Hani “kasap et derdinde koyun can derdinde” derler ya işte böylesi bir ortamın içine çekildiğimizi hissediyorum. Keşke Cumhurbaşkanlığı seçimlerini altı ay değil, bir ya da iki yıl erteleseymişiz.
Başbakan Ersin Tatarın samimiyetinden zerre kadar kuşkum yok!
Henüz politikaya adım atmadığı, köy, köy gezip televizyonculuk yaptığı günlerden bildiğim Ersin Tatar duygusal yanı ağır basan biri. UBP Genel Başkanlığına geldiği günden beri yanına topladığı, ya da yanında bulduğu kimseler tarafından yanlışa yönlendiriliyor, ya da yapılan yanlışlar ona mal ediliyor!
Yakın akrabalarımdan Üniversite öğrencisi kızımız Türkiye de okuduğu şehirde mahsur kalmış. Okulu dağılmış bir başına kalmış, on dört gün karantinayı göze almış ailesinin yanına KKTC ye gelmek istiyor.
Anne, baba birkaç akşam önce Türkiye den adaya bir uçak kalkacağını ve aynı konumdaki öğrencileri getireceğini öğreniyorlar. Sağa, sola baş vuruyorlar sonuç alamayınca da doğrudan Başbakanın kapısını çalıyorlar.
Başbakanın sahi, yalan böyle bir uçak kalkacağından haberi yok !
Çaresiz kalan çocuk, dünya kadar insanın arasında Korona tehlikesine açık bir şekilde otobüsle yola çıkıyor, önce Mersine geliyor, oradan da Silifke Taş ucuna ve oradan da perişan bir vaziyette adaya vasıl oluyor. Şimdi karantina günlerinin dolmasını bekliyor!
Sonra ne oluyor bilir misiniz?
Aynı akşam o yapılmayacağı söylenen uçak seferi kim bilir kimlerin marifeti ve puan toplama gayreti içinde gece yarısına yakın saatlerde Türkiye den havalanıp belli kesimlerin çocuklarını adaya getiriyor!
Bu hazmı oldukça zor bir durum değil mi?
Elinde olanağı bulunan, Korona virüsü maskesi altında siyaset yapıyor.
Başbakanlıkta değerli isimlerden bir “Bilim Kurulu” oluşturulmuş. Aralarında Kıbrıs Türkü için bir şans olan Suat Günsel Hastanesi Göğüs Hastalıkları kliniğinden ProfDr Füsun Yıldız hanım gibi çok değerli konusunun uzmanı kimseler de var.
Akabinde Cumhurbaşkanlığında siyasal görüşlerin kısmen bile olsa örtüştüğü eski Sağlık Bakanlarından ve aynı konumda ki emekli Baş hekimlerden bir danışma kurulu daha oluşturuldu.
Bu kurulların amacı belli ki Cumhurbaşkanına ve Başbakana görüş vermek.
KKTC gibi küçük ölçekli bir ülkede bu kurullar birleştirilip tek bir elden görüş vermesi, siyasetin arkasına saklanarak bölük, pörçük, birbirinden kopuk işlere gidilmemesi en ideali olan değilmiydi?
Her ne kadar konusunun uzmanı kimselerin masa başında vereceği görüşlere büyük ihtiyaç duyulmasının yanında, krizin önlenmesindeki en büyük eksiğimiz sahada iş görebilecek, krizi gerçek anlamda mahallide yönetebilecek bir yapının oluşturulmaması!
Bu güne kadar Korona testi yapılanların sayısı 1021 buna mukabil gözetim altında tutulan kişi sayısı 866.
Tedavi gören 62, kişi bunlardan beşinin durumu ağır ve nihayet hayatını kaybeden bir kişi.
Bu rakamlar bizimkisi gibi küçük ölçekli bir ülkede hatırı sayılır kabarıktaki rakamlar.
En küçük kuşkuyu ortadan kaldıracak sıklıkta testlerin yapılması, bölgesel vakalara anında müdahale edebilecek ekiplerin oluşturulması, sokağa çıkma yasağı uygulanan mahallerdeki vatandaşların elzem ihtiyaçlarının karşılanması, sokağa çıkması tehlikeli yaş sınırı taşıyan vatandaşların elzem ihtiyaçlarını karşılayacak birimlerin oluşturulması en kısa zamanda hayata geçirilmelidir.
Kimseleri ahmak yerine koymayın, Korona maskesi altında siyasete tevessül edildiğini bu halk anlar, bu halk bilir. Sahnelere oynamanın bedeli bilinsin ki bu toplum için ağır olur.