Kıbrıs Türk halkı olarak 1974 öncesine göre, her bakımdan
Kıbrıs Türk halkı olarak 1974 öncesine göre, her bakımdan hayal edemeyeceğimiz kadar, çok daha iyi durumdayız. Fakat, henüz ulusal mücadelemizi tamamlamamış olduğumuzun da bilincinde hareket etmeliyiz. Bu nedenle ayni gemide seyahat eden kişiler gibi, genel çıkarlarımızı dikkate almamız ve sorumluluk duygusu içinde hareket etmemiz kaçınılmazdır. Kuşkusuz demokratik hukuk devletinde, herkesin ayni görüşleri paylaşmaması ve farklı davranışlar içinde olması yadırganamaz. Ancak ülkemizin ve halkımızın geleceği ve genel çıkarları söz konusu olduğu durumlarda, birlikte tek vücut olarak hareket etmeliyiz. Kendi ayaklarımız üzerinde durmamızın sağlanması için hazırlanan ekonomik reform programı, anavatandan getirilen suyun kullanılması ve en son olarak da gençlerimize hizmet amaçlı olan Spor koordinasyon ofisi konusunda ortaya konulan davranışlar, genel çıkarlarımızı ve geleceğimizi umursayan herkesi üzmektedir. Çünkü reform programı, kuraklıktan kırılan ülkemize su getirilmesi, gençlere hizmet amacı ile ofis açılmak istenmesi, bize hizmet amaçlı olup, bizim çıkarımızadır. Bize yardımcı olmağa çalışan anavatana teşekkür etmemiz gerekirken; dayanaksız, haksız ve utanç verici gerekçelerle suçlamamız, kötülemeye kalkışmamız, yanlış olması yanında vefasızlık ve utanç verici bir davranıştır. KKTCde bir çok kişi gibi ben de bazı kişilerin, çeşitli nedenlerden dolayı anavatanla aramızı açmayı misyon olarak kabul ettiği görüşündeyim. Ancak anavatan aleyhinde kışkırtılan ve eylemler yaptırılan gençlerin tezgahlanmak istenen oyunun farkında olmadıkları inancındayım. Kıbrısın Yunanistana verilmesini isteyenlerin ,bu amaçlarını gerçekleşebilmek için, Türkiye ile adadaki Türklerin arasını açmak için, yoğun çaba içinde olduğu biliniyor. Fakat Kıbrıs Türkleri arasından herhangi bir kişinin, anavatanla aramızın açmaya çalışması, bunu misyon olarak kabul etmesi, idam fermanımızı desteklemesi anlamındadır. Çünkü anavatanla aramızın açılması ve ülkemiz ile ilişkilerini kesmesi durumunda,tüm halkımız yanında halen anavatan düşmanlığına öncülük edenler de zarara uğrayacaktır. Bu nedenle herkes daha sorumlu, bilinçli hareket etmeli, kendi halkına ve kendi kendine zarar verebileceği hatalı davranışlardan vazgeçmelidir. İçinde bulunduğumuz koşullarda, belki anavatan düşmanlığına öncülük edenler kınanmamakta, ayıplanmamakta, hatta bazı uyanıklar tarafından da ilericilik olarak gösterilerek, alkışlanıp, desteklenmektedir. Fakat, gerçeklerin ilelebet gizlenmesi, olduğundan farklı gösterilmesi mümkün değildir. Özellikle bir halkın ulusal mücadelesinde yaşanan olaylar, sonunda gerçekçi bir şekilde tarihin hanesine kaydedilmektedir. Anavatan ile aramızı açmayı misyon olarak kabul edenler her şeyden önce anavatan sayesinde bugün ayrı, bize ait ve Rumların karışamayacağı bir coğrafyada can ve mal korkusu içinde olmadan yaşamak olanağına sahip olduğumuzu unutmamalı. Rum ve yabancıların Kıbrıs Türk halkının varlığını kabul etmesi, yöneticilerimizi muhatap almasının da, anavatanımızın yanımızda bulunması sayesinde olduğunu dikkate almalı. Anavatanın ülkemizden ayrılması durumunda da, Rum-Yunan ikilisinin derhal egemenliğini kuzeye yayacağı ve bugün sahip olduğumuz her şeyi kaybedeceğimiz bilinmeli. Sonuç olarak anavatan düşmanlığına öncülük edenler, düşünüp yaptıklarının tüm halkımız yanında kendilerinin de çıkarına olmadığını anlayıp insafa gelmeli ve K.Türk halkına daha fazla zarar vermekten vazgeçmeli.