KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar, bir süre önce BM Genel Sekreteri’nin kendisine gönderdiği mektuba verdiği yanıtta, sürdürülebilir bir uzlaşı için bölgede hüküm süren yeni koşullar ışığında, iki taraf arasında eşit uluslararası statüye sahip iki egemen devlete dayalı bir işbirliği ilişkisi kurulmasını amaçladıklarını vurgulamıştı. Sn. Tatar, BM Genel Sekreteri’nin egemen eşitlik ve iki devlete dayalı işbirliği formülüne açık fikirlilikle yaklaşmasını ve Rum tarafını da bu konuda ikna etmeye yardımcı olmasını istemişti. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu KKTC politikasına tam destek vermesi de çok önemli bir gerçek. Kısacası, KKTC Devleti ve halkının ne istediği ortada. KKTC Devleti ve halkının çoğunluğunun bu politikanın devamında kararlı olmasına rağmen, bugün hâla yıllar boyu “Kıbrıs Sorunu” “müzakerelerinde, Rumların uzlaşmaz politikaları nedeniyle hiçbir sonuca ulaştırılamayan “federasyon çözümü”nü isteyen bir kesim var KKTC’de... Dıştan bakıldığı zaman birlik olamayan bir görüntü çıkıyor ortaya. Bu birlik olamayan KKTC halkı görüntüsüne rağmen, bugünkü KKTC politikasının, KKTC tanınıncaya kadar devam edeceğini de söyleyebiliriz. Kurucu Cumhurbaşkanı Merhum R. R. Denktaş’ın 1983’de de birlik olamayan Kıbrıs Türk halkını birleştirici politikasıyla ve sonunda Meclis’in oybirliğiyle aldığı kararla KKTC’nin bağımsızlığını ilan ettirdiğini vurgulamadan geçemeyeceğim. Demek ki bu halk ve halkı temsil eden vekiller birlik olabiliyormuş...
Bugünkü durumda Rumların politikasına bakalım. Rumların ısrarla federasyon çözümü istemelerinin nedeni, böyle bir çözümün KKTC Devletini ortadan kaldıracak tek çözüm olacağına inanmalarından kaynaklanmaktadır. Evet, Rumların birinci ve en önemli hedefi KKTC Devleti’nin şu veya bu şekilde ortadan kalkmasıdır. Sanırım Rumların bu politikasını bilmeyen, okumayan, anlamayan kalmamıştır. BM Genel Sekreteri Sn. Guterres’in, “Taraflar sorunu kararlılıkla çözmek için yeniden irade göstermezlerse sahada dönüşü olmayan değişiklikler olabilir.” sözlerini Rumlara bir uyarı olarak okumak olası. BM Genel Sekretreri’nin, çıkmazdan çıkmak için çözüm şekli sunana değil, çıkmazın çıkmaz olarak kalmasında ısrar eden tarafa bu uyarıyı yapmıştır görüşü yaygınlaşmıştır bile...
KKTC kendi politikasını kararlılıkla sürdürmeye devam ederse sonunda istediğini elde edecektir. AB için de kısa bir not düşelim. Bu kuruluş, kendi üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti’ne, yani Rumlara tam destek vermeye devam edecektir. BM, AB’nin Kıbrıs İyi Niyet Misyonuna bir temsilci ataması ve AB’nin süreçte aktif rol almasından söz etmiş. Böyle bir gelişme eğer gerçekleşirse kısır döngünün ve çıkmazın aynen kalmasından başka hiçbir işe yaramaz. Bunu da şimdiden bilelim...