Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, 26 Nisan 2015’te gerçekleşen 2. Turda KKTC Cumhurbaşkanı seçilen sayın Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs sorunu ile ilgili müzakerelerin yeniden başlanması için gösterdiği büyük çabanın etkisiyle KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ve GKRY lideri Anastasiadis; 11 Mayıs akşamı Lefkoşa’da ara bölgede Ledra Palace Otel’de BM Genel Sekreteri Özel Danışmanı Espen Bart Eide’nin ev sahipliğindeki akşam yemeğinde bir araya gelirken; 7 Ekim 2014’ten beri askıda olan toplumlararası müzakere süreci 15 Mayıs 2015’te yeniden başlayacaktı..
Sayın Akıncı KKTC Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin ardından 23 Mayıs’ta GKRY Başkanı Nikos Anastasiadis ile Lefkoşa’da Türk tarafında Arasta’yı gezdiler, Büyük Han’da Türk kahvesi içerken ayni gün Rum tarafında Uzun Yol’u gezdiler ve orada Zivaniya içtiler. Her iki lider yaptıkları bu gezide her iki tarafta hedeflerinin Kıbrıs sorununu en yakın zamanda çözmek olduğunu yeniden vurguladılar..
Yine her iki lider, 8 Haziran 2015’te Limasol’da Lefkoşa Belediye Tiyatrosunun sahnelediği “Kıbrıs, Rumca Küstüm, Türkçe Kırıldım” oyununu birlikte izlediler ve ilerleyen günlerde daha bazı etkinlikleri paylaştılar..
3 Aralık 2015 tarihli Kıbrıs Gazetesi’nin 17. Sayfasında büyük puntolarla yer alan haberde sayın Akıncı’nın: “ Çözümü Biz Yaratacağız ve Yaşatacağız” sözleri yer alıyordu.. O günde parametrelerin belli olduğunu söyleyen ve iki kesimli, iki toplumlu federatif sisteme işaret eden sayın Akıncı: “Bunun altını doldura doldura ilerliyoruz. Ben bir çıkış yolu bulabileceğimize dair umutluyum” diyordu… Kıbrıs sorununu çözme zamanının geldiğini vurgulayan sayın Akıncı, müzakerelerin 1968’den beri sürdüğünü anımsattı ve “Her şeyin bir doyum noktası vardır. Kıbrıs konusunda bu doyum noktasına çoktan ulaşıldı” ifadesine yer vermişti..
O günde “Tozpembe bir tablo çizemem ama bu tablo karanlık değil. Tünelin ucunda ışığı görebiliyorum..” diyen sayın Akıncı: “İşin başı bizleriz, Kıbrıslı Türkler ve Rumlar. Hiçbir zaman dışarıdan birilerinin bize paraşütle çözüm indiremeyeceğini bilmemiz lazım. Biz yaratacağız, yarattığımızı da biz yaşayacağız. İyi, güvenceli bir çözüm bulmamız lazım. Parametreler belli, iki kesimli, iki toplumlu federatif sistem. Bunun altını doldura doldura ilerliyoruz. Ben bir çıkış yolu bulabileceğimize dair umutluyum..” diyordu…
Neticede sayın KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ve GKRY Lideri Anastasiadis ve ekiplerinin yaptığı çalışmalar sonrası; Ekim 2016’da sayın Akıncı ve Anastasiadis’in üzerinde henüz uzlaşı sağlanamamış konularda ilerleme elde etmek ve toprak düzenlemesi başlığının kriterlerini tespit etmek ve de güvenlik ve garantiler başlığının da görüşüleceği 5’li Konferans’ın gerçekleşmesini sağlamak amacıyla Ada dışında bir toplantıda bir araya gelinmesi kararı alınması sonrasında 7-11 Kasım 2016 tarihleri arasında İsviçre’nin Mont Pelerin kasabasında BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un da katılımı ile Mont Pelerin’de toplantılar gerçekleştirilmiş ancak başarısızlıkla sonuçlanmıştı..
Benzer şekilde, 20-21 Kasım 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen 2. Mont Pelerin toplantısında da Türk tarafının tüm açılımlarına rağmen Rum tarafının maksimalist tutumu neticesinde olumlu bir sonuç alınamayacaktı..
Yine, Kıbrıs konusu ile ilgili müzakerelere ilişkin olarak Cenevre’de 9-10-11 Ocak 2017 tarihleri arasında yer alan görüşmelerde taraflar karşılıklı olarak ‘harita’ sunarken sayın Akıncı’nın verdiği ve BM kasasına konulan Harita ile ilgili KKTC Meclisinin bilgisi yoktu ve bu kabul edilemez bir durum olacaktı.. Neticede 12 Ocak’ta gerçekleşen 5’li Konferans’ta Rum liderliği masadan kaçacaktı, çünkü nasıl olsa yıllardan beridir alamadığı haritayı KKTC Cumhurbaşkanı sayın Akıncı’dan kapıp kaçmış ve de zamana oynayacaktı..
