Sayfalarda sizlerleydim ama fiiliyatta bir haftaya yakın bir süre ada dışındaydım.
Adaya uzaktan bakmak insanda farklı bir duygu yaratıyor ve yıllar önce bana bir yakınımın anlattığı Laz fıkrasını anımsatıyor.
Bir deniz kazası sonrasında, biri kadın üç kazazede küçücük bir adaya çıkmayı başarıyor.
Kaza zade erkeklerden bir tanesi de bizim Temel.
Adaya çıkış yorgunluğunun geçmesiyle birlikte Temel diğer erkek kaza zadeye şu bir öneride bulunuyor.
Adacıktaki tek ağacın tepesine nöbetleşe çıkılacak, gelen, geçen gemi görüldüğü anda varlıklarını duyurmak için çaba harcanacak.
“İlk nöbet benim” diyor Temel ve bir hamlede ağacın üzerine tırmanıyor.
Ne var ki çıktığı andan itibaren gözcülük yapmak yerine erkek kaza zadeye yönelik olarak aşağıya laf atmaya, direktifler yağdırmaya başlıyor,
“ulan çekil kızın yanından yoksa aşağıya iner seni parçalarım” ya da “ kıza asılmaya, sarkıntılık yapmaya utanmıyor musun” gibi şeyler söylüyor.
Erkek kaza zade ise söylenen bu sözler yapılan bu ithamlar karşısında bir kenara çekilmiş Temele laf yetiştirmeye çalışıyor “ ne sokulması, ne asılması kardeşim görmüyor musun ben adacığın bir köşesinde, hanım bir köşede”
Temelin bunları dinlediği yok, ha bire aşağıya gönderme yapıyor.
Nihayet Temelin nöbet sırası bitiyor diğer erkek ağaca çıkıyor.
Ne var ki Temel aşağıya iner inmez hemen kadının yanına sokuluyor kadına asılmaya başlıyor.
Yukarıya ağaca çıkmış adam aşağıya baktığında Temeli kadına sokulmuş vaziyette görünce kendi kendine söylenmeye başlıyor.
“Temel haklıymış, yukarıdan aşağıya bakıldığında kadına yakın olduğun gözüküyor”
Ütopik olarak gözükse bile Rum liderliğinin, Rum toplumunun bir hayali var.
Adanın tamamına kayıtsız, şartsız hakim olmak!
İkili görüşmelerin akamete uğraması sonrasındaki ümitsizlik içindeki sayın Akıncı “bu görüşmeler benim jenerasyonumun son denemeleriydi, bu şansı kaçırdık, artık barış arayışını gerçekleştirebileceklerse bizden sonraki jenerasyonlar yapacak” mealinde şeyler söylemişti.
O günlerde Türkiye nin ilgili makamlarından da buna benzer ifadeler gelmişti.
Aradan aylar geçti, bu gün ağızlardan çıkanlara bakıyorum da kendi, kendime “ne değişti ki görüşmelerin yeniden başlatılmasından söz ediliyor” diye soruyorum.
Sahi ne değişti?
Yoksa birileri adaya ağaç üstünden mi bakmaya çalışıyor?