Türkiye Cumhuriyeti’nin  kurucusu Ulu  Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 85. Yıl dönümünde saygı ile anıyoruz.
1938 yılı başlarında iştahsızlık ve halsizlik hissetmeye başlayan Mustafa Kemal Atatürk’ün  vücudunun çeşitli yerlerinde kaşıntılar meydana geliyor ve burun kanamaları güçlükle önlenebiliyordu.
Atatürk  özel bir kür tedavisi için Yalova Termal’e gönderildi. Termal Otel’de, 22 Ocak 1938 günü Atatürk’ü  muayene eden Dr. Nihat Reşat Belger, karaciğer rahatsızlığından kuşkulandı ve Atatürk’e siroz teşhisi koydu. Dr. Belger’in mutlak surette perhiz yapmasını tavsiye ettiği Mustafa Kemal Atatürk, Termal Otel’deki tedavisine bir süre daha devam etti, ancak doktorların bütün itirazlarına rağmen 1 Şubat 1938’de tedaviyi yarıda bırakarak Bursa’ya hareket etti..
..Atatürk’ün sağlık durumunun ciddiyet göstermesi  hükümeti de telaşlandırdı ve Başbakan Celal Bayar, Avrupa’dan iki hekim getirilmesini önerdi. Atatürk o günlerdeki Hatay sorunu nedeniyle  hastalığının yurt dışında duyulmasının iyi olmayacağını belirterek bunu reddetti, ancak Türk doktorların kapsamlı bir muayene yapmasını kabul etti. 6 Mart 1938 günü beş Doktor Çankaya Köşkü’nde Atatürk’e bir konsültasyon yaptılar ve siroz hastalığı teşhisini yinelediler.
Atatürk’ün rahatsızlığı ve özellikle Avrupa’dan Doktor getirilmesi, dünyada geniş yankı buldu. Ölmek üzere olduğu ve siyasi mirasını  kime bırakacağı yönündeki haberler üzerine Atatürk tüm dünyaya sağlıklı olduğunu göstermek isteyerek 19 Mayıs 1938 günü (Samsun’a çıkışının 19 yıl dönümünde) Ankara Stadyumu’nda halkın karşısına çıktı.  Bu, Ankaralıların karşısına son kez çıkışı oldu.  Kutlamalar çok parlak geçti, o günün anısına Ankara Stadyumu’nun adı 19 Mayıs Stadyumu olarak değiştirildi..
..Atatürk’ün ayni gün törenden sonra , Hatay Sorunu ile ilgili olarak Mersin’e hareket etti ve daha sonra Adana’ya geçti. Yapılan askeri geçit törenleri ile ordunun başında olduğunu gösterdi.  Bu törenler işe yaradı, dış basında çıkan hastalık ve “ölüyor” tarzı haberler kesildi. Ancak bu seyahat Atatürk’ün hastalığını iyiden iyiye artırmıştı. Atatürk 26 Mayıs 1938 günü son defa  Ankara’dan ayrıldı, İstanbul’a hareket etti. İstanbul’da 1 Haziran 1938’de Savarona Yatı’na geçti ve 25 Temmuz 1938’e kadar orada kaldı.  Yaz sıcakları üzerine tekrar Dolmabahçe Sarayı’na döndü..
..05 Eylül 1938 günü Atatürk vasiyetini  yazdı ve bütün malvarlığını belirli şartlarla , genel başkanı olduğu Cumhuriyet Halk Partisi’ne bıraktı. Kız kardeşine, manevi çocuklarına ve İsmet İnönü’nün çocuklarına para yardımı yapılmasını belirtti. Ayrıca Türk Dil Kurumuna da belirli miktarlarda yardım yapılmasını istedi. Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_Kemal_Atatürk%27ün_ölümü_ve_devlet_cenaze_töreni
16 Ekim 1938 günü öğleden sonra , Atatürk ağır bir komaya girdi. Atatürk girdiği komadan 21 Ekim günü çıktı. Çok istemesine rağmen sağlık durumu elvermediği için 29 Ekim 1938 günü Ankara’da gerçekleşen Cumhuriyetin 15. Yıl dönümü kutlamalarına katılamadı. 9 Kasım günü ve gecesi ağır koma devam etti.
