Eller uzaylarda, elektronik çağların da ötesinde gezinirken bizde verilen örneklemelere bakın.

Afrika nın geri kalmış kabilelerinde ulaşımın sağlandığı patikaları çağrıştıran KKTC yollarının kötü durumu eleştirilmeye kalkıldığında hükümet kanadından yapılan savunmalara kulak kabartın!

Vakti evvelinde, Osmanlıdan hatta sömürge dönemlerinde hiç yollarımızın olmadığı, olan yolların ise toprak yol konumunda olduğu hatırlatılarak neredeyse “şükür duasına “ çıkmamız istenecek.

Doğrudur, örneğin ben küçük yaşlarda Küçük Kaymaklının yollarının toprak olduğunu ve her kış mevsimi geldiğinde okula çamur deryası içinde gidip geldiğimizi hatırlarım.Ta ki İngiliz otomotiv sanayi ülkeye sokulana kadar.

Toplu taşımacılık adına Yedi dalgadan Mağusaya kadar uzanan tren hattını hayal meyal anımsarım.

Arabaların tek tük olduğu, yaygın bir şekilde at, eşek ve katırın kullanıldığı zamanları pek çoğumuz hala daha hatırlar sanırım.

Bu nedenle ülkemizde konaklama işlevini de yerine getiren “Han” larıno dönemlerde insan yaşamında önemli rolü olduğunu hatırlayalım.

Develerle bir şehirden diğerine günler süren taşımacılık yapıldığını bilenler, bilir.

Yıllardır KKTC de doğru dürüst yol bakımlarının yapılmadığı, yapılan yolların ise içinden sahteciliklerin fışkırdığı defaten yazıldı, çizildi!

Yazılıp, çizilmeye de devam edilecek!

Ancak işin içinden sıyrılmak, yolların bu gün içinde bulunduğu berbat durumu asır önceleri ile mukayesesini yaparak

 “eskiden de yollarımız topraktı” yaklaşımı içinde olanlara “eskiden de insanlar işine gücüne eşeklerle gidip gelirdi, bu gün kullandığınızgıcır Mercedesler niye” diye sormazlar mı adama?

Gıda sağlığı ile ilgili kontrollerin olmadığı, kansere davetiye çıkardığını bile, bile asbestli borulardan suların akıtıldığı, devletin elektrik santralından zehir saçan dumanların saçıldığı, yolların bırakın bakımının yapılmadığını, aydınlatmanın lüks sınıfında israf  sayıldığı bir ülkede yönetici olmanın rahatlığı içinde söylenmiş olan bu sözler gerçekten ibretlik sözlerdir.

Şair Şemsi Belli Belli’nin dizelerindeki ifadeler bu gün bize tok un aç’lara bakış açısını gözler önüne sermesi bakımından dikkate alınması gereken önemli bir olgudur diye düşünüyorum.

“Sultan Süleyman a kalmayan dünya, hangi padişaha, hangi taç kaldı.

Millet sofrasına bağdaş kurdular kendi sofrasındamillet aç kaldı”