Günümüzde Rum-Yunan ikilisinin hedefi, dün olduğu gibi bugün de  olası bir siyasi çözümle birlikte; özellikle Garanti Antlaşmalarının iptalini ve de  Türk Askerinin adadan çıkmasını  sağlamaktır,  Enosis’e giden yolu açmaktır ve de Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ hakları ile Rum Devletine yamalamaktır, Rumların Kuzeydeki topraklarına geri dönüşünü sağlamaktır.
Rum-Yunan ikilisinin hedefi  federasyon gibi olası bir siyasi çözümle birlikte, Kıbrıs Türk halkını  Rum devletine dönüşen ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamalamaktır ve de bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni  ortadan kaldırmaktır.  Böylesi bir siyasi çözümle birlikte Rumlar öncelikle  Adanın tümünün  egemenliğine sahip çıkmayı hedeflemektedirler.  Böylesi bir siyasi çözümle Rum-Yunan ikilisinin hedefi Kıbrıs Türk halkını Girit misali yok etmektir.
13.11.2022 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan açıklamasında KKTC’nin TDT’ye Gözlemci Üye Kabul Edilmesine tepki gösteren  GKRY Dışişleri Bakanı Kasulidis: “Türkler,  “Eşit Statünün Mümkün Olmadığını” anlamalı diyor..
..Haravgi gazetesindeki, “Kasulidis: KKTC’nin Gözlemcilik Pozisyonu  Olumsuz Bir Gelişme” başlığıyla  yer alan habere göre; Rum Yönetiminin, Türk dili konuşan   Kazakistan ve Özbekistan’a  diplomatik  misyon gönderdiğini ifade eden  Kasulidis, Özbekistan ile  Kazakistan’ın  uluslararası meşruluğu  ihlal etmelerinin  söz konusu olmadığını açıklığa kavuşturacaklarını ileri sürdü..
..Açıklamasında, Kıbrıs’taki BM Barış Gücü (UNFICYP) ile ilgili  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile yapılacak herhangi bir antlaşmayı Rum tarafının kabul etmesinin   söz konusu olmadığını da dile getiren  Yoannis Kasulidis,  Askeri Kuvvetlerin Statüsü Antlaşması’nın  egemen devletlerle  yapıldığının herkes tarafından  kabul edildiğini ve böyle bir anlaşma yapılmasının söz konusu  olmadığını iddia etti..
Gerilere dönüp bakacak olursak; 07.02.2024 tarihli yerel yazılı basınımıza yansıyan haberlere göre İngiliz Yüksek Komiseri Irfan Siddig’in, “Kıbrıslı Türkler müzakerelere dönmek için  Kıbrıslı Rumlardan teşvik istiyor” şeklindeki açıklaması, Güney Kıbrıs’ta tepkiye yol açtı..
..İngiliz Yüksek Komiserinin bu tarz ifadelerden kaçınması gerektiğine işaret eden  GKRY Sözcü Yardımcısı Yannis Andoniyu, Birleşik Krallık gibi ülkelerin ve herkesin yaptığı açıklamalarında oldukça dikkatli olmasını beklediğine işaret etti. Açıklamasında Andoniyu , Kıbrıslı Türklere yönelik önlemlerin  Kıbrıs Türk liderliğine  değil, Kıbrıslı Türk  vatandaşlara   yönelik olduğunu da sözlerine ekledi..
..Şu an  iki kesimli, iki toplumlu, federasyonla ilgili olarak hem Türk tarafı hem de  Kıbrıs Türk tarafınca  kabul edilen çerçevenin  kabul edilip edilmediği konusunda , niyetlerin açıklığa kavuşturulması gereken  bir aşamada bulunduklarını ileri süren Rum müzakereci Menelau, Türk tarafının taahhüdünü yerine getirmesi ve bu  çerçeve içerisinde  geri dönmesi gerektiğini öne sürdü..
Gazeteye göre EDEK Partisi açıklamasında , İngiliz Yüksek Komiserinin  Kathimerini gazetesinde  verdiği  demeçle, İngiltere’nin Kıbrıs sorunundaki şüpheli rolünü  ve Londra’nın Türk tarafı lehindeki açık tutumunu  kanıtladığını iddia etti..
..İngiliz Yüksek Komiserinin esasında Rum tarafından, müzakerelerin  yeniden  başlaması için KKTC’nin  egemen eşitliğinin  tanınmasıyla ilgili kabul edilemez  Türk talebini kabul etmesini ve BM Genel Sekreteri Temsilcisinin de bu yönde hareket etmesini istediği iddiasında  bulunan EDEK, İngiltere’nin  Kıbrıs sorunundaki şüpheli rolünün şimdi ortaya çıkmadığını ve 1960’tan bu yana devam ettiğini iddialarına ekledi. Kaynak: 07 Şubat 2024 tarihli Halkın Sesi Gazetesi s.7
Ama ne yazık ki, aramızda hala daha 15 Kasım 1983’te ilan edilen  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunu ve tanınma yolunda ilerleyişini kabullenemeyenler vardır, ‘sözde’ Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında ‘azınlık’ hakları ile Rumlarla bir arada yaşamayı hedefleyenler  vardır!..