10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 09.15’te İstanbul’da Dolma Bahçe Sarayı’nda  hayatını kaybeden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşı 16 Kasım’da Dolmabahçe Sarayı Tören  Salonu’nda Katafalka konuldu. İstanbul halkı, Ulu Önder Gazi  Mustafa Kemal Atatürk’ün önünden saygı ile geçti.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün cenazesi o günde Ankara Etnografya Müzesi’nde 15 yıl tutulduktan sonra 15 Kasım 1953  tarihinde  Anıtkabir’in inşasının tamamlanmasıyla cenazesi Ankara-Anıtkabir’e nakledilmiştir.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ile andığımız bu günde Atatürk’ü en güzel ve en iyi ve en doğru yine Atatürk’ün kendi sözlerinden öğrenebiliriz..
..Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk: “İki Mustafa Kemal Vardır: Biri Ben; Et ve Kemik, Geçici Mustafa Kemal.. İkinci Mustafa Kemal, Onu “Ben”  Kelimesi İle İfade Edemem ; O Ben Değil, Bizdir!. O, Memleketin Her Köşesinde Yeni Fikir, Yeni Hayat ve Büyük Ülkü İçin Uğraşan ve Savaşçı Bir Topluluktur” demişti..
.. Mustafa Kemal Atatürk “Beni  Görmek Demek, Mutlaka Yüzümü Görmek Değildir. Benim Fikirlerimi, Benim Duygularımı Anlıyorsanız ve Hissediyorsanız Bu Kafidir” demişti..
..Ulu Önder Atatürk öyle bir devrim yapmış ki, bütün dünya ona hayran olmak ve gıpta etmekten  başka bir çare bulamamıştır.. Öyle ki, Krallar önünde eğilmiş, dünyanın her yerine heykelleri dikilmiştir..
“Milli Hudutlar Dahilinde Vatan Bir Bütündür, Hiçbir Kayıt ve Şart Altında Ayrılık Kabul Etmez” demişti.
.. “Atatürk, Modern Türkiye’nin Kurucusu” kitabının yazarı A. Mango  şöyle demekte: “..Uygar insanların oluşturacağı evrensel bir toplumu ülkü edindiği için anti-emperyalistti. Her şeyden önce o bir kurucuydu, çağımızın en büyük Ulus-Yaratıcıydı..”
..Atatürk hakkında sivil ve asker kaynaklar tarafından yazılan binlerce eser vardır.  Atatürk ile ilgili  açılan  kütüphaneler, müzeler,  arşivler, onun evrensel liderliğini kanıtlayan tarih belgeleridir.. Atatürk, tarihin altın  sayfalarında yer alan eşsiz bir önder ve örnek alınan bir devlet adamıdır..
..Ankara Etnografya Müzesi önündeki Atatürk Anıtı’nı yapan ünlü İtalyan Heykeltraş Pietro Canonico : “Mustafa Kemal Sade Ama Seçkin Bir Devlet Adamı” Kaynak: Dr. Ufuk Akyol, Bütün Dünya, Başkent Üniversitesi Kültür Yayını, s.6, 1 Kasım 2018, İstanbul
Atatürk hakkında sivil ve askeri kaynaklar tarafından yazılan  binlerce eser vardır. Atatürk’le ilgili açılan kütüphaneler, müzeler ve arşivler vardır. Tüm bunlar Atatürk’ün evrensel liderliğini kanıtlayan tarihi belgelerdir.
