Rum-Yunan ikilisinin tarihin derinliklerinden gelen Megali-İdea hayalleri çerçevesinde var olan Enosis hedefleri  II. Dünya Savaşı sonrası zirve yapar ve Kıbrıs Adası bir Helen adasıdır der  ve de Enosis’i gerçekleştirmek için harekete geçerken  Kıbrıs Türk halkı da Kıbrıs’ın eski sahibi anavatanımız Türkiye’ye verilmesini isteyecekti.
Nitekim, 28 Kasım 1948’de Ayasofya Meydanı’nda yapılan bu ilk mitingte adanın  dört bir yanından gelen 10 bini aşan Kıbrıs Türk halkına hitap eden konuşmacılar,  Kıbrıs Türk Halkı Ada’nın  İngiltere’nin elinden çıkması durumunda eski ve tabii sahibi Anavatanımız Türkiye’ye ilhakı gerektiğini  savunurken  Kıbrıs’ta barışın ve sükunun bu şekilde sağlanabileceğini ve bunun da en tabii hakları olduğunu Dünya’ya ilan etmişlerdir.
28 Kasım 1948 mitingi, hem Kıbrıs’ta hem de Anavatanımız Türkiye’de  daha sonra yapılacak olan mitinglerin de başlangıcı olmuştur.  Ayrıca 28 Kasım 1958 Mitinginin Liderimiz  Dr. Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş’ın Kıbrıs Türk Halkındaki liderliklerinde de önemli bir rolü olduğu söylenebilir.
28 Kasım 1948 Mitinginin ardından 11.12.1949 Pazar günü saat 10.00’da  yine Lefkoşa’da Ayasofya Mitingi gerçekleşir. Konu ile ilgili olarak  12 Aralık 1949’da Halkın Sesi gazetesindeki Başyazısında  Dr. Fazıl Küçük: 28 Kasım 1948’de olduğu gibi, 11 Aralık 1949 Pazar günü de Kıbrıs’ın her yerinden, en ücra köylerinden tarlasını, çiftini, çubuğunu bırakarak “Rumların ilhak için 15 Ocak’ta yapmayı kararlaştırdıkları plebisiti ret  ve protesto için  düzenlenen mitinge büyüklü küçüklü ve Türk bayraklarıyla donatılmış otomobillerle   ve büyük bir  heyecan içinde geldiğini seyrederken göğsümüz iftiharla kabarıyor ve Türk toplumunun milli  meselelerde vatan borcunu yerine getirmeye karşı duyduğu hassasiyeti bir kere daha takdir ediyorduk” diyordu.
Kıbrıs’ın bir Helenadası olduğunu ileri süren Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea  hayalleri çerçevesinde  Kıbrıs’ın  Yunanistan’a ilhakını  gerçekleştirme adına Rum-Ortodoks  Kilisesinin ada genelinde tüm kiliselerde bir hafta süreyle 15 Ocak 1950’de düzenlediği  Enosis Plebisiti sonuçlarına göre oy kullanan 224747 Rum’un  %96’sı Enosis’e ‘evet’  demişti.
Yine o günde Rum-Yunan ikilisi Enosis’e engel olarak gördükleri Kıbrıs Türk Halkını yok etmeye  çalışırken, Kıbrıs Türk halkı da en zor koşullar altında “ENOSİS’E HAYIR”, “KIBRIS TÜRKTÜR” diyerek büyük bir direniş başlatıyordu.
1950’li yılların ilk yarısında Anavatanımız Türkiye’de 1950’de Kıbrıs Türkleri “Kıbrıs TürktürCemiyeti”ni kurarlar. Ancak ne yazık ki Yunanistan’ı gücendirmeme adına bu dernek Türkiye Cumhuriyeti  Hükümeti tarafından kapatılacaktı!..
İşte o en umutsuz günlerde yaktığı ateşle,  Hürriyet Gazetesi’nde başlattığı kampanya ile 1950’li yılların  başında Kıbrıs’ı ulusal davaya  dönüştüren , Kıbrıs sorununu Türk Kamuoyuna ve Türkiye Hükümetlerine mal eden ve de konunun ulusal bir dava  haline gelmesine büyük destek veren Hürriyet Gazetesi ve bu gazetenin kurucusu Sedat Simavi, Kıbrıs Türk gençliği ile Türkiye’ye giden Kıbrıs heyetlerinin görüşlerine ve Kıbrıs’taki gelişmelere gazetesi Hürriyet’te büyük yer vermiş ve öncelikle Türk gençliğinin Kıbrıs davasına sahip çıkmasına önemli bir katkı koymuştur.
