KKTCde ilerici, çözümden ve barıştan yana görünen bazı kişi ve siyasiler, yaşanan tüm acı deneyimlere ve zamanımızda tanık

KKTCde ilerici, çözümden ve barıştan yana görünen bazı kişi ve siyasiler, yaşanan tüm acı deneyimlere ve zamanımızda tanık  olduğumuz olaylara rağmen,  ideolojik saplantılar ve fobilerinin etkisi altında hareket ederek  ve gerçekleri kavramamakta direniyor.

Örneğin:

Rum tarafının görüşmelerdeki tek hedefinin egemenliklerini kuzeye yaymak olduğu ve bunun dışında varlığımızı Türk ve Müslüman kimliğimizle sürdürmemize olanak verebilecek bir çözümü kabul etmek niyetinde olmadığını;

Rum tarafının tüm isteklerini kabul ederek sağlanacak anlaşmanın, bizi Leymosundaki ve Trakyadaki soydaşlarımızın durumuna düşüreceği, böyle bir çözümün de bizim için kurtuluş değil  felaket olacağını;

Batılı emperyalistler ile ABDnin, zamanla Rum çoğunluk içinde eriyebileceğimizi

düşünerek , Rumların istediği şekildeki birleşmeyi ve federasyonu savunduğunu;

Hiçbir çözüm şeklinin kendi devletimize sahip olmamız ve anavatanın koruması altında bulunmamızdan daha iyi olamayacağını;

Kökümüzü,Türk kimliğimizi, dinimizi inkar etmemiz ve uyduruk Kıbrıslılık kimliği altında Rumlarla birleşmemiz durumunda, zamanla eriyip kaybolacağımızı;

Güneyde ulusal mücadeleye yön veren,ulusal politikaların belirlenmesinde katalizör rol oynayan kilisenin başının, Kıbrıslı diye bir halk bulunmadığını ve Yunanlı olduklarını  açıklamasına rağmen, hala daha Kıbrıslılık kimliği ile birleşmek istemenin yanlış olduğunu;

Solcu görünmek için, anavatan düşmanlığı yapmanın,milletine ve köküne sahip çıkanları  kötülemenin ve Rum yönetimine toz kondurmamanın şart olmadığını;

Solculukla, batılı emperyalist hayranlığının ve dünya dili ile konuşma safsatası ile,onları memnun edecek şekilde hareket etmenin çeliştiğini;

Rum tarafının elindeki en güçlü silahın, nüfus üstünlüğü olduğunu ve nüfusumuzun dörtte bir oranının üzerine çıkmasından korktuğu için,  yıllardan beri bu topraklarda yaşayan soydaşlarımıza vatandaşlık verilmesine karşı çıktığını;

AB ve Rum ile bütünleşmemizin,bize daha iyi yaşam koşulları sağlamayacağını, aksine yaşanan dönemde iflas eden Yunanistan ve diğer üye ülkelerin durumuna düşüreceğini;

Avrupa Birliği, uluslar arası topluluk, BM güvenlik Konseyinin, haksız olduğunu bildiği halde, yine de her koşulda Rumu desteklediğini;

Rum tarafı, olası anlaşmayı aynen 1963teki  gibi bozmak ve federe devlete de tek yanlı el koymak niyetinde olduğu için, bize ayrılma hakkı ve ayrı egemenlik hakkı tanımamakta ısrar  ettiğini;

Rum-Yunan-emperyalistlere yaranmağa çalışmanın, öte yandan da anavatan düşmanlığını körüklemenin çıkarımıza olamayacağını;

 Rum tarafının, olası çözümden sonra egemenliğini KKTC topraklarına yaymak niyetinde olduğu için Türk ordusunun ayrılmasında ısrar ettiğini;

Ekonomik bakımdan bizden çok daha güçlü,nüfus bakımından daha avantajlı, ulusal açıdan birlik, mesleki açıdan daha yeterli ve deneyimli,Rumlarla birleşmemizin, zamanla eriyip kaybolmamıza yol açacağını, anlamamakta ısrar ediyor.

 

Bu hatalı tutum ve davranışları sonucu ,  bir yandan geçmişi bilmeyen gençleri devletimizden ve anavatandan soğumasına sebep olmakta, öte yandan da Rum-Yunan-emperyalist üçlüsünün zamanla teslim olacağımız huşunda umutlandırarak, varlığımızı sürdürmemizi sağlayabilecek bir çözümü engellemektedirler.