İzmir’de meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki deprem nedeniyle hayatını kaybeden  kardeşlerimize Tanrı’dan rahmet ve yaralılara acil şifalar dileriz. Tüm İzmirlilere ve Anavatanımız Türkiye’ye geçmiş olsun diyoruz. Dualarımız, Anavatanımız Türkiye içindir,  hayatını kaybedenler, yaralılar  ve  yakınları içindir. Acil şifalar dileriz..
Rum-Yunan ikilisinin Megali-İdea  hayalleri çerçevesinde  Kıbrıs’ta  hayat bulan  Enosis mücadelesi başladığı zaman Rum-Yunan ikilisinin, Rum Ortodoks Kilisesinin  yalnız ve yalnız  tek bir hedefi vardı!.. “Kıbrıslılık” bilinci yaratmak ve bu bilince dayalı olarak Kıbrıs’ta tek bir halk oluşturmaktı!..
Rum liderliğinin  çok iyi bildiği ancak kabullenemediği bir şey vardı!.. Kıbrıs’ta Türklük bilinci  ve şuuru var oldukça Enosis’i gerçekleştirmek mümkün olmayacaktı!..
“Kıbrıs Halkı” gibi bir halk  yaratabilmek için Rum-Yunan ikilisi her yöntemi denedi. Bir ara Kıbrıs Türklerinden “Müslüman Azınlık” olarak bahsederek “Türk” oldukları unutturulmak istenmişti.. Yine bir ara  Kıbrıslı Türkler  ve Kıbrıslı Rumlar ayni soydan geliyor” demeye başlamışlardı.. Ama her şeye rağmen başarılı olamayacaklardı..
Zaten bunun başarılması da mümkün değildi. Çünkü Kıbrıs’ta dini, dili, kültürü, ırkı ve milli duyguları  tamamen iki ayrı halk vardır ve de var olmaya devam edecektir.. Bunlar inkar edilemez gerçeklerdir.
Rum liderliği, Kıbrıs Türk Halkına   kesinlikle  “Kıbrıs Halkı”, “Kıbrıslılık” gibi kavramları benimsetemezdi, Kıbrıs Türk Halkı bunu  asla kabullenemezdi.. Rum liderliği, Rum Ortodoks Kilisesi;  bir yandan Helenizm’den söz ederken diğer yandan  Kıbrıs Türk Halkına   “Kıbrıslılık” kavramını  benimsetmesi mümkün değildi..
17 Eylül  2009 tarihli Volkan Gazetesi’ndeki “Denktaş’ın Gündemi” köşesinde “Geriye Bakış” başlıklı yazısında KKKTC Kurucu Cumhurbaşkanı sayın Rauf R. Denktaş: “…Önümde Cyprus Mail’e gönderdiğim 3 Şubat 1963 tarihli mektubum var. Bir gün önceki gazetede Lahis Zavallis adında bir kişi Londra’da Kıbrıslı Rum öğrencilerin Milli Kuruluşunun Genel Sekreteri olarak yayınladığı  Kıbrıs Milletinden bahsetmişti.  Kendisine Kıbrıs Milleti diye  bir Millet olmadığını, Enosis ve EOKA ortaya çıkıncaya kadar  iki ayrı din ve dilden olmamıza rağmen bir arada kavgasız yaşadığımızı, her şeyin Enosis’i elde etmek için maksatlı olarak altüst edilmek  istediğini yazmışım. 1960’da meydana gelen ortaklık yaşayabilir, yeter ki siz  bu Enosis  davasından  vazgeçmiş olasınız, bizi ortak olarak kabul eder duruma  gelesiniz. 46 yıl sonra  başka bir şey söylendiğini duymadım..” diyordu.
Yine ölümünden önce  yapmış olduğu bir açıklamasında Makarios: “Kıbrıs’ta Tek Bir Halk Yaratma Oyununu Başaramadığını” ifade etmişti..
Maalesef günümüzde “Kıbrıslılık bilinci” yaratıp “Kıbrıs Halkı” oluşturma faaliyetlerine devam ediliyor. Bununla ilgili olarak da çeşitli yöntemler ve stratejiler geliştiriliyor.
Rum-Yunan ikilisi; dünden bugüne  ABD ve AB’nin  denetiminde oluşturulan  fonlardan sağlanan kaynaklarla  oluşturulan “iki toplumlu etkinlikler”le hedeflerine ulaşmak istiyorlar. Ancak başarılı olmaları mümkün değildir. Her şeyden önce  Kıbrıslı olmak başka bir şeydir, Kıbrıslı Türk olmak başka bir şeydir ve de bu konu çok hassas bir konudur. Konuşurken özellikle buna dikkat etmemiz gerekir.
2 Mart 2015 tarihli Volkan Gazetesi’nde “Gerçeklere Bakış” köşesinde , “Kıbrıslı” mı, “Kıbrıslı Türk” mü? Başlıklı yazısında  sayın Aydın Akkurt  “Kıbrıslı olmak coğrafi bir tanımdır. Kimlik olarak ise Kıbrıslı Türk öne çıkmaktadır.” Demişti.
Sosyolog Kudret Akay’ın bir süre önce yayınladığı kamuoyu araştırmasının sonuçlarına göre de Kıbrıs’lı Türkler , kimlik olarak kendilerini “Kıbrıs’lı Türk olarak tanımlamakta ve ‘Türklük’ belirleyici olmaktadır” demişti.
