Kıbrıs Türk halkını silah gücü ile yok edemeyen ve Kıbrısı Yunanistana bağlayamayan Rum-Yunan-emperyalist üçlüsünün, halen kaleyi içten çökerterek amaçlarına ulaşmaya çalıştığı görüşündeyim.

...

Kıbrıs Türk halkını silah gücü ile yok edemeyen ve Kıbrısı Yunanistana bağlayamayan Rum-Yunan-emperyalist üçlüsünün, halen kaleyi içten çökerterek amaçlarına ulaşmaya çalıştığı görüşündeyim.

Güneyde aile ocağından başlanarak, okullarda, askeri kışlada ve kilisede Rum gençlerine Yunan milliyetçiliği ve Türk düşmanlığı aşılandığı inkar edilemeyen bir gerçektir.   Hal böyle iken iki toplumun yakınlaştırılması için, sanki KKTCde Rum düşmanlığı ile yetiştiriliyormuş gibi çocuklarımıza tek yanlı barış kültürü aşılanması kampanyaları düzenleniyor;

Rum gençlerin aşırı milliyetçi yetiştirilmesine karşın, KKTCde çocuklarımıza tek yanlı Rum dostluğu aşılanmak istenmesi hangi amaca hizmet eder?

Okullarda okutulan tarih kitaplarının değiştirilmesi ve Rum-Yunan tarafının 1950 li yıllardan başlayarak  1974e kadar Türk halkına karşı işlediği insanlık dışı suçların yeni nesil tarafından öğrenilmesinin engellenmek istenmesinin amacı nedir?

Uzun vadeli çıkarlarımız bakımından Rum-Yunan -emperyalist üçlüsünün niyet ve amaçlarını bilerek hareket etmek, risk altına sokulmaktan kaçınmak, tedbirli olmak daha akıllıca davranış biçimi değil mi?

Atalarımızın Anadoludan geldiğinin ve oradaki soydaşlarımız gibi Türk ve Müslüman olduğumuzun bilinmesine karşın, halkımıza Kıbrıslılık kimliğinin benimsettirilmesi amacı ile sürdürülen yoğun kampanyalar  tesadüfi mi?

KKTCde Rum-Yunan-emperyalist sempatizanı-işbirlikçisi  olarak tanımlanan kesimin,  halkımızı kökünden ve  anavatanından koparmak için sürdürdüğü yoğun suçlama, kötüleme kampanyaların bilinçli olmadığı kabul edilebilir mi?

Halkımızın tümüne yakınının Müslüman olduğunun bilinmesine karşın, bazı kişilerin ülkemizde yeni cami yapılmasını kötülemesi, öte yandan da yabancı din misyonerlerinin faaliyetlerini göz ardı etmesi, iyi niyetli davranış biçimi olarak görülebilir mi?

Ana dilimizin Türkiye Türkçesi olduğunun bilinmesine karşın, son zamanlarda bazı kişilerin öncülüğünde dilimize bulaşan yabancı sözcükleri ön plana çıkarması  ve bozuk konuşmaların da Kıbrıs Türkçesi olarak kabul ettirilmesine çalışılması tesadüfi mi?

Tüm Müslüman ülkelerdeki sağlık kuruluşlarında Kızılay sembolü kullanılmasına karşın, son zamanlarda bazı eczanelerde Hristiyan ülkelerde olduğu gibi Kızılhaç ambleminin kullanılması haklı kuşkulara sebep olmuyor mu?

Kısaca, son yıllarda halkımızın dilinden , dininden, ulusal kimliğinden, anavatanından koparılması ve uyduruk Kıbrıslılık kimliğini benimsemesinin sağlanması amacı ile sürdürülen yoğun kampanyalar, tam da Peyami Safanın aşağıdaki öz deyişini akla getirmiyor mu?

‘Bir ulusu yok etmek isterseniz,

askeri istilaya lüzum yoktur.

Tarihini unutturmak, dilini bozmak,

Dininden soğutmak ,

Dolayısıyla manevi değerlerini, ahlakını yozlaştırmak kafidir.

Kuşkusuz geçmişe bağlanıp kalmamız, bize karşı işledikleri suçlar nedeniyle Rumlara karşı ilelebet kin beslememiz ve onlarla bu küçük adada dostça, işbirliği içinde yaşamaktan kaçınmamız doğru olmaması bir yana her iki halkın da çıkarına değildir.

 

Ancak sırf Rumlarla birleşmek amacı ile benliğimizi, kimliğimizi inkar etmemiz ve gençlerimizi ulusal kimliğinden uzaklaştırmamız isabetli ve onurlu bir davranış biçimi değildir.