Kıbrıs Adası , tarih boyunca , Ortadoğuya açılmak isteyen

Kıbrıs Adası , tarih boyunca , Ortadoğuya açılmak isteyen  devletler  için   vazgeçilmez  stratejik  ve ticari bir üs olarak görülmüş olup Kıbrıs, Doğu Akdeniz , Ortadoğu  ve Süveyiş Kanalının  kontrolünü sağlayan  stratejik bir adadır. Adayı elinde  bulunduran  güçler,    Kıbrıs adasını   her zaman  amaçları için  kullanmışlardır.

İngiltere 17. yyda topraklarına kattığı  Cebelitarıkta halen varlığını sürdürmektedir. İngiltere için  Kıbrıs da ayni önemi taşımaktadır.Kıbrıs sorunun da  ABD ve İngiltere ise   müştereken  kullandıkları  İngiltere üslerinin varlığının devamına öncelik vermektedirler.

BM Güvenlik Konseyinde alınan 541(1983) ve 550(1984) sayılı kararlarla Güney Kıbrıs Rum Yönetimini  öncelikle  ‘sözde 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti  olarak kabul etmekte ve de  “Kıbrısta tek meşru devlet” ve “tek meşru hükümet” olarak  tanınmaktadır.

Yine Güney Kıbrıs, uluslar arası hukuka ve uluslar arası anlaşmalara rağmen 1 Mayıs 2004 tarihi itibarıyla  ABne tam üye olarak kabul edilmiştir.

Şu çok iyi bilinmelidir ki   Kıbrıs sorunu  BM, AB ABD ve Rusya dahil olmak üzere   kimsenin öncelikli  sorunu değildir.Kıbrıs sorunu, Megali İdeadan  kaynaklanan bir Türk -Yunan sorunudur. Kıbrıs sorunu ayni zamanda Doğu Akdeniz ve Egede hakimiyet sorunudur.

Günümüzde  Yunanistan, Megali-İdeanın Anadolu dışındaki son toprağı olan  Kıbrısı da ele geçirmek için  büyük bir mücadele vermektedir. Yunanlılar iki asırlık klasik stratejilerinde  ve politikalarında hiçbir değişiklik yoktur.Yunanistan daima  Türkiye üzerinde  etkili olan devletleri kullanarak Megali İdea çerçevesindeki hedeflerini  çoğunlukla ele geçirmişler ve topraklarını kat kat  genişletmişlerdir.

Rum-Yunan ikilisi , ABD, İngiltere , BM ve Rusyadan sonra ABni de Kıbrıs sorununa dahil etmeyi başarmışlardır. Rumlar,  AB üyesi devletlerin  birçoğunun politikalarını ,  bireysel ve özel ilişkilerle etkilemektedir.

Nitekim, Yunanlı yazar Faturasın yapmış olduğu değerlendirmesinde “Küçük bir devlet , uluslar arası koşulları ve müttefiklerini kullanarak kendinden kat ve kat üstün olan bir ülkeye  karşı    sıkça zafer kazanma  imkanına  sahiptir. Biz Yunanlılar bu hususta çok şeyler biliyoruz ve başarılıyız da. Yunan devletinin doğuşundan itibaren müttefiklerimizi uygun şekilde  kullanarak  ve büyük devletlerin de desteğini alarak tekrar tekrar sınırlarımızı genişlettik” diyordu.

Kıbrıstaki gerçekleri Dünya kamuoyu çok iyi bilmesine rağmen  Yunan diasporası ve AB   içindeki Yunan Lobisi , o kadar çok etkilidir ki , GKRY ve Yunanistan Kıbrıs sorunu ile ilgili  politikalarında  en küçük bir tavize yanaşmamaktadır.

 Her nedense , dünyanın ve Avrupanın  en güçlü ülkeleri , hak ve hukuka aykırı olsa bile Rum-Yunan ikilisinin istekleri   karşısında  kararlı ve kesin bir duruş içinde olamıyorlar.Merak ediyoruz!... AB, Irkçı GKRYne nasıl göz yumabiliyor?.....

 Kıbrıs politikalarında   GKRY ve Yunanistanı  en çok korkutan ve engelleyen ve de rahatsız eden konu   Kıbrıstaki Türk  askerinin varlığıdır.Türk askeri öyle veya böyle Kıbrıstan çıkarılırsa,   Yunanistan kesinlikle  Egeye de sahip olacaktır.

 1974 yılında Kıbrısta Atlılar, Sandallar ve Muratağa katliamları , İstiklal Savaşında    yapılan  Yunan katliamları  ve Batı Trakyada  Türk azınlığına  karşı uygulanan hukuk ve insanlık dışı uygulamalar  , Türkiyeye  ait olduğu halde 1947de Paris Anlaşmasıyla   12 Adalar tarihi ve coğrafi gerçeklere aykırı olarak  ele geçirilen diğer adalar  var  !...

Neden Türk milleti olarak bunları dile getirmiyoruz ve gün yirmi dört saat Rum-Yunan ikilisinin  Megali İdea hayallerini dinliyoruz.

Gelinen aşamada  Batı Trakyadaki Türk  halkının mal mülk ve de topraklarına yapılanlara bir bakılmalıdır.Batı Trakya Türk Azınlığının  okullarındaki Türk isimleri kaldırılmıştır.  AB hukukuna rağmen Yunanistan hükümeti  , Batı Trakya Türk  Azınlığını yok saymaktadır. Yunanistan, Türk Azınlığının kimliğini reddetmekte ve yok saymaktadır.Yunan hükümeti , Batı Trakyadaki Türk Azınlığına ekonomik ve idari baskılarla   kültürel soykırım uygulamaktadır.

 AB üyesi Yunanistanda Batı Trakyada ve diğer yerleşim birimlerindeki Türk kardeşlerimiz örneğin “Batı Trakya Türk Azınlık Derneği” olarak dahi bir tabela asamıyorlar. Çünkü Tabelada ‘Türk kelimesi yer almaktadır.

Bu ibret verici bir örnektir. Kıbrıs Türk halkı olarak bize verilen vaatlere ve de sözlere inanarak günün birinde Federal Kıbrıs Cumhuriyeti ve/veya Birleşik Kıbrıs  Cumhuriyeti çatısı altında Rumlarla bir araya gelecek olursak bizi bekleyen en somut örnek yukarıda verilmiş olup , Rum çoğunluğu içinde önce azınlık olarak yer alacağız sonra da AB normlarının uygulanmaya başlanmasıyla da osmosis yoluyla bu adada yok olup gideceğiz.

Sonuç olarak;  AB hukuku , uluslar arası Hukuk ve Lozan Anlaşmalarından kaynaklanan haklarımıza kararlılıkla sahip çıkmak durumundayız,..

 Hiç unutulmamalıdır ki  Kıbrıs  kaybedilirse, Kıbrıstan sonra Egedeki Yunan politikası daha da saldırgan duruma geçecektir.

 Kıbrıs Türkiye açısından  Egenin değil, Tüm Akdenizin   anahtarıdır.

 Kıbrıstaki Türk varlığının Girit misali yok olması  halinde  anavatanımız  Türkiye  denizlerle çevrili bir kara ülkesi haline gelecektir…..

 

Kıbrıs,  Türklük dünyası açısından kaybedilmemesi gereken  bir Adadır….