15 Ocak 1950’de Rum Ortodoks Kilisesinin 15 gün süreyle kiliselere konulan defterlere “Enosis’e Evet” ya da “Enosis’e hayır” şeklinde imza atarak gerçekleşen Enosis Plebisiti; 4 Şubat 1950’de İngiliz Sömürge Yönetimine verilen sonuçlara göre %96 oranında ‘evet’ oyu ile sonuçlanmıştı..
18 Ekim 1950’de Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu olarak seçilmesinin ardından yapmış olduğu konuşmada: “..İsa’nın huzurunda yemin ediyorum ki, tek hedefim Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanmasıdır ve bu hedefe ulaşmak için yaşamım boyunca mücadele edeceğim” diyen Makarios; ömrü boyunca “ Kıbrıs Helen Adasıdır ve bu Ada’da Türklere yer yoktur” demiştir..
1950 Enosis Plebisiti sonuçlarını 16 Ağustos 1954’te Makarios’un isteğiyle BM’e taşıyan Yunanistan’ın hedefi Enosis’in gerçekleşebilmesi için Kıbrıs Rum halkına tek taraflı olarak “self-determinasyon hakkı” verilmesiydi… O günde Rum-Yunan ikilisi Kıbrıs’ta tek halk vardır ve Kıbrıs halkı da Enosis istemektedir. Bu hakkımıza saygı duyulmalı ve Enosis gerçekleşmeli” diyordu.
O günde Kıbrıs Türk halkı ve anavatanımız Türkiye Kıbrıs’ta “Kıbrıs milleti” diye bir millet yoktur, Kıbrıs’ta tek halk yoktur; Kıbrıs’ta dini ve kültürü tamamen farklı iki ayrı halk vardır diyerek Rum-Yunan ikilisinin BM’e yaptığı müracaata karşı çıkarak; Kıbrıs’ta tek taraflı “self-determinasyon” hakkı uygulanamayacağını ve de gerçek anlamda bir self-determinasyon hakkı uygulanacaksa bunun her iki halka eşit şekilde uygulanması gerektiğini savunuyordu.
Nitekim İngiltere ile Türkiye’nin bu konuda birlikte hareket etmesinin bir sonucu olarak BM Genel Kurulu 17 Aralık 1954’te yaptığı toplantıda konunun görüşülmesini reddetmiştir…
Ancak Rum-Yunan ikilisi ve Rum Ortodoks Kilisesi silahlı mücadele kararı alıyor ve 1 Nisan 1955’te EOKA tedhiş örgütü Enosis’e gerçekleştirmek amacıyla faaliyete geçiyordu..
Kıbrıs Türk halkı , Rumların1955-1958 yılları arasında yer alan şiddet hareketlerine karşı örgütlenerek mücadelesini sürdürürken, yüzlerce şehit, binlerce yaralı veriyor ve 33 Karma köyden de göçmen durumuna düşüyordu...
Kıbrıs Türk halkının direnişi ve anavatanımızın kararlı desteğinin bir sonucu olarak Türkiye ile Yunanistan 11 Şubat 1959 tarihinde Zürih’te vardıkları anlaşmanın ardından, Londra’da İngiltere’nin ve de Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarının liderlerinin onayları alınır. Bu gelişme sonrası Kıbrıs Türk ve Rum halklarının ortaklığı, toplumsal alanda otonomi ve çözümü; Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından etkin ve fiili garantisine dayandırılarak 19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları imzalanır…
19 Şubat 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları ile 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı o günde 6 Mart’ta Lefkoşa’ya dönüşünde bu anlaşmaları kabullenemeyen Rum halkına konuşan Makarios: “Merak etmeyiniz bu anlaşmalar Enosis’e sıçrama tahtası olacaktır” diyordu…
1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları temelinde 16 Ağustos 1960 Lefkoşa Anlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edilir. Ancak Makarios 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu şekliyle yaşamasına şans vermeyecek ve de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yapısını değiştirerek Enosis’e giden yolu açmak isteyecekti!…
Nitekim ilerleyen günlerde , Kıbrıs Türk halkını ‘azınlık’ statüsüne düşürmek ve Enosis’e giden yolu açmak için 1960 Anayasasının Kıbrıs Türk halkına yaşama hakkı veren 13 maddenin değiştirilmesini ister. Hatta bu amaçla 1962’de Ankara’ya kadar gitti. Neticede Makarios; Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Fazıl Küçük’ten aldığı gibi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İsmet İnönü’den de ret cevabı alacaktı…
Hedefine ulaşamayan Makarios; 21 Aralık 1963 Kanlı-Noel saldırıları ile Akritas Planı devreye koyarak Kıbrıs Türk ve Rum halklarının eşit ortaklığına dayalı olarak kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni işgal ederek Rum devletine dönüştürüyordu.
Hedefleri, çok açık ve netti!..Hedefleri, Rum-Yunan ikilisinin Megali İdea hayalleri çerçevesinde Enosis’i gerçekleştirmekti!… DEVAM EDECEK…