teki Tapu sahibinde olacağı, tek devlet, tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslararası temsiliyetin olacağı, AB normlarının ve 4 temel özgürlüğün uygulanacağı bir siyasi çözümle birlikte Kıbrıs Türk Halkını ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ‘azınlık’ hakları ile yamalamaktır, Kıbrıs’ın AB içinde Yunanistan’la birleşmesini sağlamaktır.
27 Nisan 2021 günü BM Genel Sekreteri Guterres ile gerçekleşen görüşmesinde Kıbrıs’ta var olan iki devletin bir birini “Eş Zamanlı olarak Tanıması”nı da gündeme getiren KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar: Kıbrıs Türk önerisinin özü, Kıbrıs Türk Halkının özünde var olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün tanınmasıdır ve bu yolla Ada’daki iki mevcut devlet arasında bir işbirliği kurulabilir” ifadesiyle başlayan öneride “Bu , gerçekçi ve sürdürülebilir bir çözüme doğru sonuç odaklı ve belli bir zaman aralığını kapsayan müzakerelerin yolunu açacaktır” denildi.
Diğer yandan “Federal çözümün neden mümkün olamayacağını” anlattık diyen T.C Dışişleri Bakanı sayın Mevlüt Çavuşoğlu: “Adil ve kalıcı , sürdürülebilir çözüme ancak adadaki gerçekler temelinde ulaşılabilir” ifadelerini kullandı.
Sonuç olarak; BM Genel Sekreteri Guterres’in de çağrılarına uyarak yeni ve yaratıcı fikirlerle Cenevre’ye giden Türk tarafı gereğini yerine getirerek masaya “Eşit Egemen İki Devletli” çözüm modelini koymuştur..
Federasyon görüşme sürecinin iflas ettiği ve bir kez daha başlamamak üzere sona erdiği kabul edilmelidir.…
Cenevre’de gerçekleşen 5+BM toplantısında gündeme getirilen “Eşit Egemen İki Devlet” politikası bir kez daha Kıbrıs Türk Halkına ve Anavatanımız Türkiye’ye hayırlı olsun diyoruz.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa….