1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları temelinde  Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının siyasi eşitliğine ve egemenliğine dayalı olarak; Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantörlüğünde  16 Ağustos 1960 Lefkoşa Antlaşmaları ile ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Rum liderliği Megali İdea hayalleri  çerçevesinde Enosis’e sıçrama tahtası olarak görmüşlerdi..
Nitekim, 1959-1960 Anlaşmaları  ve Anayasanın  öngördüğü  iki toplumlu Kıbrıs Cumhuriyeti’ni   en erken  bir zamanda Rum devletine  dönüştürebilmek ve  Kıbrıs  Türk Halkının  haklarını   ortadan kaldırarak onu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin  kurucu ortağı olarak   sahip bulunduğu siyasi eşitlik  statüsünden, basit bir azınlık      durumuna  indirgemek için  Rum liderliği  yoğun    bir çalışma ve   hazırlık  süresi başlatacaktı... 
Bu çerçevede 1962 yılına gelindiği zaman Kıbrıs  Türk ve Rum halkları arasındaki ilişkilerin giderek bozulduğunu görüyoruz. Nitekim, 1 Nisan 1962’de  Feneromeni   Kilisesi’nde düzenlenen törende yapmış olduğu konuşmada  Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Makarios: “Tarihin akışı durdurulamaz. Esaretten hürriyete giden yolu aştık. Hürriyetten Enosis’e giden yol ise çok kolaydır” diyecekti..
Yine, 15 Ağustos 1962’de Trodos’takiCikko    Manastırında  Meryem Ana  Yortusu  nedeniyle     ile yaptığı konuşmadaMakarios:  “Mücadelemiz henüz bitmedi, mücadelenin sadece bir safhası tamamlanmış olup mücadele yeni bir  şekilde devam etmektedir” derken EOKA’cılar Cemiyeti Genel Sekreteri ; “Zürih bağlarını koparmak için  bir Milli Kurtuluş Cephesi’nin kurulmasını ve Kıbrıs gemisinin Enosis limanına  ulaştırılmasını” istiyordu.
Rum General  Karayannis’in ifadesine göre 16  Ağustos 1960’da imzaladığı antlaşmanın ardından  EOKA’cı  İçişleri  Bakanı Yorgacis’e verdiği talimatta  Makarios: “…Rumları  silahlandır ve savaşa hazırla…” demiştir. Karayannis’e   göre  3 yıl içerisinde  Makarios, kafi derecede  silahlandığının bilinci içinde savaş emrini vermiş ve 21 Aralık 1963’e gelinmiştir.
Kıbrıs Türk Halkı, 11 yıl boyunca TMT etrafında bütünleşerek mücadele vermeseydi, Anavatanımız Türkiye 1974 Barış Harekatını düzenlemeseydi , 22 Aralık 1963’de  Türkeli’de ve 14 Ağustos 1974’de  Atlılar, Sandallar, Muratağa ve Taşkent’te olduğu gibi katliamlara uğramış olacak ve Girit’te olduğu gibi bugün Kıbrıs’ta bir Türk varlığından söz edilemeyecekti. Kıbrıs Türk Halkı Girit misali yok edilecekti.  20 Temmuz 1974 Barış Harekatıyla , Rum-Yunan ikilisinin yaklaşık 1.5 asırdan beri düşledikleri Enosis;  tarihin karanlık sayfalarına gömülürken Kıbrıs Türk halkı ; self-determinasyon hakkını kullanarak  15 Kasım 1983’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir.
Ne  mutlu bize ki  bugün, bayraklarımız altında hür ve egemen bir halk olarak yaşıyoruz ve geleceğe güvenle bakıyoruz.  Türk askeri Kıbrıs’a      barış ve huzur ve de  güven getirmiştir. Türk askeri, Rumların iddia ettiği gibi Kıbrıs’ta işgalci değildir.   Türk askeri Kıbrıs’ta   1960 Garanti Anlaşmaları çerçevesinde bulunuyor.  Rum öyle istedi diye,  Garanti Anlaşmaları iptal edilemez. Türk askeri Kıbrıs’tan çekilemez.  Türk askerinin Kıbrıs’tan çıkması demek, sadece Kıbrıs’ta değil, Doğu Akdeniz’deki dengelerin de bozulması demektir.
Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak 1968 yılında  başlayan  ve aralıklarla  devam eden görüşme sürecinde diğer bir değişle 53 yıldan beri  Rum-Yunan ikilisinin  Enosis’e giden yolu açma girişimleri nedeniyle  Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüme varılamamıştır..
Ama ne yazık ki günümüzde aramızdaki sözüm ona barışçılar “Tek çare Federasyondur, iki devletli çözüm olmaz, olamaz  bu bir hayaldir” diyenler vardır. Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüme  giden yolda; KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı  sayın Ersin Tatar’ın Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde  gündeme getirdiği  iki devletli çözümü reddederek, Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm için mücadeleyi değil;  teslimiyeti seçenler,  AB’ne biat edenler  vardır. Dünden bugüne Enosis peşinde koştuğu bilinen , 1949’da düzenlediği Plebisiti Rum Ortodoks Kilisesi lehine vazgeçerek 15 Ocak 1950 Enosis Plebisitinde Rum Ortodoks Kilisesi destek veren AKEL peşinde koşan , AKEL’in kuyruğuna takılıp gidenler vardır!..
… Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hedefleri çerçevesinde 1963-1974 yılları arasında  Kıbrıs Türk Halkına karşı gerçekleştirdikleri silahlı saldırıları, toplu katliamları  görmezden ve bilmezden gelenler, umursamayanlar; Kıbrıs Türk ve Rum Halklarının siyasi eşitliğine, egemenliğine ve ortaklığına dayalı olarak kurulan  1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri nedeniyle  yıkıldığını gözden kaçıran ve   bundan ders almayanlar vardır…
… 24 Nisan 2004  Annan Planı çerçevesinde bir siyasi çözüme Kıbrıs Türk Halkı ‘evet’ derken Rumların  ‘hayır’ dediğini görmezden gelenler, Rum devletine dönüştürülen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1 Mayıs 2004 itibarıyla AB’ne üye kabul edilmelerinin    hemen ardından Kıbrıs’a gelen Yunan   Başbakanı Simitis’in  “Enosis Gerçekleşmiştir”  demesine bile aldırmayanlar;  Rum-Yunan ikilisi gibi,  Anavatanımız Türkiye’nin garantörlüğünün  iptalini ve de bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’den   vazgeçerek Rumların hedeflediği  Enosis’e giden yoldaki ‘sözde’ Federasyon gibi bir çözümü dünden bugüne tüm yaşananlara rağmen tek çare olarak görenler vardır...
Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüme giden yolda 1968 yılından beri aralıklarla devam eden görüşme sürecinde  Federasyon çözümüne engel olan Rum-Yunan ikilisinin Enosis hedefleridir, Rum-Yunan ikilisinin   tutumlarıdır, garanti antlaşmalarının iptalini ve Türk askerinin Kıbrıs’tan  gitmesini isteyenler,   Kıbrıs Türk Halkını ‘azınlık’ hakları ile kendilerine yama yapmak isteyenlerdir, Kıbrıs Türk Halkını Girit misali  yok etmek isteyen Rum-Yunan ikilisidir.  Dünden bugüne  Rum Meclisine dönüşen Temsilciler Meclisinde Enosis  kararları alanlardır, Enosis hayali ile yaşayanlardır.. Bu gerçekler ortada iken hala daha Federasyon mu? Gerçekler çok açık ve net olarak ortadadır. ‘sözde’ iki toplumlu, iki bölgeli federal bir siyasi çözüm Kıbrıs’ta  adil ve kalıcı bir siyasi çözüm olamaz…
Rum Ortodoks Kilisesinin, AKEL’in, Rum Ulusal Konseyi’nin aldığı Enosis  kararlarını bir kez daha şiddetle kınıyoruz ve de   reddediyoruz. Kıbrıs Türk Halkı olarak;   Kıbrıs’ta geçici değil adil ve kalıcı bir siyasi çözüm isterken dünden bugüne  Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri çerçevesinde yer alan  Enosis hedeflerini hiç ama hiç unutmayalım ve her vesileyle Kıbrıs Türk halkını bekleyen tehlikeleri dile getirelim..
Rum liderliğinin hedefi müzakerelerle Kıbrıs sorununa  adil ve  kalıcı bir  çözüm bulmak yerine  müzakereleri mümkün   olduğu kadar  zamana yayarak bu süreç içerisinde  uzun vadede  Kıbrıs’ta gerçekleştireceklerine  inandıkları Enosis’e  giden yolu  açmaktır. Rum liderliği söz konusu rüyadan artık uyanmalıdır!..
Kıbrıs Türk Halkını Girit misali yok etmeyi hedefleyen  Rum-Yunan ikilisi ile hiçbir şeyi paylaşamayız.. Kıbrıs’ta  bağımsız ve egemen  iki devletin karşılıklı olarak  birbirini tanıması ve de bağımsız ve egemen iki  devlet olarak yan yana  yaşaması  için  yola çıkılmalıdır..  KKTC Meclisi, KKTC’ni yaşatmak ve tanınmasını sağlamak için Anavatanımız Türkiye ile birlikte yola çıkmak için  yeni bir karar üretmelidir..
Netice itibarıyla 50 yılı aşkın bir süreden beri  görüşülen ve konuşulan  , gündeme gelen  federasyon temelinde  siyasi bir çözüm modelini  Kıbrıs Türk halkının  kabul etmesi söz konusu bile olamaz… Kıbrıs Türk Halkının bağımsız ve egemen devletimiz KKTC’den ve de Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden  vazgeçmesi söz konusu olamaz.. Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir siyasi çözüm ancak ve ancak Kıbrıs’ta var olan bağımsız ve egemen iki devletin bir birbirini karşılıklı olarak tanınmasıyla mümkündür..
Aramızdan bazıları  çözüm hemen şimdi, barış engellenemez dese de..   United Cyprus Now dese de… Birleşik Kıbrıs  hayali ile yaşasalar da   Kıbrıs Türk Halkı bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden   asla  vazgeçmeyecektir, Anavatanımız Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden asla vazgeçmeyecektir,   KKTC’nin yıkılmasına fırsat vermeyecektir.   Anavatanımız Türkiye  Kıbrıs Türk Halkını  ve Yavruvatan Kıbrıs’ı yad ellere asla teslim etmeyecektir.. Kıbrıs Türk Halkının istikbali ancak ve ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti  topraklarının bütünlüğünü korumakla mümkündür..  Kıbrıs Türk Halkı olarak; ne Karpaz’ı, ne Mesarya’yı, ne  Güzelyurt’u  ne de KKTC’nin diğer bölgelerinden bir karış toprağı Rum’a asla vermeyeceğiz.. 
Kıbrıs’ta tek çare vardır; Kıbrıs Türk Halkının self-determinasyon hakkının dünya devletleri tarafından tanınması sağlanmalıdır. Kıbrıs’ta adil ve kalıcı tek çözüm; bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınmasıyla mümkündür... 
KKTC bir haktır, üzerinde binlerce şehidimizin canı ve kanı vardır.  Ne mutlu  bağımsız ve egemen devletimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yaşatmak ve yüceltmek için mücadele edenlere  ne mutlu  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin  tanınması için harekete geçenlere..
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Sen Çok Yaşa..