GKRY Başkanı Nikos Anastasiadis, uzlaşmaz tutumunu devam ettirerek siyasi görüşmelerin  olumlu bir sonuca varılabilmesi ön şartlar öne sürmeye devam ederken  “Önce garantiler kalkmalı” diyor.  

Garanti ve İttifak Anlaşmalarının imzalandığı ve de   Türk askerinin Kıbrıs’a ayak bastığı 16 Ağustos 1960 tarihinden beri  Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığını kabullenemeyen ve bu anlaşmaların iptali için  1 Ocak 1964 tarihinde Kıbrıs ile ilgili tüm anlaşmaları iptal ettiğini açıklayan Makarios ve kendinden sonra gelen Rum liderleri bu anlaşmaları ortadan kaldırmak için mücadele verdiler ancak bunu başaramadılar.

Günümüzde de  Rum-Yunan ikilisi garantiler konusunda  bildiklerini okumaya devam ederken  Güney Kıbrıs’ta yakın geçmişte yapılan  ankette göre;  ankete katıların %70’i dönüşümlü başkanlığa karşı çıkarken, tümü  anavatanımız Türkiye’nin garantörlüğüne karşı çıkıyor ve %84’ü de Adada çözümün gerçekleşmeyeceğine inanıyordu..  

Rum’un tuzağına düşerek Garanti ve İttifak Anlaşmalarının sulandırılmasına fırsat verecek olursak, 3-5 sene sonra Türk  askeri adadan  çıkması durumunda Kıbrıs Türk halkı Girit misali yok olmaya mahkumdur… Bunu sıkça dile getirmek durumundayız, tarih Rum-Yunan ikilisine güvenemeyeceğimizin acı örnekleriyle doludur…

1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşmalarından kaynaklanan  Garanti Anlaşmaları varken,   anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi varken   1963-1974 yılları arasında  Kıbrıs Türk halkının yaşadıklarını dünya kamuoyu unutmuşa benziyor.  Dünya kamuoyu bilmelidir ki Türk askerinin Kıbrıs’tan çıkışı Kıbrıs’taki Türk varlığını da sonlandıracaktır. Girit’e, Rodos’a, 12 Adalara bakınız Türk kaldı mı? Türk varlığından söz edilebilir miyiz? Edemeyeceğimize göre  net tavrımızı ortaya koymak ve bunu dünya kamuoyuna izah etmek durumundayız…

Tarihin derinliklerinden gelen Megali İdea hayallerini gerçekleştirmek için    1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Türk halkına karşı silahlı saldırılarda bulunan ve de  katliamlar yapan Rum liderliğinin    Garanti Anlaşmalarının iptalini gündeme getirmesi  saçma değil de nedir?

1960’daki durum,  şimdilerde yoktur diyenler yanılıyor!... Dün olduğu gibi bugün de yediden yetmişe Rum halkının   Megali İdea hayalleri,  fazlasıyla devam ediyor… Yakın geçmişte  “15 Ocak 1950 Enosis Plebisiti”nin Rum okullarında anılması ve kutlanması  yönünde Rum Temsilciler Meclisinde alınan karar bunun en basit örneği değil de nedir? 

Ayrıca anavatanımız Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki   çıkarlarını korumak için de Garanti ve İttifak Anlaşmalarının devamı gereklidir. Aksi halde  GKRY’nin Yunanistan’la birlikte Mısır, Israil ve Lübnan’la yapmış olduğu 3’lü anlaşmalarla anavatanımız Türkiye Anadolu’ya hapsedilmiş olacaktır….

Dünya kamu oyunun  çok iyi bildiği gibi garantiler konusunda  yapılmak istenen  değişiklikler Rum-Yunan ikilisinin tamamen kendi stratejik hedeflerinden  kaynaklanmaktadır. Rum liderliği her vesileyle “Kıbrıs sorunu 1974’de başlayan bir işgal sorunudur  ve  müdahaleye neden olan  garanti anlaşmalarıdır, AB üyesi bir ülkeye AB üyesi olmayan Türkiye garantör olamaz, garanti anlaşmaları kaldırılmalıdır” düşüncesinden hareketle   1960 garantörlük sistemi  iptal edilerek Kıbrıs Türk halkı ile anavatanımız Türkiye’nin bağları da koparılmak istenmektedir. Rum-Yunan ikilisi bu emellerine asla erişemeyecektir.

Sonuç olarak ;   Rum-Yunan ikilisi 2 asırdan beridir Megali İdea hayali ile yaşıyor ve yaşamaya devam ederken Kıbrıs’ta Türk ve Rum halklarının  Birleşik Federal Kıbrıs  gibi siyasi bir çözüm çerçevesinde iç içe   barış ve huzur içinde yaşaması mümkün mü?

Şu bir gerçek ki; Rum-Yunan ikilisinin  Megali İdea hayallerini gerçekleştirmesi yönündeki en büyük engel  anavatanımız Türkiye’nin garantörlüğü ve de  Türk askerinin Kıbrıs’taki varlığıdır. Kıbrıs Türk halkı  1974’den beri Kıbrıs’ta  güven içinde yaşıyorsa, Kıbrıs’ta barış ve huzur varsa   bunu da Türk askerinin  Kıbrıs’taki varlığına borçluyuz.

Kıbrıs Türk halkının bu Adadaki varlığının devamını istiyorsak,  Kıbrıs Türk halkını geleceğe taşımak istiyorsak , anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi altında KKTC’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamak durumundayız…  Birleşik Federal Kıbrıs da neyin nesi!..