Kıbrıs Türkü’nün yetiştirdiği değerlerden sevgili Mustafa Başman da maalesef hayata veda etti. Lefkoşa’nın güler yüzlü, nüktedan ve çok iyi bir aile babası Mustafa Başman artık yok.
Mustafa Başman, Mağusa kazasının Bladanisyo (Balalan) köyündendir. Uzun hayat mücadelesi vererek “Başman Ltd” i kurmuş ve genişletmiştir. Hani bir söz vardır... Memleketin neresi diye. cana devap verirler.
“Benim memleketim doğduğum yer değil, doyduğum yerdir” diye.
Mustafa Başman, serbest ticaretin, özellikle spor kıyafetleri ve Avon’un bayisi, akıllı bir adam. Rahmetlik kardeşi ile birlikte yola çıkmışlarldı.
Onu tanıdığımda bel ağrılarından dert yanıyordu. Aynı dert bende de vardı. Yıllarca bel ağrılarına çare aradı nrmim gibi. Hatta benim ameliyat oluşumu, belime takılan platinleri bile onu etkilemişti.
Geçirmiş olduğum kısmi felç, maalesef görüşmemizi engelledi. Lakin ara ara telefonda olsun görüşüyorduk.
“İyi aile babası” dedim ya...
Gerçekten Mustafa Başman çok iyi, ahlaklı ve toplum içinde saygı gören bir kişi olarak üç evlat yetiştirmişti. Ailesi onun için her zaman önde gelendi. Eşinin rahatsızlığı başladığında müthiş ızdırap çekmişti. Eşi rahmetlik Mevhibe hanım, eşine ve çocuklarına layık bir kadındı. Lakin o mendebur hastalık onu da aramızdan almıştı. Mustafa Başman kardeşim eşini kaybedince adeta sudan çıkmış balığa dönmüştü. Zaman zaman onu teselli etmek için buluştuğumuzda önümde çocuk gibi ağladığına tanık olurdum. Hiç de kolay değildir yaşını almış, mesleğinin doruğuna erişmiş, evlatlarını inşa ettiği firma binasında aktif hale getirmiş ama bir yanı yarım kalmıştı.
Herkes hatırlayacak... Son ara seçimlerde büyük oğlu Ali Başman Lefkoşa’dan milletvekili adayı olmuştu. Nasıl olmuşsa Ali Başman o seçimi kaybetmişti. Hiç anlayamadım. Sanırım bir yerde bir yanlışlık vardı. Ali Başman neden seçilemedi. Bunun sorgusunu Ulusal Birlik partisine yapmak lazım. Çünkü hem en büyük partiden adaydı, hem de efendi ve ahlak sahibiydi.
Küçük oğlu Osman Başman işin başına geçmiş, kadeşi ile şirketin büyümesine katkı koymuştu.
Osman Başman, küçük oğlum Ziya Güvenir’le üniversiteden arkadaştılar. Zaman zaman bize gelir ve sohbet ederdik. Osman ile Ziya’nın dostluğu çok güzeldir. Osman gibi, Ziya da onlardan çıkmazdı. Hatta Ziya bana anlatırdı.
“Mustafa amca ile sık sık şakalaşırız. Onu adeta bir baba gibi sever ve kendisine saygı duyarım” derdi.
Mustafaa Başman Ziya ile şakalaşırken “nasılsın arabım” derdi kendisine. Onun deyişi sevgisindendi. Ziya’yı da adeta üçüncü oğlu gibi severdi.
Kızı da şirketi çekip çevirenlerden eğitim ve kültürlü hanım bir kızdır. Onunla pek hukukum olmadı ama, bazen şirkete gittiğimde orada görürdüm. Kızı hala daha şirketi çekip çeviriyor.
Neylersin... Bu dünya tatsız bir dünyadır. Tek tek sevdiklerimiz göçüyor bu dünyadan. Vakti gelen başını alıp gidiyor sevgili Mustafa Başman gibi.
Dostum Mustafa Başman’a Allahtan rahmet diler, mekanının cenneti olmasını diyorum. Ayrıca bütün yakınlarına başsağlığı ve sabır dilerim.
Hayat sanıldığı kadar uzun değildir. Ne kadar yaşarsanız yaşayın, sonunda o yolun yolcusu olursunuz. Yeter ki arkaınızda bıraktığınız dünyadan güzel ve unutulmaz hatıralarla ayrılasınız, Mustafa Başman gibi...