BM Genel Kurulunda Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın KKTC’nin tanınmasını tekrar istemesinin  büyük önemi var. Kıbrıs Sorunu’nda KKTC’nin tanınmasının ve iki devletli çözüm önerisinin tek çıkar yol olduğu bir kez daha vurgulandı. BM’nin “Kıbrıs Çıkmaz”ına hiçbir öneri getirememesinin de altını çizmek lazım. BM diplomatı ve Kıbrıs Özel Temsilcisi Stewart’ın, BM’nin iki devletli çözümü desteklemesinin söz konusu olmadığını açıklaması, değişen birşeyin olmadığını göstermektedir. Ancak, BM’nin artık hiçbir önemi olmayan ve çıkış yoluna yanaşmayan, “BM, görüşmelerin tekrar başlaması  için ileriye doğru bir yol bulunması amacıyla tarafları desteklemeye kararlıdır.” açıklamalarının aynı sözlerin, cümlelerin tekrarlanmasından öte hiçbir geçerliliği ve anlamı yoktur.
Kısacası, New York sonrası  en önemli açıklama TC Cumuhubaşkanı Erdoğan’dan geldi. New York’ta medya temsilcilerine yaptığı açıklamada, Sn. Erdoğan, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir devlet olarak tanınması, Kıbrıs Sorunu’nun çözümüne katkı sağlayacak yegane adımdır, en etkin adımdır. Bunun dışındaki seçenekleri tanımıyoruz.” dedi. Şimdi ve özellikle TC Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’nın açıklamalarından sonra artık ne Rumlar, ne BM, ne de AB, “federasyon” çözümünden söz edemez. Artık son söz söylenmiştir. BM KKTC’nin tanınmasını engelleyemez. Ayrıca, BM’nin (iki devletli çözümü kabul etmedikçe) Kıbrıs Sorunu’na hiçbir katkısı olamaz. Gueterres gider, başkası gelir. Farketmez. Değişen birşey olmaz. Önemli olan KKTC Devleti’nin tanınma yoluna giriş yapmasıdır. Bu da tekrar ve tekrar belirtilmiş olduğu gibi, KKTC Devleti’ni tanıyabilecek devletlerle tanınma görüşmelerinin başlatılması ile bu giriş yapılacaktır.