Gerilere dönüp baktığımızda 18 Temmuz 2023 tarihli “İki Devlet” Hayali BM’den Bir ‘Şamar’ Daha Yedi başlıklı makalesinde sayın Hasan Kahvecioğlu “Dünya , Elbette KKTC Diye Bir Yapıyı Tanımadı, Tanımıyor ve Tanımayacaktır” diyor.  Makalesinde Hasan Kahvecioğlu: BM bizim  “Eşit Egemenliğimizi ve uluslararası statümüzü”  tanısın diyorsunuz boyunuza posunuza bakmadan 200’e yakın devletin örgütüne “Ayar” vermeye kalkıyorsunuz” diyor!..
..Makalesinde sayın Hasan Kahvecioğlu Birleşmiş Milletler mevcut ‘tezlerini’ terk etsin, Tatar’ın, Zorlu Töre’nin , Ertuğruloğlu’nun bağnazlıklarına Kulak versin istiyorsunuz. Tatar gibi, Zorlu gibi, Ertuğruloğlu gibi politikacılar, “zart zurt” diyerek , efelenerek BM’e ve dünyaya meydan okuyacaklar, BRT ise bunların  hezeyanlarını sabah akşam topluma sunacak ve tabii sesleri Sarayönü’nden ileriye gidemeyecek” diyordu.. Yazık hem de çoookkk yazık !..Kullanılan ifadelere bakınız!..
Aramızdan bazıları çok iyi bilmelidirler ki, Kıbrıs’ta siyasi bir çözüm adına  Kıbrıs Türk Halkının egemen ve siyasi eşitlik hakları Rumlara asla teslim edilmeyecektir. Kıbrıs’ta adil ve kalıcı ve de sürdürülebilir bir siyasi çözüm bağımsız ve egemen iki devlet esasında gerçekleşebilir.  Rumlarla bir arada yaşamak isteyenlere inat! bunu her vesileyle dile getirmeye devam etmeliyiz.
Adada mevcut olan gerçekler vardır. Bu gerçekleri BM ve diğer büyük güçler  görmezden gelemezler, görmezden gelmemelidirler.. Kıbrıs’ta bağımsız ve egemen iki devlet gerçeği kabul edilmeli ve de  her vesileyle tanıması yönünde adımlar atılmalıdır. Kıbrıs’ta Federasyon gibi bir siyasi çözümü düşünmek  bile söz konusu değildir. Kıbrıs’ta siyasi çözüm için Federasyon müzakerelerine bazıları öyle istediği için devam edilemez ve de devam  edilmeyecektir.
Gerçek şu ki; 20.07.2023 tarihinde, BM kürsüsünden dünyaya yaptığı çağrıda  TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,   “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini Bir An Önce Tanıyınız” demişti.
Geriye dönüp bakacak olursak; 27-29 Nisan 2021 tarihleri arasında BM Genel Sekreteri Guterres’in ev sahipliğinde İsviçre’nin Cenevre kentinde yapılan garantör ülkelerin  (Türkiye, Yunanistan ve İngiltere) de katıldığı Kıbrıs konulu gayrı resmi 5+BM Konferansı öncesi, Guterres’in taraflara yolladığı davet mektubunda yer alan “ Yaratıcı Fikirlerle Geliniz” çağrısında bulunmuştu.
Bu çağrıyı da dikkate alan  KKTC  Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar’ın  Kıbrıs’ta kalıcı bir siyasi çözüm adına sunduğu 6 maddelik öneri gündeme  damgasını vurmuştu.
..Önerinin ilk maddesinde , Kıbrıslı Türkler ve Rumların eşit uluslararası statüsünün ve egemen eşitliğinin güvence altına alındığı bir kararın BM  Güvenlik Konseyi’nde kabul edilmesi için Genel Sekreter’e inisiyatif alma çağrısı yer aldı.
..Böyle bir kararın mevcut iki devlet arasında iş birliğine dayalı bir ilişki kurulması için yeni bir temel oluşturacağı da öneride belirtilirken tarafların ‘Egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün’ sağlanmasıyla BM himayesinde , “sonuç odaklı” ve “Belli bir zaman aralığına dayalı” müzakerelere başlanabileceği de belirtildi.