Nitekim, 24 Temmuz 1954’te Türkiye Milli Türk Talebe Federasyonu’nun  toplantısında Kıbrıs Komitesi kurularak sorunun gündemde tutulması amacıyla tüm yurtta yaygın mitinglerin yapılması için örgütlenmeye başlanmıştır. Ayni Federasyon 24 Ağustos 1954’te basın, gençlik ve üniversite temsilcilerinin katıldığı bir kongrede “Kıbrıs TürktürKomitesi”ni kurarken üye sayısı da kısa süre içerinde 200.000’ne ulaşıyordu.
Bu gelişmelerin ardından bütün Türkiye’de ayni isimde birçok komitenin oluştuğu gözlemlenmektedir. Ayrıca İngiltere’de  de bir Kıbrıs Türk’tür Komitesi oluşturulurken, Kıbrıs’ta ise  Dr. Fazıl Küçük’ün başkanı olduğu Milli Parti, adını Kıbrıs Türk’tür Partisi’ne dönüştürmüştür. Böylece Türkiye, İngiltere ve Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk’tür  Komiteleri paralel eylemler, mitingler düzenlemeye  başlamıştır.
Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea hayallerinden kaynaklanan Kıbrıs sorununu anavatanımız Türkiye’nin bilgisine getirmek isteyen Liderimiz Dr. Fazıl Küçük sık sık Ankara’ya giderek Türkiye Dışişleri Bakanı ve de Başbakanı ile görüşmek için günlerce beklemede kalırken Dışişleri Bakanlığında  görevli olan  ressam Cemil Karababa ile tanışma fırsatı bulacaktı. Liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün  konuşmalarından duygulanan ressam Cemil Karababa 1954’te “Kıbrıs Türktür” Tablosunu çizmenin mutluluğunu yaşayacaktı..
Batı Trakya kökenli bir ailenin oğlu olan 1934 Eskişehir doğumlu Cemil Karababa,  Hürriyet gazetesinin yaktığı meşalenin bir sonucu olarak vatana olan aşkı ve milli duygularla Anavatan Türkiye’nin; “Kıbrıs’ın Anahtarı Bendedir” mesajını veren “Kıbrıs Türk’tür”  tablosunu 3 Mart 1954’te çizdi.Cemil Karababa’nın çizdiği bu tablo; coğrafi açıdan Kıbrıs’ın Anadolu’nun bir uzantısı olduğunu, tarihi açıdan Kıbrıs üzerinde Türkiye’nin terk edilemez haklarını bulunduğunu, Kıbrıs Türk halkının Türkiye’ye olan kopmaz  bağlılığı ile  sarsılmaz güvenini ve Kıbrıs  sorununun Türkiyesiz çözülemeyeceğini ifade etmektedir.
O günlerde Hürriyet Gazetesi 50 cm x 35 cm boyutlarında olan  bu tablodan yüz binlerce baskı yaparak ülke sathında, Kıbrıs ve İngiltere’de Türklere dağıtımı sağlanmıştır.  Yine ayni tablonun değişik versiyonları İstanbul Cağaloğlu’nda Hürriyet Gazetesi binasına, Taksim AKM’ye asılmıştır. Yine Mart 1954’te “Kıbrıs Türk’tür” tablosu ile birlikte   “Kıbrıs Türktür” rozetleri çıkmıştı.
1998 Yılında  Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği Girne Merkez  Şube Başkanı olarak  konferans amacıyla katıldığım bir etkinlikte  Ankara’da tanışma şerefine nail olduğum sayın Cemil Karababa “Kıbrıs Türktür” tablosu ile Türklük dünyasına , Türk gençliğine ve  dünyaya önemli mesajlar vermiştir.  Cemil Karababa,  ömür boyu bu eserinin haklı gururunu yaşamıştır. Cemil Karababa’nın bu eserinin  Kıbrıs Türk Halkı arasında ayrı bir yeri vardır.
Cemil Karababa adı, dün olduğu gibi günümüzde de Kıbrıs’ta yaşatılmaya devam edilmektedir. Nitekim, 11 Nisan 1958 tarihinde  doğan  kardeşimin adını babamla birlikte fikir birliği içerisinde evimizde Kıbrıs Türktür Tablosu  yer alan Cemil Karababa’nın adını yaşatmak adına  kardeşimin adını ‘Cemil’  olarak adlandırırken  günümüzde her vesile ile bunun mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz.
Konu tablolar dünden bugüne KKTC’de bir çoğumuzun evinde yerini alması yanında dergilerde ve de takvimlerde  yerini almaya devam etmektedir.
