Uzun yıllardır futbolumuzun içerisindeyim. Futbolumuzda yavaş da olsa 1980’li yılların sonlarına kadar atılım yaşanırken gelişim de sağlandı.

Yakın çevremizin (komşularımızın) atılım göstermediği bu yıllarda, onlarla başa baş bir seviyede sürdü futbolumuz. Ne zaman ki onlar, sahalarını çimlendirip futbolda atılım gösterdiler, bizler “Spor ambargoları” ile de mücadele etmek zorunda kaldık. İşte bu nedenlerden dolayı olsa gerek, futbolumuzda düşüş baş gösterdi, gerisin geriye gitmeye başladık.

   Yakın komşularımız olan Güney Kıbrıs ve Türkiye Cumhuriyeti ile olan fark, bu sürede daha da artmaya başladı. Onların birinci sınıf takımlarıyla baş etmek bir yana ‘amatör’ takımlarıyla dahi boy ölçüşemez olduk. Futbol Federasyonumuzun (KTFF) Kıbrıs Futbol Federasyonu (KOP) ile yaptıklarını görüşmelerde, olası Birleşik Futbol Federasyonu bünyesindeki yerimizi, 4’ncü küme statüsü olarak saptamaları, hükmü karakuşi, havadan sağlanmış bir olgu (seviye saptaması) olmasa gerek…

Bu durgunluk, buna geriye gidiş de diyebiliriz 2017-18 sezonu başlangıcına kadar sürdü. Bu sezonun başlangıcında yükselmeye yönelik hafiften bir farklılık gözlenmesine karşın ikinci perdenin yani sezonun 2’nci yarısının başlamasıyla farklılık bayağı gözle görülmeye başlandı. Bu gelişim tüm takımlarımızda görülmese de özellikle Tahsin Mertekçi Kıbrıs Kupası’nda ortaya serilen güzel ve çağdaş futbol bizlere umut vermiştir. Özellikle canlı gözle izlediğim Cihangir – Türk Ocağı ve Yenicami – Doğan Türk Birliği karşılaşmalarında iyiye, güzele doğru giden fark, yalın bir şekilde görülmeye başladı. İşte bu görüntüler, futbolumuzdaki ‘kıpırdanışının’ göstergesi, ‘işaret ateşi’ olarak gösterilebilir.

   Sözünü ettiğim ‘kıpırdanış’ iyiye doğru gidiş, atılan goller, uzatma dakikalarının yaşanmasından kaynaklanmadığını hemen belirtmeliyim. Benim ölçülerim futbol anlayışımızdaki değişiklik, bolca gencimizin, alanda boy göstermesi yeni kabiliyetlerin takımlarımızda ve yabancı ülkelerde oynamaya başlamaları, 19 yaş altı futbolcularımızın dış ülkelere transfer oluşları ve en önemlisi Kıbrıslı deyimiyle “dan dun” oynama yerine toplu hücum, toplu defans anlayışının sahaya yansıtılmasıdır…

   Bu gelişmelerin göstergesi olarak 14 tane gencimizin Güney Kıbrıs Süper Lig takımlarının U14 takımlarında, 15 gencimizin ise Türkiye Ligi takımlarının U19 takımlarında yer aldığını, profesyonel kontratlara imza attıklarını söylersem, ‘kıpırdanışa’ katılırsınız her halde.