Diğer yandan Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskopos’u II. Hrisostomos, Güney’de yeni bir Kıbrıslılık bilinci yaratılmak istendiğinden şikayetçidir. Başpiskopos II. Hrisostomos , “Biz Helen’iz bundan utanmamalıyız” demişti.  Hatta bir de genelge yayınlayıp bütün kiliselerde okutmuş ve halka “Helen Olmanın Gururunu”  anımsatmış. Kaynak: Gürdal Hüdaoğlu, Kıbrıslılık Yükseliyor, Ada Bölünüyor”.  Haberdar Gazetesi, 8 Şubat 2012; Kaynak: www.haberdarkibris.com/kibrislilik-yukseliyor-ada-bolunuyor-3013yy.htm
Kıbrıslılık kavramı ile bir yere varılamaz. Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türklerin yakınlaşmasını hedefleyen Komünist AKEL Partisinin “Kıbrıslı”  siyaseti ile bir yere varılamaz.
Kıbrıs, her iki halk için ortak bir vatan olabilir, ancak “Kıbrıslılık bilinci” diye bir şey yoktur ve asla  olamaz.  Kıbrıs’ı siyasal ve kültürel bakımdan “Helenizm’in Uzantısı” olarak gören yaklaşımlar kabul edilemez. Kıbrıs Türk Halkı;  Kıbrıs  sorununu  , Helenizm’in milli davası olarak görenlerle neyi paylaşabilir ki?
“Kıbrıslılık” kavramı Yunanlılıkla ayni şeydir. “Kıbrıslılık bilinci”, Kıbrıs Türk Halkının Türklük bilincini unutturmaya yönelik  bir harekettir. “Kıbrıs  Adası Kıbrıslılarındır ve/veya Kıbrıs Kıbrıslılarındır” diyenler vardır. Bu nasıl bir düşünce sistemidir, anlaşılır gibi değil!..
Bir dönem, Rumların hedefi  Kıbrıs adası üzerinde iki halkın yaşadığı gerçeğinden yola çıkarak, Kıbrıslı Rumlarla, Kıbrıslı Türklerin ortaklaşa oluşturdukları ve adı da  “Kıbrıslı” olan bir milletin var  olduğunun sanılmaması ve adada yaşayan Kıbrıslı Türklerin ada üzerinde hiçbir  hakları olmadığını  kafalarına sokmaktı!...
Makarios’a göre Kıbrıslı Rumlar, dünyanın en arı ve en üstün ırkı olan Helen Milletinin bir parçasıydı ve asla Kıbrıslı değillerdi!.. Ancak ayni Makarios , KKTC gerçeğinin dünyada  kabul görmeye başlamasından sonra bir kurtarıcı  olarak “Kıbrıslılık” kavramına dört elle sarılarak müzakerelerin içine “Kıbrıslılık” ve “Kıbrıslı çözüm” kavramını piyasaya sürmeye  başlayacaktı.
Dün olduğu gibi bugün de  Kıbrıs’ta iki Halk arasında ortak bir kimlikten  bahsedilemez. Neticede Kıbrıs Türk Halkı, “Türk’tür”, Rumlar ise kendilerini “Yunan” sayan bir halktır.  
Kıbrıslılık  tanımlaması ile Kıbrıslı Türk tanımlaması tamamen farklı şeylerdir.  Girne’de yaşayan Girne’li, Lefkoşa’da yaşayan Lefkoşa’lı, Mağusa’da yaşayan Mağusa’lı olduğu gibi Kıbrıs’ta yaşayanlar için de ‘Kıbrıslı’ denilebilir.    Bu tanımlamada bir  sorun yoktur. 
Ancak, dış güçler ve  bunlara destek verenler ‘Kıbrıslılık’ adı altında ‘Kıbrıslı Türk’ bilincini yok etmek için   Kıbrıslı diye bir millet  yaratılmak istenmektedir.. Tüm hedefleri Kıbrıs Türk Halkını, Kıbrıslı Türkleri Kıbrıslılaştırarak “Osmosis”  yoluyla eritmek ve Girit  misali yok etmektir.. Silahla başaramadıklarını , “Kıbrıslılık” kavramı ile gerçekleştirmektir.
Sonuç olarak; Rum liderliğinin  Kıbrıs Türk Halkını,  Kıbrıs Türklerini “Türklüğünden” uzaklaştırmak isteme  gayretleri boşunadır. Kıbrıs Türk Halkı bugüne kadar Türklüğünden vazgeçmedi, bundan sonra da asla vazgeçmez ve de vazgeçmeyecektir. Kıbrıs Türk Halkı hiçbir zaman Kıbrıslılık bilinciyle  yola çıkmayacaktır, bu böyle biline..
Kıbrıs Türk Halkı, Rum-Yunan ikilisinin “Kıbrıslılık” oyununa gelmeyecektir. Kıbrıs’ta dini, dili, kültürü ve ırkı tamamen farklı iki ayrı halk  vardır.   Kıbrıs’ta  bayrağı ve marşı tamamen farklı iki ayrı halk vardır, iki ayrı millet vardır ve de Kıbrıs Türk ve Rum Halkları   ebediyete kadar  bu iki ayrı halk, iki ayrı millet olarak kalmaya devam edeceklerdir.
“Kıbrıslı Türk” tanımlamasını  kullandığımız zaman Türk milletinin Kıbrıs’ta yaşayan bir parçasına atıfta bulunmuş oluruz..  “Kıbrıslılık” coğrafi kimliğimiz, “Kıbrıslı Türk” alt kimliğimiz ve “Türklük” ise üst kimliğimizdir.
 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa.. Ne Mutlu Türküm Diyene…