28 Haziran 2017’de Crans Montana kasabasında büyük umutlarla başlayan 5’li görüşme süreci 7 Temmuz’da Rum-Yunan ikilisinin sabahın erken saatlerinde görüşmeleri terk etmesiyle bir antlaşmaya varılamadan Kıbrıs Konferansı sona ererken BM Genel Sekreteri iyi niyet misyonu çerçevesinde federasyon oluşturma çabaları bir kez daha başlamamak üzere sona eriyordu!..
Bu süreçte, Kıbrıs Türk tarafı ve Anavatanımız Türkiye, her türlü yapıcı ve iyi niyetli çabayı gösterirken hatta ve hatta Kıbrıs Türk tarafı bir çok konuda yapmış olduğu önerilerle makul uzlaşı sınırlarını da zorlamasına ve aşmasına karşın Crans Montana’daki son Konferansta bir uzlaşıya varılamamışsa bunun tek nedeni, Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Türk Halkı ile eşitlik temelinde bir yetki paylaşımını reddederek, süreci uzatarak sekteye uğratmak suretiyle uluslararası alandaki tanınmışlığını kökleştirmektir, Kıbrıs Türk Halkını, KKTC’ni, Anavatanımız Türkiye’den koparmak Türkiye’nin sağladığı güvenceden ve garantilerden mahrum etmeye yönelik bir strateji izlemiş olmasıdır..
O günde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: “Kıbrıs’ta kapsamlı çözüme ulaşılması hedefiyle İsviçre’nin Crans Montana Konferansı sonuçsuz kaldı.. Bu sonuç; BM iyi Niyet Misyonu parametreleri içerisinde bir çözümün imkansızlığını ortaya koymuştu. Artık bu parametrede ısrar etmenin anlamı da kalmamıştır” değerlendirmesinde bulunmuştu..
BM Genel Sekreteri Antonio Gurterres, “Ne yazık Ki Bir çözüm olmamıştır ve Konferans bu uzun süreli soruna bir çözüm getiremeden kapanmıştır” demişti..
7 Temmuz 2017’de düzenlemiş olduğu basın toplantısında üzüntülü olduklarını vurgulayan sayın Akıncı: “Elimizden geleni yaptığımıza inanıyoruz. Vicdanen müsterihiz. Başarısızlıkla sonuçlanmasının burukluğunu yaşıyorum” demişti..
50 yıllık bir süreçte, Cumhurbaşkanı olarak 2 yılında ben bulundum; bütün bu süreçlerin bu şehirlere taşınarak , 5’li Konferansların en büyük mimarı Kıbrıs Türk tarafıdır. Bizim bu istikrarlı ve ısrarlı çabalarımız olmasa bu süreç buralara gelemezdi diyen sayın Akıncı: “İki tarafın da kazanacağı bir nokta yaratmak mümkündü, çok yakındı ama maalesef iki tarafın da kaybettiği noktaya gelindi. Dünyanın sonu değildir, alnımızın akı ile onurlu bir toplum olarak yaşamanın yollarını bulacağız…
.. Bugün haksız bir durumla karşı karşıyayız. Dışında olduğumuz bir yapı var. Biz de demokratik, layık bir toplum olarak yaşamanın yollarını bulmalıyız.. Dünyanın sonu değildir, alnımızın akı ile onurlu bir toplum olarak yaşamanın yollarını bulacağız. Sayın Akıncı: “ Bu Bizim neslin Son Denemesiydi!...” demişti .
Bu sözlerini sayın Akıncı kendisi unutmuş olabilir ama Kıbrıs Türk Halkı unutmamıştır ..”
Gerçek şu ki; Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözümün tek yolu; bağımsız ve egemen iki devletin yan yana yaşaması ve birbirini karşılıklı olarak tanımasıyla mümkündür..
Kıbrıs Türk Halkı olarak hedefimiz önümüzde yer alacak süreçte; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin önünü açarak tanınmasını sağlamak için seferberlik ilan etmek olmalıdır… Tek çıkar yol ; Anavatanımız Türkiye ile işbirliği içerisinde hareket ederek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşatılması ve tanınmasını sağlamaktır..
Ama ne yazık ki; Crans Montana Kıbrıs Konferansını 7 Temmuz 2017’de sabahın erken saatlerinde Rum-Yunan ikilisinin terk etmesi sonrası düzenlemiş olduğu basın toplantısında “Bu Bizim Neslin Son Denemesiydi” diyen sayın Akıncı; yaşatılması ve tanınması gerektiğine inanmadığı bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığına yeniden aday olmuştur.
Sayın Akıncı; yeniden Cumhurbaşkanı seçilebilmek için çıktığı yolda; müzakere sürecini ve herkesin çökmüş ve gerçekleşmesi mümkün olmayan ; Kıbrıs Türk Halkı için adil ve kalıcı bir çözüm olmayacak olan Federasyon gibi bir çözüm modelini canlı tutmaya çalışmaktadır..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda kahraman Mehmetçiklerimizin ve gazilerimizin; TMT etrafında bütünleşerek mücadele eden Mücahit Halkımızın canı ve kanı vardır. KKTC’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamak boynumuzun borcudur..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamak azminde ve kararında olan Kıbrıs Türk Halkına düşen görev; bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin tanınması için Anavatanımız Türkiye ile birlikte hareket edeceğine inandığı bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçmektir…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa…