Şubat 1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının siyasi eşitliğine, egemenliğine ve ortaklığına dayalı olarak; Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmalarıyla ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu Rum liderliği Enosis hayalleri nedeniyle kabullenemeyecekti..
21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırıları ile Akritas Planının uygulamaya konulmasının ardından Rum liderliği; Kıbrıs Türk Halkını “meşru Kıbrıs Cumhuriyeti’ne isyan etmekle suçlar ve Kıbrıs Türk Halkını isyan eden ‘azınlık’ olarak tanımlarken Dr. Fazıl Küçük’ü de Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak tanımayacaklarını ilan etmişlerdi. O günde Rum liderliği “Türkler isyandan vazgeçip ‘azınlık’ haklarını kabul etmedikleri sürece affedilmeyeceklerdir” diyordu.
Kıbrıs Türk Halkı TMT etrafında bütünleşerek Anavatanımız Türkiye’ye güvenerek 11 yıl boyunca verdiği mücadelenin sonunda 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın mutluluğunu yaşadı.. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu, Kıbrıs’a barış ve huzur geldi. Yıllarca devam eden görüşme sürecinden bir sonuç alınamaması ve Rum-Yunan ikilisinin Enosis hayalleri içinde yaşamaya devam etmesi ve de uzlaşmaz tutumu sonrası Kıbrıs Türk Halkı self-determinasyon hakkını kullanarak 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan etmiştir..
Hatırlardadır, 24 Nisan 2004 Annan Planı referandumunda Kıbrıs Türk Halkı %65 oranında ‘evet’ derken Rumlar %75 oranında ‘hayır’ demişlerdi. Ama gel gör ki her fırsatta büyük güçler, Kıbrıs Türk Halkına yönelik olarak “Siz, 2004’te Annan Planına ‘evet’ diyerek bağımsız ve egemen devletinizden vazgeçmiştiniz” söylemini dile getirmeye başlayacaklardı..
O günde Annan Planına ‘hayır’ diyen Rumlar, 1 Mayıs 2004 itibarı ile AB’ne üye olarak kabul edilmelerinin ardından “Artık Enosis Engellenemez” hayali ile yaşamaya başlayacaklardı..
Annan Planı Referandumunda ‘hayır’ diyen Rumlar şimdilerde günah keçisi ararken ne yazık ki KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ı suçlamaktadırlar.. Ne yazık ki günümüzde KKTC’nin, bağımsızlığını, egemenliğini savunmak aramızdan bazılarınca da adeta suç olmuştur..
“Kıbrıs Girit Olmasın” adlı kitabında gençlerimize seslenişinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı sayın Rauf R. Denktaş: Gençler, babalarınız, anneleriniz, ablalarınız, dedeleriniz 1955’lerden bu yana can vererek, kan vererek, Kıbrıs’ın Girit misali Yunanistan’a ilhak edilmesini önlediler, Enosis yoluna en aşılmaz engeli, Barış’ın en yıkılmaz temelini, KKTC’ni yerleştirdiler..
…Şimdi, bütün mücadele bu engeli ortadan kaldırmak içindir. Bunun adına “Barış, AB, dünya ile bütünleşme” diyorlar. Gerçekte oynanan oyun Girit dramının son perdesidir..
..“Girit Modeli” nedir biliyor musunuz? Makarios’un; Akritas Planı ile başlattığı mücadeleye “Girit Modeli” adı verdiğini biliyor musunuz? ..
..Referandumda HAYIR oyları ile Rumların, Kıbrıs’a sahip çıkma siyasetlerini sürdürmekte olduklarını ve bundan vazgeçmediklerini, vazgeçmek niyetinde olmadıklarını hala anlamadınız mı? O halde Periodiko dergisinin yazılarına bakınız:
“Giritliler niçin kurtuldular biliyor musunuz? Bir gece hep birlikte ayaklandılar ve Türkleri katlettiler. Bizim elimize de Kıbrıs Türklerini katletmek fırsatı geçti ama liderlerimiz her şeyi berbat ettiler!”.. Niçin? Makarios “Enosis fiilen olmuştur, Kıbrıs Yunanistan’dır” diyerek, meselenin hallini “uzun vade”ye bağladığı için!
..Girit meselesi 69 yılda tamamlandı. Kıbrıs meselesinin 49. Yılındayız. Ayni hedefe doğru hiç şaşmadan, hiç taviz vermeden yürüyorlar!..
..Biliniz: Kilise değişmemiştir!. Makarios’tan bu yana müzakere ettiğim her lider (Kipriyanu, Vasiliyu, Papadopulos) Makarios’un milli siyasetinden zerre kadar ayrılmamışlardır. Makarios’un “milli siyaseti” terörle alıp kaçtığı ve dünyanın da yanına bıraktığı “meşru Kıbrıs Hükümeti” ünvanını Enosis oluncaya kadar korumaktır. Şimdi bu sahte unvan altında elde ettiği AB üyeliğini “dolaylı Enosis” diye adlandırdılar. Kilise uluları 1 Mayıs 2004’te “Enosis Engellenemez artık” diyerek şampanya patlattılar!.. Dünya, tüm hak, hukuk, ahlak ve insanlık kurallarını çiğneyerek bunlara “meşru Kıbrıs Hükümetisiniz; biz Türklerin egemenlik hakkını, devletlerini tanımıyoruz” dediği sürece de Rum-Yunan ikilisi bu Orta Çağ siyasetlerinden vazgeçme ihtiyacını duymayacaklardır..
..Bunları bil ve “Barış , dünya ile bütünleşme, AB” diyerek sen sakın ola kendini kandırma! Atalarının kemiklerini sızlatma! Senden sonra gelecek olan nesilleri, Girit misali, Kıbrıs’ta yok olmaya mahkum etme!..
..Rum’un milli siyaseti vardır. Yüz yıldan fazladır bu siyasetten vazgeçmemiştir. Ayni yolda yürümektedir. 2004’te “Enosis engellenemez artık” diyerek şampanya patlattılar! Dünya, tüm hak, hukuk, ahlak ve insanlık kurallarını çiğneyerek bunlara “meşru Kıbrıs Hükümetisiniz: biz Türklerin egemenlik hakkını, devletini tanımıyoruz” dediği sürece de Rum-Yunan ikilisi bu ortaçağ siyasetlerinden vazgeçme ihtiyacını duymayacaklardır.
Rum’un milli siyaseti vardır. Yüz yıldan fazladır bu siyasetten vazgeçmemiştir. Ayni yolda yürümektedir. 2004’te referanduma HAYIR demişse hata yaptığından değildir; bu milli yoldan ayrılmak gereği duymadığındandır. İşte Kilisenin haykırışı! Bunu kalbine yaz ve Kıbrıs’ta , yeniden 1963-1974 felaketini yaşamak istemiyorsan devletine, egemenliğine, anavatanına dört elle sarıl!..” diyordu. Kaynak: Rauf R. Denktaş , Kıbrıs Girit Olmasın, s.9-10 , Remzi Kitabevi, İstanbul, 2004
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı sayın Rauf R. Denktaş: Değerli gençler!.. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden vazgeçerseniz Girit dramının son sayfasını siz yazmış olacaksınız ve tarih hiç birinizi bağışlamayacaktır” diyordu..
Ne yazık ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, bağımsızlığını, egemenliğini savunmak Türk tarafında bazı kesimlerce suç olurken dün olduğu gibi bugün de Rum Ortodoks Kilisesi Halkına çağrıda bulunarak “mücadelemiz Kıbrıs’ın tümünün kurtarılması için olmalıdır.. Geliniz el ele veriniz. Elenlerin bu adasını Türklerden kurtaralım” diyor…
Sonuç olarak; Kıbrıs’ta dini, dili, kültürü ve ırkı tamamen farklı iki ayrı Halk vardır. Rum liderliğinin Kıbrıs Türk Halkına karşı bakış açısı dünden bugüne hiç ama hiç değişmemiştir.. Megali idea hayalleri içerisinde yaşayan Rum liderliğine göre “Elenlerin Kıbrıs adasında yaşayan bir Türk azınlığı” vardır.
Kıbrıs Türk Halkının ezici bir çoğunluğu bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşatılmasını istiyor; Kıbrıs’ta bağımsız ve egemen iki devletin birbirini karşılıklı olarak tanımasıyla oluşacak siyasi bir çözüm istiyor..
Megali idea hayalleri çerçevesinde Enosis’in gerçekleşmesini başaramayan Rum liderliği 56 yılı aşkın bir süreden beri başaramadığını, silahla yapamadıklarını günümüzde AB yolu ile gerçekleştirmenin yollarını aramaktadırlar..
Rum-Yunan ikilisi 1821 yılından beri Kıbrıs’ta Enosis’i gerçekleştirmek için Batılı devletlerin desteğiyle her yolu denemişlerdir ve de denemeye devam edeceklerdir. Kıbrıs’ta oynanan oyunun adının “Girit oyunu” olduğunu Rum-Yunan ikilisi itiraf etmektedir. Destekçileri de Girit’te olduğu gibi; yine Rusya, İngiltere, Fransa’dır. Buna şimdilerde BM ve ABD de ve diğer büyük güçler de dahil olmuşlardır.
Rum liderliğinin bakış açısı değişmedikçe, Rum liderliği Kıbrıs’taki gerçekleri kabul etmedikçe, KKTC’nin egemen varlığını görmezden geldikçe, bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanımadığı sürece; Rum liderliğinin ve de BM Genel Sekreterinin hedefleri doğrultusunda, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm için yeni bir görüşme süreci asla başlatılmamalıdır..
Bu oyunu bozmanın tek yolu; bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaktır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni güçlendirmektir. Anavatanımız Türkiye ile işbirliği içerisinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasını sağlamak için yola çıkmaktır..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok yaşa…