Atatürk, tarihin sayfalarında yer alan eşsiz bir önder ve örnek bir devlet adamıdır. Atatürk’ün doğumunun 100. Yılında UNESCO şu ifadelerle 1981 yılını “Atatürk Yılı” olarak ilan etmiştir:
“Atatürk, uluslararası anlayış ve barış yolunda çaba harcayan üstün bir kişidir. Olağanüstü bir devrimcidir. Sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan ilk önderdir. İnsan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsüdür. İnsanlar arasında  dil, din, ırk ve cinsiyet  ayırımı gözetmeyen eşsiz bir devlet adamıdır” Kaynak: Dr. Ufuk Akyol, Bütün Dünya, Başkent Üniversitesi Kültür Yayını, s.6-7, 1 Kasım 2018, İstanbul
Atatürk bir fani olmanın ötesinde, fikirleri ve eserleri ile sonraki kuşaklara ışık tutan, yol gösteren idealler ve ilkeler bütünüdür.. Eserleri ve fikirlerini canlı tutmak , bu yolda ilerlemek  O’nu dogma haline getirmek değildir. O aramızdan ayrıldı ama  eserleri ve ilkeleri hep yaşayacaktır..
..Dünya tarihinde ölümünün üzerinden dört nesil geçmiş olmasına rağmen hala sürekli artan bir saygıyla , özlemle anılan; koyduğu ilkelerin hayata geçirilmesine bu denli ihtiyaç duyulan başka bir lider yoktur. Bunu görmek için Atatürk’ün çağdışı, 1920’lerin , 1930’ların liderlerinin akıbetine  bakmak yeterlidir. Çoğunun ideolojileri geçerliliğini yitirmiş, heykelleri yıkılmış, unutulmuşlardır..
..Oysa büyük Atatürk ve Atatürkçülük bu gün  dahi geçerliliğini korumaktadır ve gelecekte de koruyacaktır. Atatürk 19 Mayıs 1919’da bağımsızlık savaşını başlatmak için Samsun’a çıktığı gün  savaşın hedefini Tam Bağımsız Türkiye olarak tanımlamıştır. Bağımsızlık Savaşı ise kendi değişi ile “Bizi Sömürmek İsteyen Kapitalizme ve Bizi Yutmak isteyen Emperyalizme” karşı yapılmıştır. Kaynak: Dr. Cihangir Dumanlı, Atatürk Yaşıyor Hep Yaşayacak, Bütün Dünya, s.8-9,Başkent Üniversitesi Kültür Yayını, 1 Kasım 2021
Şair Orhan Asena’nın “Atatürk Bir Çıkıştı” şiirinde dediği gibi Atatürk meşalesi sonsuza dek yanacak ve Cumhuriyet Çınarı halkımızın ellerinde, omuzlarında  ve gönüllerinde  sonsuza dek gelişerek yaşayacaktır..
Atatürk’ün milletine son buyruğu: “Benim Türk Milletine , Türk Cumhuriyetine  ve Türklüğün İstikbaline  Ait Görevlerim Bitmemiştir, Sizler Onları Tamamlayacaksınız” idi.
Mustafa Kemal Atatürk için ne yazılsa, ne denilse azdır, eksiktir ve de kelimeler yetersiz kalmaktadır.
29 Ekimlerde Fener Alayı’nda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu yıl dönümlerinde kutlamak, 10 Kasımlarda Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak O’nun en büyük eserim diye tanımladığı  Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmakla olur.
Sonuç olarak; önemli olan 10 Kasımlarda Atatürk’ü yalnız anmak değil; Atatürk’ü anlamak, öğrenmek, yaşamak ve de yaşatmaktır. Bu vesile ile Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını, dava arkadaşlarını, aziz  Şehitlerimizi ve Gazilerimizi minnet ve şükranla, rahmetle anıyorum..
Atatürk ve Atatürkçülük Yaşamaktadır ve Hep Yaşayacaktır.
Ne Mutlu Türküm Diyene