..Türkiye ve KKTC, on yıllardır müzakere edilen ve sonuç alınamayan federasyon modeli yerine, Ada’nın ve çağın gerçeklerine uygun, mevcut iki devletin devamını ve resmi  statüye ulaşmasını sağlayacak önerisini Cenevre’de masaya getirmiş oldu..
..Buna karşılık Rum kesimi ise 2017’de sonuçsuz kalan Crans Montana’daki Konferansın kaldığı yerden devam etmesi yönünde bir öneriyle masaya geldi. Crans Montana’da 2017’de kurulan müzakere masasının Rum kesimi tarafından devrilmesi de göz önüne alındığında, Rum kesiminin Cenevre’ye hazırlıksız geldiği ve mevcut statükonun devamından yana olduğu açık şekilde  görüldü.  Kaynak: https://www.trtavaz.com.tr/haber/tur/avrasyadan/kktc-2021de-ilk-kez-iki-devletli--cozum-modelini-muzakere-masasina-getirdi-/61cd712501a30a1e5
O günde KKTC Cumhurbaşkanı sayın Ersin Tatar; 1968’de Türk Cemaat Meclisi Başkanı Rauf R. Denktaş ve Klerides arasında başlayan Federasyon odaklı görüşme süreci uzun yıllar devam eden ve başarısızlıkla sona ermesinin ardından gelinen noktada sayın Ersin Tatar yeni bir süreç başlatmak isteyecek ancak Rum-Yunan ikilisi bu sürece olumsuz tavır takınacaktı..
Nitekim, anavatanımız Türkiye’nin desteğinde; 11 Kasım 2022’de Türk Devletleri Teşkilatına Gözlemci üye olarak kabul edilen bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 28.04. 2023’te Türk Devletleri Asamblesi  (TÜRKPA)’nın 12. Genel Kurulunda  oy birliği ile alınan kararla “Gözlemci Üye”   olarak kabul edilecekti.
14 Temmuz 2023 tarihli Kıbrıs gazetesinde Erdoğan , Boşuna Mı “Dünya Beşten Büyüktür Der” başlıklı  makalesinde sayın Akay Cemal, iğnesi bozulmuş kırık plak gibi “İki Bölgeli, İki Toplumlu Federal Çözüm” isimli şarkıyı habire çalıyorlar. Buna bir de Rum liderliğinin isteği üzerine “Yeniden Birleşme” şarkısını eklediler. Sanki bu toplum eskiden birleşikti de , zorla ayırttılar gibi bir izlenim yaratmaya çalışıyorlar. Halbuki bunun aslı astarı yok..
..Bu adada iki toplum “Kıbrıs Cumhuriyeti” çatısı altında 1960 yılında birleşmiştir. Birleşme 21 Aralık 1963’te  Türk ortağın Kıbrıs Cumhuriyetinden silah zoru ile atılmasıyla son buldu. Birleşme bir daha da olmadı. O bakımdan “Yeniden Birleşme  masalını kimse yutmaz” diyordu. Gelinen noktada BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs  konusunda  taraflara “İki toplumlu , İki Bölgeli Federal Çözüm” önerisini de iğnesi bozulan bir kırık plağa benzedi.
Gerilere dönüp bakacak olursak;  siyasi çözüme giden yolda Kıbrıs Türk tarafı  Rum tarafı ile siyasi görüşmelere nasıl başlanabileceğini  22 Haziran 2023 tarihli Kıbrıs gazetesinde yer alan açıklamasında KKTC Cumhurbaşkanı Danışmanı sayın Ergün Olgun: “Egemen Eşitliğimizle Eşit Uluslararası Statümüz Rumlarca  Teyit Edilmelidir” diyordu.
Konu ile ilgili açıklamasında sayın Ergün Olgun:  “Eşitlik Eşit Hak, Eşit Statü ve Eşit Fırsat anlamını taşır.  Bu da işgal edilerek 100’de yüz bir Rum devletine dönüştürülen “Kıbrıs Cumhuriyeti”  karşısında Kıbrıs Türk halkının kendi geleceğini tayin hakkını kullanarak kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemenlik dahil,  Rum devleti ile eşit hak ve statüye sahip olmasını gerektirir. Egemen Eşitlik ve Eşit Uluslararası Statü zemininde başlayacak bir müzakerenin amacı ancak Kıbrıs’ta mevcut iki devlet arasında nasıl bir işbirliği ilişkisi geliştirilebileceği olabilir” dedi.
Sonuç olarak; sayın Ergün Olgun;  “Eğer Rum Tarafı Kıbrıs Türk Halkının Egemen Eşitliği ile Eşit Uluslararası Statüsünü Kabullendiğini” söylerse iki taraf arasında görüşmeler başlayabilir demiştir.
Kıbrıs Türk halkına düşen görev bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yaşatma ve tanınmasını sağlamaktır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..