Yakın geçmişe dönüp bakacak olursak Kıbrıs Postasına özel açıklamalarda bulunan ve de 06.03.2024 tarihli internet ortamında yer alan açıklamasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat, Türk tarafında çözüme gidebilecek bir irade olmadığını kaydetti.
Anavatanımız Türkiye’nin Kıbrıs sorununa olan yaklaşımını da değerlendiren sayın Mehmet Ali Talat “Son Dönemlerde İse Tam Bir Fiyasko” dedi. KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türk tarafının Kıbrıs sorununun çözümü noktasında ortaya koyduğu iki ayrı devlet modelinin hayata geçmesinin mümkün olmadığını, hala tek alternatifin Federal çözüm olduğunu kaydetti..
.. Uğruna ölünecek tek davanın ‘Kıbrıs Sorununun Çözümü’ olduğuna dikkat çeken KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, şimdilerde ise Türkiye’nin Kıbrıs sorununa olan yaklaşımını “Tam Fiyasko” olarak değerlendirdi ve de “Türk tarafında çözüme gidebilecek bir irade yok” dedi. Yazık Hem De Çok Yazık!..
..KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Talat, ilk etapta, Nisan 2004’te adanın Kuzey ve Güney’inde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan ve Türk tarafından %64.91 oranında kabul gördüğü halde Rum oylarının %75.38’i ret olduğundan hayata geçirilemeyen Annan Planı’nı değerlendirdi..
..Annan Planı’nın Kıbrıs sorununu bütünlüklü olarak çözecek ve yeni devletin yapılarını oluşturacak bir plan olduğuna dikkat çeken sayın Mehmet Ali Talat “Plan kapsamında önce bir geçici hükümet olacaktı. Öngörülen hükümet modelleri gündeme gelecekti. Annan Planı’nın temel unsurları uzun yıllardır süren Kıbrıs sorununun geldiği noktayı temsil ediyordu” dedi..
.. Annan Planı’nın, sonraki süreçler için referans olduğuna vurgu yaparak “Rum tarafı reddetse de bu plan kalıcıdır. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) mülkiyetle ilgili verdiği kararda Annan Planı’ndaki temeller değerlendirildi” ifadelerini kullanan KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Talat, Annan Planı üzerinde çok uzun çalışılmış bir plan olduğunu, Rum tarafının daha fazla olmakla birlikte iki tarafın da bu planın hazırlanma aşamasında katkılarda bulunduğunu söyleyen sayın Mehmet Ali Talat “Bu uğraşların sonunda ise bütünlüklü ve iyi bir plan ortaya çıkmıştı” diye konuştu..
..KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Talat, Kıbrıs sorununun çözümü için uygulanan modelleri de değerlendirdi. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin birçok kararında federasyonun temel özelliklerini anlatan unsurlar olduğunu belirten sayın Talat “Örneğin siyasi eşitliğin de tanımı da yapılmıştır. Kararda, sayısal eşitliğe değil, her iki tarafın da etkin katılımına dikkat çekildi” dedi..
..Annan Planı döneminde Rum tarafının federasyonu prensip olarak kabul ettiğini belirten sayın Mehmet A. Talat “Fakat pek de taraftar olmadıklarını referandumla ortaya koydular. Benim, dönemimden sonra üçüncü Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ve dördüncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da federasyonu görüştü. Fakat 2017’de Crans Montana’da sonuç alınamayınca görüşmeler de bitti” açıklamasında bulundu..
Bu noktada söylenecek çookkk şey vardır. KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali Talat ; Rum-Yunan ikilisinin sabahın erken saatlerinde 03.30’da Crans Montana görüşme sürecini terk ettiklerini neden vurgulamıyor?
Gerçek şu ki; o günde sabahın erken saatlerinde saat 03.30’da Rum-Yunan ikilisi Crans Montana Konferansını terk etmelerinin ardından sabah 09.00’ da basına yaptığı açıklamada KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı: “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” derken Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Federasyon Görüşme Süreci Bir Daha Başlamamak Üzere Sona ermiştir” demişti.
Anavatanımız Türkiye o günde ne yapacaktı ki? Rum-Yunan ikilisinin istediği şartlarda ve ortamda görüşme masasına asla oturulamaz ve de oturulmamalıdır..
Federasyonu bile kabul etmeyen Rum tarafının ayrı devleti kabul etmesinin mümkün olmadığına vurgu yapan sayın Mehmet A. Talat “İki devletli çözüm mümkün olmadığı için hala tek alternatif federasyon gibi görünüyor. İfadelerini kullandı. Sayın Talat, federasyonun uğruna ölünecek bir dava olmadığını ifade ederek “Uğruna öleceğimiz tek dava Kıbrıs sorununun çözümüdür. Bizim hedefimiz Kıbrıs Türkü’nü dünya ile bütünleştirmektir. Varsa başka yol, o da bir çözümdür” diye konuştu..
..KKTC’nin tanınması yönündeki çağrıları da değinen sayın Mehmet A. Talat “KKTC’yi 2-3 devlet tanıdığında ne olacak ki? Bizim hedefimiz 3 devletin bizi tanıması olmamalıdır. Bize avantajlar getirmeyecek devletlerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanımasının fazla bir önemi yok” açıklamasında bulundu.
Rum liderliğinin hedefi; dün olduğu gibi bugün de Kıbrıs’ta olası bir siyasi çözümle birlikte Garanti Antlaşmaları İptal Edilmeli Türk Askeri Adadan Gitmeli, Kıbrıs Türkleri ‘Azınlık’ Haklarına Razı Olmalıdır derken hedefleri Kıbrıs Türk halkını Girit misali yok etmektir. Kıbrıs Türk halkı asla bu oyuna gelmeyecektir. Rum-Yunan ikilisi kabul etse de etmese de Kıbrıs’ta tek adil ve kalıcı çözüm iki devletli çözümdür.
Gerçek şu ki; 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini, Garanti Anlaşmaları çerçevesinde adada bulunan Yunan Askeri Alayı desteğinde 21 Aralık 1963 silahlı saldırıları ile yıkan Rum liderliğidir. Yıllarca devam eden görüşme sürecinden olumlu bir sonuç alınamadı.
15 Temmuz 1974’te Yunan Cuntası desteğinde Makarios’a karşı düzenlenen darbenin esas nedeni Kıbrıs’ı Elen adası yapmaktı. Nitekim darbeden sağ kurtularak İngiliz askerleri tarafından adadan çıkması sağlanan Makarios BM Güvenlik Konseyi’nde yapmış olduğu konuşmasında Kıbrıs’ta Türklerin de hayatları tehlikededir. Müdahale ediniz demesinin ardından anavatanımız Türkiye’nin gerçekleştirmiş olduğu 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’ta iki bölgelilik oluştu.
Yıllarca devam eden görüşme sürecinden olumlu bir sonuç alınamamasının ardından 15 Kasım 1983’te bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi. Buna rağmen yine de Kıbrıs’ta siyasi çözüm adına görüşme süreci aralıklarla devam edildi. Gerçek şu ki; yıllarca devam eden Federasyon görüşmeleri Rumların Enosis’e giden yolu açmak istemeleri nedeniyle başarılı olamadı. Federasyon çözüm modelinin tarihe karıştığı kabul edilmelidir..
Sonuç olarak; Rum tarafı bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Cumhuriyetinden asla vazgeçmeyecek ve de tanınmasını sağlayacaktır. YARIN DEVAM EDECEK..