Kıbrıs Türktür Tablosunda Anavatanımız Türkiye: “Kıbrıs’ın Anahtarı Bendedir” diyor.  Bu tablo, coğrafi açıdan Kıbrıs’ın Anadolu’nun bir uzantısı olduğunu, tarihi açıdan Kıbrıs üzerinde Anavatanımız Türkiye’nin inkar edilemez haklarının olduğunu gösterir.Yine bu tablo; Kıbrıs Türk halkının Anavatanımız Türkiye’ye olan bağlılığını,Kıbrıs  meselesinin Türkiyesiz çözümlenemeyeceğini ifade ediyor. Gerçek şu ki; bu tablonun ifade ettiği tarihi gerçekler inkar edilemez.
Yine Kıbrıs Türktür  Tablosunun ; siyah-beyaz ve  120 metre kare  olarak Anıt Kabirde uzun süre dalgalanması sağlanırken   bu yaşananlar  anavatanımız Türkiye’de ve Kıbrıs’ta   büyük bir heyecan yaşatmıştır.1998’de Devlet Sanatçısı ünvanı alan ve bugün Kralların Ressamı olarak tanınan Cemil Karababa, o günlerde bu tablosu ile Türklük dünyasına, Türk gençliğine ve dünyaya önemli mesajlar vermiştir.
Kıbrıs Türk Mücahitler Derneği, bu tabloya 2008 yılı takviminde yer vermiştir.  Yine bu tablo Eylül-Ekim-Kasım-Aralık  2007 tarihli sayısında da  Derginin kapağında yer alırken yine  Sivil Savunma Teşkilat Başkanlığı Dergisinin Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2008 sayısında hasbelkader  benim hazırlamış olduğum metin, iç kapak sayfasında “Kıbrıs Türktür” tablosunun   tarihçesi yer alıyordu.
Cemil Karababa,ömrü boyunca gençliğinin heyecanını içeren bu eserinin haklı gururunu yaşamıştır. Mart 1954’te anavatanımız Türkiye’de ve adamızda Kıbrıs Türk  Halkının ve ona sonsuz destek veren Türk Milletinin  Milli Mücadelesinde  bir dönüm noktası olacaktı.
Bugün ayni heyecanı duyan Kıbrıs Türk halkı ve ona destek veren büyük Türk milleti bu büyük vatanseverine minnet ve şükran duymaktadır.
Atatürk ve Kralların Ressamı Devlet sanatçısı Cemil KARABABA  bugüne kadar  ABD Başkanları John F. Kennedy, Dwight D. Eisenhower, George H. W. Bush (Baba Bush)), George W. Bush (Oğul Bush), Ronald Reagen, Bill ve Hilary Clinton’a ait dev yağlıboya portreleri yapmıştı. Cemil Karababa’ya ait bu eserler bugün, Türk Ressam Cemil KARABABA etiketiyle Beyaz Saray Müzesinde muhafaza  edilmektedir. Keza Karababa, Sovyetler Birliği Başkanı Mihail Gorbaçov’un da yağlı boya portresini yaptı. Kaynak https://cemilkarababa.com/2017/11/abd-rusya-devlet-baskanlarina-cemil-karababa-fircasi/
Ne yazık ki;  Atatürk ve Kralların Ressamı rekortmen Devlet Sanatçısı , ressam Cemil Karababa’yı yaklaşık bir yıl önce kaybettik. Ünlü ressam Cemil Karababa, 23 Mart 2022 günü saat 21.00’de çoklu organ yetmezliği nedeniyle  91 yaşında İzmir Urla Devlet Hastanesi’nde vefat etmiştir.  25 Mart 2022 öğle namazını müteakip Ankara Kocatepe Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Cebeci Mezarlığı’ndaki Aile Kabristanında toprağa verildi.
Atatürk ve Kralların ressamı, Devlet Sanatçısı Cemil Karababa’nın ardından yayınladığı   taziye mesajında  Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı duayen gazeteci Nazmi Bilgin: “Değerli dostumuz, ünlü ressam Cemil Karababa vefat etti. Vefatı ile hepimizi üzüntüye boğan Cemil Karababa, Türk Milletine miras bıraktığı  dev Atatürk Posterleri, Kıbrıs Türk’tür tabloları ve diğer eserleriyle Milli Bayramlarda  yaşamaya devam edecek” dedi.
Allah Rahmet Eylesin. Nurlar İçerisinde Yatsın..
Bu vesileyle bir kez daha, bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda canını ve kanını veren Mücahit halkımızı, Türk Mukavemet Teşkilatı mensuplarını, kahraman Mehmetçiklerimizi ve de adsız kahramanlarımızı saygıyla selamlıyorum..